• BIST 8853.72
  • Altın 2239.248
  • Dolar 32.3388
  • Euro 35.0797
  • Lefkoşa 20 °C
  • Mağusa 21 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 21 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 12 °C

Analiz: Zeytin Dalı'nın vadetmediği barış

Türkiye zeytinlikleriyle ünlü Afrin'e yönelik harekâta savaş tarihine "ironi" ya da "istihza" olarak geçecek bir ismi seçti: "Zeytin Dalı".
Analiz: Zeytin Dalı'nın vadetmediği barış

Bundan kasıt "barış için savaş" ise bu daha büyük bir ironi. Afrin'de savaş yoktu. Ya da "Şam'la barış için Kürtlerle savaş mı?" diye sormalı.

2011'den bu yana Suriye'nin her bir yanı yanarken Afrin kendi öz savunma mekanizmasıyla ateşi sokaklarından uzak tuttu. Bugün Afrin'i komşu devlete hedef yapan sebep, halkının, Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü bir siyasi hareketten yana tercihidir.

Suriye'nin kuzeyinde Kamışlı gibi yerler Irak Kürdistan Demokrat Partisi ve Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin izdüşümü sayılan partilerin merkeziyken Kürtlerin yaklaşık 1000 yıldır yaşadığı Afrin, eski adıyla Kürt Dağı, 1980'lerden itibaren PKK lideri Abdullah Öcalan'ın düşünceleriyle siyasal kimliğini şekillendirdi.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) 2003 sonrası bu siyasal birikim üzerinde örgütlendi. Afrin, Kürtlerin Temmuz 2012'de kuzeyde kontrolü ele aldıktan sonra kurdukları demokratik özerk yapıdaki üç kantondan biriydi. Bu yüzden başından beri Türkiye'nin özel ilgisine mazhar oldu! Bu ilgi uzun süre Türkiye'nin desteklediği örgütler üzerinden bir tür 'vekâlet savaşı' ile kendini gösterdi. Ancak Halk Koruma Birlikleri (YPG), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve diğer İslamcı örgütlerin Afrin'e girmesini önledi.

Türkiye'yi vekil örgütlerle yetinmeyen ve doğrudan müdahaleye iten önemli gelişmeler yaşandı: 2014 ve 2015'te ABD'in desteğiyle IŞİD'in Kobani'de püskürtülmesi, 2016'da Tel Ebyad'ın temizlenerek Kobani ve Cezire kantonlarının birleşmesi, ardından YPG'nin Kobani ile Afrin arasında kalan ve Kürtlerin 'Şehba' dediği bölgeye yönelmesi, Ankara'yı harekete geçirdi. Türkiye bunu "Akdeniz'e kadar uzanan bir Kürt koridoru" oluşturma hamlesi olarak okumayı tercih etti. 2016'da Irak Şam İslam Devleti'ni (IŞİD) sınırlardan uzaklaştırma gerekçesine dayandırılan Fırat Kalkanı Harekâtı'nın asıl hedefi de bu koridorun önlenmesiydi.

Plan önlendiğine göre neden Zeytin Dalı? Yeni tetikleyici faktör ne?

Müdahalenin önünü açan gelişmeler

Ankara, Fırat Kalkanı'na yeşil ışık yakan Rusya ile işbirliğinden yararlanarak Afrin'e operasyon için fırsat kolluyordu. Afrin daha izole ve simgesel bir yer. Senaryoya göre burada elde edilecek bir zafer ABD'nin Rakka operasyonuyla iyice derinleştirdiği YPG ile ortaklığına yanıt olacak, Astana ve Cenevre'de Suriye'nin geleceği şekillenirken Azez-Cerablus-El Bab cebiyle birlikte Afrin de Ankara'nın elinde koza dönüşecek, Türkiye'nin eli güçlenecek ve bu sayede 'de facto' özerk yapının anayasal bir statü kazanması önlenmiş olacak.

Türkiye, Astana mutabakatı çerçevesinde cihatçıların elindeki İdlib'de çatışmasızlık bölgesi kurulması planını geçen güz Afrin'i güneyden kuşatma hamlesine dönüştürdü. Bu şekilde Rusya ile "İdlib'e karşı Afrin" pazarlığı başladı. Suriye ordusunun aralığın sonuna doğru İdlib operasyonunu başlatmasından rahatsız olan Türkiye buna karşı Afrin kartını öne sürdü. İdlib kurtarıldıktan sonra sıra Kürtlerin kontrol ettiği bölgelere geldiğinde Şam'ın önünde iki seçenek olacak: Ya savaş ya da Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu olarak şekillenen siyasi entiteyi tanımak. Şam'ın ikinci seçeneği benimsemesi, Kürtlerin özerklik hayaline tahammül edemeyen Ankara için berbat bir senaryo. Bu yüzden Türkiye sahadaki koşulları değiştirmek için şansını zorlamaya başladı.

Ankara'nın temel çelişkisi de burada: Hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü esas alıyor hem de Kürtleri ısrarla ABD'nin planına itiyor.

Çatışma uzar ya da Fırat'ın batısına sıçrarsa bu bir bakıma Suriye'yi Türkiye'nin bataklığına dönüştürebilir, diğer yanıyla da Türkiye'yi Suriye'de 'kalıcı' hale getirebilir. Rakip cephede birincisini isteyen olabilir ama ikincisine oynayan çıkmaz.

Türkiye açısından riskler

Türkiye açısından operasyonun başarısı ya da olası sonuçlarıyla ilgili ihtimal senaryolarına gelirsek:

- Operasyonun deklare edilen hedefi "PYD-YPG-PKK'nin kökünü kazımak". Hesaba katılmayan şey şu: Afrin'i demokratik özerk modelin bir parçası haline getiren aktörler yerel. PYD burada güçlü bir tabana sahip. Son 5 yılda da gerek öz savunma gerek yerinden yönetim deneyimleriyle halk bu sürece katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) havadan ve karadan girip Afrin'i dağıtabilir. Ancak bu yapının destek unsurları kalıcı bir şekilde sökülüp atılamaz.

- Afrin direnme kapasitesi yüksek bir bölge: Dağlık coğrafi yapısı savunmaya elverişli. Burası hem ideolojik formasyonu derinlere inmiş hem de öz savunma kapasitesi arttırılmış bir yer. Öngörüldüğü gibi direniş olursa karşılıklı kayıplar ciddi boyutlara ulaşabilir.

- "Hedef Kürtler değil, terör örgütü" denilse de, bu propagandanın Kürtler nezdinde geçerliliği yok. Türkiye'nin öne çıkarmaya çalıştığı ve PYD'nin Afrin'de nefes aldırmadığı Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) bile operasyona karşı. Operasyon bütün Kürdistan bölgelerinde Kürtlere karşı saldırganlık olarak görülüyor. Cepheden fecaat haberleri geldikçe diğer bölgeler de karışabilir. Bunun ciddi bir şiddet dalgası yaratma ihtimali dışlanamaz.

- Çatışmaların Menbic ya da Fırat'ın doğusuna taşınması Türkiye'yi ABD ile karşı karşıya getirebilir. ABD başından beri Rusya'nın etkinlik alanı olarak gördüğü Afrin için garantör olmadı. Ancak Menbic'te Fırat Kalkanı'nın önünde veya Tel Ebyad taraflarında bayrak dalgalandırarak bu yakada tutumunun farklı olabileceğini göstermişti. Bu tür bir gelişme iki NATO müttefikinin ilişkilerini ciddi bir sınava sokabilir.

- Bu operasyon onlarca yıl telafi edilemeyecek düşmanlıklar yaratabilir.

- Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler tarihsel ve coğrafi olarak Türkiye'deki Kürt nüfusla en fazla etkileşim içinde olan kesimdir. Demiryolunun altındaki Kürt'ün ahını, demiryolunun üzerindeki Kürt derinden hisseder.

- Afrin'de açılan yara Türkiye'nin kendi Kürt sorunuyla ilgili çözümsüzlüğü daha da derinleştirebilir. Sur, Cizre ve Nusaybin'deki yıkım acı, öfke ve hayal kırıklığından başka bir şey bırakmadıysa Afrin de Kürtlerle ilgili çözüme dair olumlu hiçbir şey üretmeyecektir.

- Türkiye'de bir süreden beri çok tehlikeli bir süreç yaşanıyor: Çatışmalar Kürtlerle Türklerin birbirine tutunduğu bağları çözüyor; toplum katmanlarında ırkçılığı, şovenizmi, saldırganlığı ve tahammülsüzlüğü kamçılıyor. Afrin iç siyasi tüketime yönelik malzeme olarak da görülüyorsa bunun ülkeyi götüreceği yerin parçalanma olduğu da bilinmelidir.

- TSK'nin yedeğinde götürdüğü ÖSO etiketli örgütler de sorunlu. Bir kısmı cihatçı gruplardan devşirilmiş bu düzensiz unsurlarla Afrin'de düzen kurulamaz. Bu örgütler Cerablus-El Bab hattında çok sayıda probleme yol açtı.

'Oyun bozucu' ile 'oyun kurucu' olmanın farkı

Sonuç olarak NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye bu tür bir kudret gösterisiyle 'oyunu bozan' olabilir ama 'oyun kurucu' olamaz. Suriye'deki mevcut dengeler buna izin vermez. Bütün göstergeler ortada koşullu bir sarı ışığa işaret ediyor. Müdahale büyür ve bu bölgedeki diğer aktörlerin planlarına dokunursa Türkiye'nin önüne katmanlı badireler çıkabilir. "Zor oyunu bozar" diyenler nedense zorun getirdiği sükûnetin barış olmadığını söylemezler. Başından itibaren yok etmek yerine Kürtleri kazanma cihetine gidilseydi ortaya çıkacak sonuç Türkiye'nin hem iç hem dış politikasına anlamlı bir katma değer olarak girebilirdi.

 

(bbc)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler