Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Ürdün arasındaki ilk üçlü zirve Enerji konularından eğitime pek çok alanda bir çok anlaşma ve imza ile sonuçlandı. Zirveyi değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı akademisyen Muhittin Özsağlam, Anastasiadis’in bir taraftan müzakerelere sıkı sıkıya bağlı kalacağını dile getirdiğini ancak diğer taraftan da gerilimi artırıcı “asimetrik güç kullanımı” niteliğinde adımlar attığına dikkati çekerek gelişmelerin Güney’deki seçim sonrası tekrardan kurulması olası müzakere masasına bir katkı sağlamayacağını ifade etti.
Özsağlam, Güney Kıbrıs ve Ürdün arasındaki anlaşmalar ve protokollerde eğitim alanındaki işbirliğinin de Kuzey’den dikkatle takip edilmesi gerektiğini de belirterek zirve ortağı Yunanistan ayağına ilişkin ise “Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasında MEB’e ilişkin bir çalışma yürütüldüğü de Anastasiadis tarafından doğrulandı… MEB konusunda Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın 1, 4, 5, 6 ve 7 parsellerin çakışması söz konusuydu zaten, bu çatışmaya Meyis ve Rodos adası çevresi de girmiş oluyor” dedi.
“Güney Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla Ürdün ve Yunanistan ile bir zirve geçekleştirdi. Bu zirve aslında Güney Kıbrıs’ın uluslararası ilişkilerde ‘asimetrik güç’ kullanımı bağlamında bir hareketidir. Askeri ve ekonomik anlamda zayıf olan ülkeler uluslararası hukuk ve diplomasi yoluyla bölgede etkin olmaya çalışmaktadırlar… Güney Kıbrıs da AB üyeliği ve tanınımışlığın verdiği avantajlarla bölgede etkin olmaya çalışıyor…
Bu bağlamda da Ürdün gibi yönetimi Avro-Atlantik dünyasına yakın bir ülkeyle çeşitli antlaşmalar imzalanması sürpriz değil… Anastasiadis’in şu anda dış politikada atağa geçmesi aslında bir anlamda seçim yatırımı olarak da yorumlanabilir… Diğer yandan, gerek Çipras gerekse Anastasiadis’in müzakerelerin devam edeceğine ilişkin mesajları da yine seçime ve Şubat sonrası sürece dair ipuçlarını vermekte...”
“Güney Kıbrıs ve Ürdün arasındaki anlaşmalar ve protokoller içerisinde dikkat çekenler eğitim ve sağlık alanlılarında işbirliğine yönelik olanlar, yükseköğretim kurumlarının denkliği vs. bunlar Kuzey Kıbrıs’ın dikkatle izlemesi gereken konular, çünkü ‘yükseköğretim sektörü’ bildiğiniz gibi ekonomik anlamda Kuzey Kıbrıs’ın lokomotifi niteliğinde...
Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasında Münhasır Ekonomik Bölgeye (MEB) ilişkin bir çalışma yürütüldüğü de Anastasiadis tarafından doğrulandı… MEB konusunda Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın 1, 4, 5, 6 ve 7 parsellerin çakışması söz konusuydu zaten, bu çatışmaya Meyis ve ve Rodos adası çevresi de girmiş oluyor...”
“Anastasiadis’in bir taraftan müzakerelere sıkı sıkıya bağlı kalacaklarını dile getirmesi diğer taraftan da gerilimi artırıcı adımlar atması, tekrardan kurulması olası müzakere masasına bir katkı sağlamaz... Güney Kıbrıs BM Deniz Hukuku Sözleşmesine taraf, Türkiye ise bu sözleşmeye taraf değil. Bu gibi durumlarda hakemlik veya iki devlet arasında bir müzakere gerekli, ancak iki devlet arasında diplomatik bir ilişki olmayınca konu gerilimi artırıcı ve çatışma noktasına kadar gidebiliyor... Sonuç olarak yersiz bir şekilde asimetrik güç kullanımı hareketi diyebiliriz bu yaklaşıma...”
(kıbrıspostasi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.