• BIST 8883.07
  • Altın 2238.645
  • Dolar 32.3358
  • Euro 35.0932
  • Lefkoşa 20 °C
  • Mağusa 21 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 21 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 12 °C

BABA DENKTAŞ'SIZ  ALTINCI YIL

Mesut GÜNSEV

Geçtiğimi hafta 12 Ocak 2108 Unutulmaz Lider, Büyük Mücahit ,Rauf Denktaş’ın ölüm yıldönümü idi.Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş önce büyük bir insandı ve insanlığı örnek alınacak bir liderdi. Ama ben önce alttaki fotoğrafın hikayesini anlatayım.

denktas-mesut-gunsev.jpg

1986 yılında Güvenlik Kuvvetleri Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü iken Artık çıkmayan “Mücahit “ dergisinin devamı olan bir dergiyi yayın hayatına sokmaya karar vermiş ve ilk sayısını mart ayında yayınlamıştık Güvenlik Kuvvetleri Dergisi,yaşamını  en uzun devam ettiren bir yayın organı olarak hala başarıyla yayınlanmaya devam ediyor..Derginin o yıl ki temmuz sayısını Kıbrıs Barış Harekatına ayırmıştık.Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ la bir söyleşi için randevu aldım ..Makamında sorularımı sordum ..Kendisi ile karşılıklı bu kadar uzun ilk defa oturuyor ve konuşuyorduk ..ve de çok heyecanlıydım..Cumhurbaşkanı Denktaş’ın O güne kadar da yazılmamış bazı tespitler de gün ışığına çıkıyordu…Sayın Denktaş 45 dakika konuştu…Tam kayıt cihazına elimi uzattım ki…hem acemilikten hem,hem de  heyecandan olsa gerek cihazın “record” düğmesine basmadığımı fark ettim ..Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.Not ta almamıştım…Tabii çok ta üzülmüştüm..O yüce insan anladı tabii, “üzülme binbaşım” dedi..,”Bas  düğmeye” ..ve 45 dakika daha tekrar aynı mülakatı verdi..O günden beri her röportajımı mutlaka kaleme de alır,tüm talebelerime de bu örnekle not almalarını da öğütlerim…

Uzun süre Kurucu Cumhurbaşkanımızın yakın çevresinde de  olan Araştırmacı-Yazar Sabahattin İsmail,”Büyük Mücahit” in kaybımızdan sanırım iki yıl sonra  bir anma yazısı kaleme almıştı..Onu kaybımızın  yıldönümünde rahmet ve sevgiyle anarak o yazıyı  paylaşmak isterim..Şöyle yazmıştı S İsmail…:

DENKTAŞ'I ANMAK…

“Varlığını Türk Ulusuna, Anavatan Türkiye’ye, Kıbrıs Türk Halkına ve en büyük eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne adayan liderimiz ve ilk Cumhurbaşkanımız Denktaş’ı ölüm Yıldönümünde andık..
Ulusumuz ve Halkımız, Denktaş gibi büyük bir mücadeleci lideri, O’nun gibi bir Atatürk milliyetçisini, O’nun gibi bir Anavatan sevdalısını ve O’nun gibi bir fakir-fukara babasını kaybetmenin derin acısını, aradan geçen yıllara  karşın hala yüreğinde yaşıyor…

FAKİR FUKARA BABASIYDI

Cumhurbaşkanlığı bütçesinde başka harcamalar için ayrılan milyonlarca TL’yi, ayrılan amaçlar için harcamayarak yardıma muhtaç öğrencilere burs olarak verdiğini ve görevden ayrıldığı güne kadar binlerce genci o burslarla okuttuğunu kaç kişi bilir?

Aynı şekilde yardıma muhtaç yüzlerce aileye her ay düzenli maddi yardımlar yaptığını, evi tamir isteyenin evini, damı akıtanın damını tamir ettirdiğinden, Cumhurbaşkanlığında görevlendirdiği bir birimin fakir fukara insanları yerinde ziyaret ederek ihtiyaçlarını karşıladığından, onlara düzenli yiyecek ve para yardımı yaptığından kaç kişi haberdardır?
Yürümekte zorluk çektiği günlerde bile, oğlum Harun dahil, binlerce gencimizin düğününe gelerek, nikah şahitliğini yaptığını, binlerce genci ve ailelerini bu şekilde onurlandırdığını, mutlu ettiğini, oralarda halkıyla bütünleştiğini, yardıma muhtaç binlerce yeni evli çiftin eksik eşyalarını tamamlayarak sıkıntılarını giderdiğini kaç kişi bilir?

Denktaş için, uğruna canını adadığı Halkı içinde olmak demek, sadece Cumhurbaşkanlığı makamının kapılarını sonuna kadar Halka açmak, randevusuz olsa bile ziyaretine gelen her vatandaşla mutlaka görüşmek, çarşıyı, dükkanları, sokakları dolaşmak, köy kahvelerine gidip Halkının ikram ettiği kahveyi içmek değildi…Aynı zamanda, Halkının her ferdinin maddi-manevi sıkıntılarında yanlarında olmak ve gerek şahsi, gerekse Cumhurbaşkanlığı bütçesini Halkının sıkıntılarını gidermek için harcamak demekti… Birlikte çalıştığımız 8 yıl boyunca, O’nun yanına gidip de eli boş çıkanı bilmiyorum desem, inanın hiç abartmış olmam…

AYIRIMCILIK YAPMAZDI

O’nun için vatandaşının, sağcı-solcu; Marksist-Leninist; muhalif muvafık olmasının hiçbir önemi yoktu..
İdeolojisi ne olursa olsun, tek kriteri, kişinin devletine, egemenliğine, Anavatanına, ordusuna, Halkına, davasına, büyük Atatürk’e sahip çıkması ve makamlara saygılı olmasıydı…Düşmanla ve emperyalist dış güçlerle işbirliği yapmaması ve Halkına ihanet etmemesiydi…

Bu bağlamda, kendisinin “ULUSAL SOLCU” diye tanımladığı onlarca muhalifi ile çok yakın dostlukları oldu, onlara sahip çıktı, danışman yaptı, onların bilgi ve birikimlerinden yararlandı, onlara güvendi…O nedenledir ki girdiği seçimlerde sol kesimden de destek gördü…

O, sadece bir dava adamı, bir mukavemetçi, bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir sanatçı, bir sanatsever ve bir sanatçı hamisiydi…Her görüşten onlarca ressamın açtığı sergilerde, estetik anlayışla seçtiği onlarca eseri satın alarak Devlet müzesine kazandırdı ve onlara destek oldu…Ressamların, diğer sanat dallarında eser veren sanatçıların yurt dışındaki etkinliklere katılmalarını teşvik ederek maddi yönden destekledi…

Görevde bulunduğu uzun süre içinde sivil toplum örgütlerinden, sanat derneklerinden, meslek odalarından ve her meslekten on binlerce kişinin yurt dışındaki etkinliklere katılarak ufuklarını geliştirmelerine maddi destek sağladı…
Hangi konuda olursa olsun yazarların eserler üretmesini teşvik edip destekliyordu, bu bağlamda maddi katkı sağlayarak yazarların eserlerinin yayınlanmasını sağladı, birçoğunun ise, görüşlerine ve içeriğine katılmasa bile eserlerinden toplu alım yaparak destek oldu..

Tiyatro oyunlarına, konserlere, festivallere giderek sanatçıları destekleyip şevk verdi, onları ayakta alkışladı…Vakit buldukça kendisi de eserler yazdı…Hemen hemen edebiyatın her alanında 50’den fazla eser üretti.. Bu şekilde, KKTC kültür-sanat yaşamının gelişmesini sağladı… Büyük Atatürk’ün gösterdiği yolda, “sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” vecizesi, bütün bu çalışmalarda O’nun rehberiydi…

ÜNİVERSİTELERİN GÖREVİ

Denktaş anlatmakla bitmez…
Değil bir makale, yüzlerce kitap yazılsa yine Denktaş’ı anlatmakta yetersiz kalır…
Dilerim üniversitelerimiz, master ve doktora çalışmalarında öğrencilere, akademisyenlere Denktaş’la, Dr. Küçük’le, diğer mücadele liderlerimizle, milli tarihimizle ilgili tez çalışmaları yaptırırlar ve sayıca az, ama büyük bir mücadele ruhuna sahip Halkın bağrından çıkardığı tüm değerlerle verdiği şanlı mücadele tüm yönleriyle aydınlatılarak genç kuşaklara aktarılır…

Denktaş, eğer LİDER DENKTAŞ olmuşsa, nedeni sadece büyük bir mücadeleci, büyük bir devlet adamı olması, varlığını Türk Ulusuna, Anavatana, Halkımıza adaması ve bir devlet kurması değil; aynı zamanda bütün bu hasletlere sahip olmasıdır…
Yediden yetmişe bütün Türk Ulusu ve Halkımız bugün O’nu hasretle anıyorsa, büyük bir özlemle özlüyorsa, hala O’nun için göz yaşı döküyorsa, yürekler kan ağlıyorsa, nedeni, aynı zamanda böylesine müstesna bir kişiliğe sahip olmasıdır…

Evet, Denktaş, büyük bir lider olduğu kadar, ondan da önce, büyük bir insandı…
Fikirleri olan, kalıcı eserler bırakan, Halkının gönlünde taht kuranlar bu fani Dünya’dan göçseler bile asla ölmezler, asla unutulmazlar…Onların bedenleri toprak olsa bile eserleri ile, fikirleri ile, Halklarının gönüllerindeki eşsiz yerleri ile her zaman yaşarlar ve anılırlar… Liderlerimiz Dr. Küçük ve Denktaş, bedenleri toprak olsa bile, eserleriyle, düşünceleriyle, idealleriyle Ulusumuzun ve Halkımızın gönlündeki yerleriyle hep içimizde, ruhumuzda, fikirlerimizde, eylemlerimizde sonsuza dek yaşayacaklardır.”
Nur içinde yat son “halk lideri “seni unutmayacağız….Rahmet ve selam olsun…

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları