Hükümet, referandumdan "Evet" oyu çıkarsa Türkiye ekonomisinin çok güçleneceğini savunuyor. Özellikle ana muhalefet partisi CHP ise tam tersi referandumu ekonomi için "kritik bir yol ayrımı" olarak görüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir 2013'ten bu yana düşüyor.
'Piyasada nakit sıkıntısı artıyor'
Ankara'da ekonomi ve ticaretin nabzının tutulabileceği yerlerden biri OSTİM Organize Sanayi Bölgesi.
OSTİM'de esnaf, 'sessiz bir ekonomik krizin' hakim olduğunu söylüyor. Bunu açıkça kimsenin dile getirmediğini ekleyerek...
İş hanlarından birinde, 28 yaşındaki Cihan Baran'ın ağır sanayi kesici ekipmanları sattığı ofisine giriyorum.
Baran, 2013'ten bu yana sıkıntı içinde olan ekonominin referandum yaklaştıkça iyice durgunlaştığını anlatıyor:
"Ufak bir işletme olarak biz bile yatırım yapacakken düşünüyoruz. En azından şu referandum geçsin, sonucu görelim ondan sonra diyoruz. Piyasadaki nakit sıkıntısı ise 2016 başından bu yana mevcut ve git gide artıyor. Çünkü şu an paraya en çok devletin ihtiyacı var."
Sektörlerinde üretimin yüzde 90'ının yurtdışında yapıldığını söyleyen Baran, döviz bazlı çalıştıklarını hatırlatıyor. Ekonomideki istikrarın anayasa değişikliğiyle sağlanamayacağı görüşünde, referandumdan "Hayır" çıkmasını istiyor:
"Sonuç 'Evet' olursa ekonomi düzelmeyecek. Aksine, piyasada yatırım yapmayı iki sene daha unutmamız gerekiyor. Çünkü ilk önce yeni sistemde devlet bir işlesin, sağlamsa yatırım yapalım diyeceğiz."
Baran hala 7 Haziran 2015'te AKP'nin TBMM'de çoğunluğu yitirdiği genel seçimden sonra koalisyon hükümeti kurulamamasının kırgınlığını yaşıyor. Koalisyon hükümetlerinden korkmuyor, Türkiye ekonomik kriz içindeyken yönetim sisteminin değişmesini istemiyor.
'AKP döneminde şirketimiz çok büyüdü'
Baran'ın ofisinden çıkıp OSTİM'in sanayi imalathanelerine doğru ilerliyorum. Çalışmaya ara verip dinlenmekte olan bir işçi grubuyla karşılaşıyor, işlerin durumunu soruyorum.
Arkeng asansör firmasında imalatta sorumlu baş usta olarak çalışan 47 yaşındaki Yalçın Altun, piyasalardaki dengesizlikten en çok işçilerin mağdur olduğunu söylüyor:
"Maaşlarımızı dengeli ve zamanında alamamaya başladık. Devlet böyle zamanlarda işverenin yükünü azaltmak için sigorta pirim ödemelerini, vergi yükünü azaltıyor ama hiç kimse işçinin 3 ay verilmeyen maaşını düşünmüyor."
Yalçın Altun, ülkede yanlış giden şeyler olduğunu söylüyor. Bunun sorumlusu olarak ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı görmüyor. Referandumdan "Evet" çıkmasının hem ekonomi hem de siyaset için hayırlı olacağı görüşünde:
"Patronumla 15 sene önce OSTİM'de beraber girdik bu işe. Başlangıçta tek bir anahtarımız bile yoktu. Şu anda yedi dükkanımız var, marj olarak ilk 3 firma içerisindeyiz. 15 sene içinde AKP iktidarında çok büyüdük.
"Tabii ki benim gibi işçiler asla aynı oranda bu büyümeden pay almıyor. Bundan ötürü kızgınlık ve üzüntü hissediyorum ama bunun Erdoğan'la ilgisi yok. Bu bir takım oyunu, yani bazı bürokratlar görevini yapmıyor.
"Cumhurbaşkanının uslübunu yanlış bulmak ya da kabadayı olduğunu söylemek çok yakışıksız ve yetersiz bir eleştiri. Örneğin benim iki tane engelli çocuğum var. Son 8 senede bu devletin engelli çocuklar için sağladığı imkanları daha önceki hükümetler hiçbir zaman sağlamadı. Bir baba olarak bunları görüp de Cumhurbaşkanıma kayıtsız kalamam."
AKP'li Şaban Dişli: Temel gerekçe 'daha iyi bir Türkiye ekonomisi'
Peki referandumda "Evet" çıkarsa, bu sonuç ekonomiye nasıl yansır?
BBC Türkçe'ye konuşan AKP'nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı Şaban Dişli, anayasa ve hükümet sistemi değişikliğindeki temel gerekçenin "daha iyi bir Türkiye ekonomisi" olduğunu söylüyor:
"Biz Türkiye ekonomisini 26 çeyrekte ortalama yüzde 7 büyüttük. Şimdi ise yüzde 3'lere düştü. Referandumdan güçlü bir 'Evet' çıktıktan sonra, bu zamana kadar ertelenen tüketim talepleri ve özel sektör yatırımları ile beraber istihdam hızla artacak.
"Haziran seçimlerinden sonra bu sistemin her an bir koalisyon ve istikrarsızlık doğurabileceğini gördük. Siyasette tek partili iktidarlarla hızlı kararlar verebilmemiz lazım, çünkü global ekonomide rekabet giderek kızışıyor. Değişiklikten sonra ise siyasi tıkanıklık asla olmayacak."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.