• BIST 8980.74
  • Altın 2276.601
  • Dolar 32.3101
  • Euro 35.0399
  • Lefkoşa 20 °C
  • Mağusa 20 °C
  • Girne 19 °C
  • Güzelyurt 20 °C
  • İskele 20 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 13 °C

‘2030 yılına kadar yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçilebilir’

Uzmanlar, dünyanın enerji sistemindeki hızlı dönüşüm potansiyelinin, 1900'lerde atların yerine otomobillerin geçişinin hızıyla paralel olduğunu söylüyor.
‘2030 yılına kadar yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçilebilir’

Önde gelen enerji uzmanları, güneş, rüzgar ve sudan gelen elektriğin 10 yıldan daha kısa bir sürede tüm dünyaya enerji sağlayabileceğini söylüyor. Yenilenebilir enerji aynı zamanda 2035 yılına kadar da dünyanın ısıtma, soğutma, ulaşım ve endüstrileri için tek enerji kaynağı olabilir.

Yenilenebilir enerji ile toplumun yüzde 100 elektrifikasyonu, her yıl beş kişiden birini öldüren hava kirliliğini ortadan kaldıracak ve iklim krizini büyük ölçüde çözecektir.

Düşünce kuruluşu RethinkX‘in CEO’su ve Küresel 100% Yenilenebilir Enerji (YE) Strateji Grubu tarafından açıklanan bildiriyi kaleme alanlardan biri olan Tony Seba’ya göre, yüzde 100 yenilenebilir enerji (yüzde 100 YE) ile çalışan küresel bir enerji sistemi mümkün olduğu gibi, aynı zamanda “tasarruf etme, istihdam ve refah yaratma, hayat kurtarma ve hızla artan iklim değişikliğini önlemek için insanlığı bir adım öteye taşıma potansiyeline sahiptir.”

Araştırmalar, gezegenin ortalama sıcaklığının son 12.000 yılda düzenli olarak yükseldiğini gösteriyor. Ayrıca Sanayi Devrimi’nden bu yana insanlar tarafından salınan sera gazları nedeniyle dünya son 125.000 yılın en sıcak halinde bile olabilir. Rutgers Üniversitesi‘nden iklim bilimci Samantha Bova, insanlığın “tamamen bilinemez/öngörülemez bir yerde” olduğunu söylüyor.

Yüzde 100 YE Strateji Grubu’un 10 maddelik deklarasyonu, yüzde 100 yenilenebilir enerjinin teknik ve ekonomik olarak yapılabilirliğini ve doğru politikalarla hızlı bir şekilde gerçekleşebileceğini gösteren yüzlerce çalışmayı aktarıyor. Deklarasyonu imzalayan 40’tan fazla imzacı arasında, tanınmış iklim bilimciler, Penn Eyalet Üniversitesi‘nden Michael Mann ve Almanya’daki Potsdam İklim Etki Araştırma Enstitüsü’nün kurucusu ve onursal direktörü Hans Joachim Schellnhuber da yer alıyor.

Seba düzenlediği basın toplantısında “Güneş en ucuz enerji kaynağıdır” dedi ve ekledi: Pilli yenilenebilir enerji kaynakları ve diğer enerji depolama biçimleri, yeni bir toplumsal refahın ve BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmanın anahtarıdır. Yeterli kapasite oluşturulursa elektrikli araçlar ücretsiz olarak çalıştırılabilir.”

Aalborg Üniversitesi‘nde Enerji Planlama ve Yenilenebilir Enerji Sistemleri uzmanı Profesör Brian Vad Mathiesen de araştırmaların yeni yüzde 100 YE sistemini oluşturmak için trilyonlarca dolarlık yatırımı teşvik edeceğini ve dünya çapında kaybedilenden milyonlarca daha fazla iş yaratacağını gösterdiğine dikkat çekti.

‘Biz inanmazsak mümkün değil’

Almanya Parlamentosu eski üyesi ve Energy Watch Group Başkanı Hans-Josef Fell ise çoğu insanın yüzde 100 yenilenebilir enerjinin mümkün olduğuna inanmadığını söylüyor. Fell, Almanya’yı 1990’larda yenilenebilir enerjileri benimsemeye ikna etmeye çalışırken de aynı eleştirilerle karşılaşmıştı. Ancak, bugün biyogaz da dahil olmak üzere yenilenebilir kaynaklar, ülke elektriğinin yüzde 46’sını sağlıyor.

Fell, “Bu, ancak yeterince insan bunun olabileceğine inandığında olur” diyor.

11 ülke yüzde yüz yenilenebilir enerji ile enerjisini sağlıyor

Aralarında Kosta Rika ve İzlanda’nın da bulunduğu on bir ülke  elektriklerinin neredeyse yüzde 100’ünü rüzgar, güneş, hidro veya jeotermal gibi yeşil enerji kaynaklarından üretiyor. On iki ülke de 2030’a kadar yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek için yasalar çıkardı.

Avustralya‘nın yüzde yüz yasası olmasa da, temiz, düşük maliyetli güneş ve rüzgar hızla kirli kömür enerjisinin yerini alıyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi‘nde Mühendislik Profesörü Andrew Blakers, ülkenin 2025 yılına kadar yenilenebilir enerji kullanarak elektriğinin yüzde 50’sini üreteceğini söyledi. Güney Avustralya Eyaleti hâlihazırda elektriğinin yüzde 70’ini güneş ve rüzgardan üretiyor ve güç depolama için de pompalanmış hidro ve piller kullanıyor. Blakers, rüzgar veya güneş olmadığında enerji gücünü dengelemek “beklenenden çok daha kolay” dedi.

Otomobiller 15 yılda atların yerini almıştı

Dünyanın enerji sisteminin hızlı dönüşüm potansiyeli, 1900’lerde otomobillerin, atların yerini alma hızıyla paralel. Uluslararası Para Fonu‘ndan ekonomist Fuad Hasanov’un, National Geographic‘e  yaptığı açıklamaya göre bu “Araçların atların yerini alması pek çok engele rağmen, sadece 10-15 yıl içinde gerçekleşti”.

1910’da ABD‘de çok asfalt yol yoktu ve şehirlerdeki en büyük sorun, biriken onca at gübresiyle ne yapılacağıydı. Benzin bulmak zordu; bugünün müthiş rafinerileri ve benzin istasyonları altyapısı henüz inşa edilmeye başlanıyordu. Henry Ford’un yeni Model T’lerinden birinin maliyeti, bugünkü fiyatlarla 140.000 ABD dolarına yakındı.

Ancak bu rakam 1921’de hızla 35.000 dolara denk bir fiyata düştü, hükümetler ve petrol endüstrisi yollara ve diğer altyapılara büyük miktarda para harcadı ve yılda bir milyona ulaşan Model T’nin satışları 1925’te yılda iki milyona yaklaştı.

Simon Fraser Üniversitesi‘nden enerji ekonomisti Mark Jaccard, 2030’a kadar yüzde 100 yenilenebilir enerjinin teknik olarak mümkün olabileceğini kabul ediyor, ancak maliyetler düşünüldüğünde bunun uygulanabilir olmadığını söylüyor. The Weather Network‘e konuşan Jaccard, “Yenilenebilir enerjilerin artmasıyla gerçekleşen ilk şey fosil yakıtların ucuzlaması olacaktır” diyor. “Elektrikli bir ısı pompasını satın almak pahalıdır ve düşük maliyetli yenilenebilir enerjiye göre bile, daha ucuz olduğu için insanlar ısınma için doğal gaza bağlı kalacaklardır.”

Bununla birlikte, karbon fiyatı ve düzenlemeler gibi hükümet politikalarının enerji sisteminin dönüşümünü yönlendirme potansiyeline sahip olduğunu söylüyor.

İklim bilimci Michael Mann, yüzde 100 yenilenebilir hedefin “hak ettiği şekilde ilham verici” olduğunu, ancak aynı zamanda “siyasi irade ve uygun politika teşvikleri göz önüne alındığında büyük olasılıkla gerçekleştirilebilir” olduğunu kaydediyor.  Bununla birlikte, Mann’ın Yeni İklim Savaşı: Gezegenimizi Geri Almak İçin Mücadele adlı yeni kitabında işaret ettiği gibi, muhafazakar medyayla ortaklaşa fosil yakıt çıkarları, “yenilenebilir enerjiye halk desteğini baltalamak için tasarlanmış” yanlış bilgileri dolaşıma sokacaktır.

Mann, rüzgar türbini hastalığı sendromu, patlayan elektrikli araç pilleri, zehirli güneş panelleri ve diğerleri gibi bir dizi yenilenebilir karşıtı efsaneyi de  belgeliyor.

Mann,”Yenilenebilir enerji geçişi, milyonlarca yeni iş yaratacak, yakıt maliyetlerinin yokluğunda enerji fiyatlarını dengeleyecek, elektrik kesintisini azaltacak ve elektrik üretimini merkezden dağıtarak enerjiye erişimi artıracaktır” diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Makelenin İngilizce orijinali

Yazan: Stephen Leahy

Yeşil Gazete için çeviren: Hanife Aliefendioğlu

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler