• BIST 9107.38
  • Altın 2324.452
  • Dolar 32.3734
  • Euro 34.9681
  • Lefkoşa 25 °C
  • Mağusa 26 °C
  • Girne 23 °C
  • Güzelyurt 25 °C
  • İskele 26 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 20 °C

Akademisyen Hoşkara: Kıbrıs’taki Yüksek Binaların Çoğu Gereksiz!

Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim görevlilerinden Yardımcı Doçent Doktor Ercan Hoşkara, Kuzey Kıbrıs’ı bekleyen tehlikeleri anlattı
Akademisyen Hoşkara: Kıbrıs’taki Yüksek Binaların Çoğu Gereksiz!

Yatırımcıların ve emlak sektörünün yeni gözdesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ilgi giderek artıyor. Basında çok sayıda haberin yer almasıyla birlikte popülerliği artan ülke, artan konut arzı ve çok katlı yapılaşmalarıyla da adından söz ettirmeye başladı. Peki “bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artan yapılaşma ve konut arzını karşılayabilecek mi?”bu sorunun yanıtını insaatnoktasi.com’dan Gözde Bekir’e anlatan Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yardımcı Doçent Doktor Ercan Hoşkara önemli uyarılarda bulundu. Hoşkara, mevcut durumda KKTC’deki şehirlerin zaten çarpık bir şekilde kentleştiklerini söyledi

“SİYASİ İRADE ŞART”

“Çarpık kentleşme şu an bizim yaşadığımız durumdur” diyen Hoşkara, artan reklamlar ve konut arzıyla birlikte bu durumun aynen devam etme olasılığının çok yüksek olduğunu belirtti. Bu noktada yapılması gerekenin gelişmeyi kamu yararına planlamak ve plana uygun olarak gerçekleştirmek olduğunu söyleyen Hoşkara, bunun içinde siyasi iradeye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Hoşkara; “Siyasi irade ortaya konulduktan sonra bunu başaracak bilgi birikiminin olduğunu düşünmekteyim”dedi.

“ÖNEMLİ OLAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK”

Bir ada ülkesi olan KKTC’de son dönemde çok katlı binalar ve rezidansların yer almasıyla ilgili görüşlerini de belirten Hoşkara proje ve planlamalarda sürdürülebilirlik kavramlarının öne çıkması gerektiğini söyledi. Sürdürülebilirlik kavramının beraberinde ekonomik, sosyal-kültürel ve çevresel boyutları da getirdiğini ifade eden Hoşkara, sorunlara çözüm aranırken bütüncül yaklaşımlar ortaya koymanın şart olduğunu vurguladı. Sürdürülebilirlik açısından incelendiği zaman Kuzey Kıbrıs’ta genelde kent merkezlerinin ihtiyaç oranında yoğunlaşması gerektiği sonucunun ortaya çıktığını söyleyen Hoşkara bunun beraberinde çok katlı ve yüksek binaları getirdiğini belirtti. “Ancak çok katlı/yüksek binaların yapımı mutlaka kamu yararına düzenlenmiş bir plana ve sürdürülebilirlik ilkelerine bağlanmasını gerekmektedir”diyen Hoşkara, bu projelerin rant aracı olarak kullanılmaması gerektiğini de vurguladı.

hoskara.png“MEVCUT ANLAYIŞ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL”

Bu gerçeklere rağmen Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilen yüksek binalardaki temel motivasyonun rant kaygısının ötesine gidemediğini söyleyen Hoşkara; “Kötü kamu yönetimiyle de, rant özele yönlendirilirken, yüksek binaların yarattığı tüm sorunların (ekonomik, sosyal – kültürel ve çevresel) maliyeti kamuya (toplumu oluşturan tüm bireylere ve gelecek nesillere) bir yük olarak biriktirilmektedir. Mevcut anlayış kesinlikle sürdürülebilir değildir”dedi. Hoşkara, ortada sağlıklı bir planlama olmadığı için yaygın ve dağınık olarak yapılan bu binaların birçoğunun gereksiz ya da yanlış olduğunu söylemenin de mümkün olduğunu ifade etti.

“GİRNE, RANT HIRSLARININ KURBANI OLDU”

Turizmin başkenti olarak anılan Girne kentinde çok katlı yapılarla büyümeye gidilmesini de eleştiren Hoşkara; “Girne plansızlığın, vizyonsuzluğun, rant hırslarının ağır darbesini yemiş bir şehir haline dönüşmüş durumda”dedi. Çok katlı binaların bir plan dahilinde belirli bir bölgeye verilebileceğini ancak plansızlıktan ötürü bunun yapılmadığını ifade eden Hoşkara, bu saatten sonra “zararın neresinden dönülse kardır” anlayışıyla devam edilmesi gerektiğini belirtti. Girne’nin Mağusa ve Lefkoşa’ya nazaran çok katlı binalarla ilgili daha büyük sıkıntılara maruz kalacağı uyarısında da bulunan Hoşkara, dağ ve deniz manzarasını bir arada barındıran şehirde bu özelliği öldürmenin büyük bir adaletsizlik olacağını söyledi. Hoşkara; “Eğimden faydalanarak hemen hemen tüm binaların bu olanaktan faydalanmasını sağlamak mümkün iken çok katlı binalarla bunu ortadan kaldırmak ciddi bir adaletsizliktir”dedi. Hoşkara, aksi halde şehrin toplam değerinin ve turizm potansiyelinin de olumsuz etkileneceği dezavantajlı bir durumun yaratılabileceğini söyledi.

“YARIM KALAN İNŞAATLAR TATİL EVİ OLABİLİR”

2004 referandumu ve çözüm umutlarının yeşermesiyle birlikte büyük bir patlama yaşayan inşaat sektöründe yarım kalan binalar ve projelerin nasıl değerlendirilebileceğine yönelik bir soruyu da yanıtlayan Hoşkara, bu yatırımların turizme kazandırılabileceğini söyledi. 2004 yılında çözüm umudunun yükselmesiyle birlikte özellikle yurt dışından ciddi bir “tatil evi” talebi gerçekleştiğini hatırlatan Hoşkara, sonrasındaki mahkeme kararları ve mülkiyet tartışmaları nedeniyle bu taleplerin ve projelerin sekteye uğradığını söyledi. “Doğrusu, yeniden benzer bir talebin oluşması sağlanmadan bu sorunun çözülmesini ben çok zor görüyorum”diyen Hoşkara, bu yatırımları turizme tatil evi olarak kazandırmanın en makul çözüm olduğunu vurguladı. Hoşkara; “Bunun içinde bu yönde yeni bir talep yaratabilmek için çalışma yürütmek gerekiyor”diyerek sözlerini tamamladı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler