• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • Lefkoşa 34 °C
  • Mağusa 34 °C
  • Girne 27 °C
  • Güzelyurt 33 °C
  • İskele 34 °C
  • İstanbul 25 °C
  • Ankara 30 °C

CTP Milletvekili Özdil Nami':''Hükümetin programına yazdığını ciddiye dahi almıyorum

CTP Milletvekili Özdil Nami Birinci Boyut’a konuştu.İşte ÖZDİL NAMİ’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar...
CTP Milletvekili Özdil Nami':''Hükümetin programına yazdığını ciddiye dahi almıyorum

“HİÇ BİR ŞEKİLDE KİMSE KİMSENİN İRADESİNİ YOK SAYAMAZ”
“Cumhurbaşkanı Akıncı ile Türkiye arasındaki ilişkilerdeki sıkıntının toparlanmayacak nitelikte olduğunu ben düşünmek istemiyorum. Neticede özellikle siyasetin üst noktasına gelen insanlar mutlaka ülkelerinin menfaatleri için gereken siyasi iradeyi ortaya koyarlar, diyaloğları sağlarlar. Elbette sıkıntılar olur. Hiç bir şekilde kimse kimsenin iradesini yok sayamaz. Bunlar ifade edilirken bazen uyumsuzluklar ortaya çıkabilir bu doğaldır. Bu kendi içimizde bile oluyor”....

“TÜRKİYE’DEKİ YETKİLİLERİN FİKİR AYRIŞMALARINI BİZİM İÇİMİZDEKİ BAZI KESİMLERE ÇEŞİTLİ YAFTALAR YAPIŞTIRMAK İÇİN KULLANMALARI HOŞ DEĞİL”
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son açıklamaları ile ilgili bir soruya Özdil Nami, “Ben onu Türkiye’nin şuanda geçirmekte olduğu dönemin de verdiği bir ruh halinin yansıtılması olarak düşünüyorum. Elbette Türkiye’deki bazı yetkililerin bizdeki bazı kuruluşlarla ilgili bu tip değerlendirmeleri olduğunu biliyoruz. Biz her türlü ikili biraraya gelişlerimizde gerçeklerin ne olduğunu burada bütün örgütlerimizin ve bütün siyasi partilerimizin birincil öncülüğünün Kıbrıslı Türkler’in geleceğini güvence altına almak ve onların refahını daha ileri bir noktaya götürmek olduğunu da net bir şekilde söylüyoruz. Bu süreç içerisinde içimizde değişik renkler var. Bunu yapmanın en iyi yolu ile ilgili farklı görüşleri olanlar var. Türkiye’deki yetkililerin bu fikir ayrışmalarını bizim içimizdeki bazı kesimlere çeşitli böyle yaftalar yapıştırmak için kullanmaları bence çok da hoş değil. Karşılıklı olarak herkesin sakinlelşmesi gerekir bu süreç içerisinde diye düşünüyorum. Tabi bütün makamlara saygımız sonsuz ama eğer bvu süreci başarılı bir şekilde neticelendireceksek birbirimize sahip çıkmamız lazım. Birbirimizin kamuoyundaki hassasiyetleri daha da kaşıyan açıklamalardan ziyade bizi çözüme götürecek politikalarımız, düşüncelerimiz nelerdir? Onları bence tartıştırmamız gerekir. Üzüntü duyuyorum. Neden derseniz? Çünkü yapmamız gereken çok ciddi hamleler var. Dünyaya karşı çok güçlü tek seslilik gerekiyor.Çok ciddi lobicilik yapılması gerekiyor. Bunlarla uğraşmamız gerekirken malesef birazcıkta iç siyasete yönelik bazı tartışmalara çekilmiş durumda”dedi....

“HERKESİN KOLLEKTİF BİR SORUMLULUĞU VAR”
“İÇTE TUTULAN BAZI ŞEYLER DIŞA DÖKÜLDÜ. BELKİ DE SAĞLIKLI OLAN BU İDİ”
“BU DURUMU DÜZELTMEMEK İÇİN BİR MAZARET OLARAK KİMSENİN KULLANMAMASI LAZIM”

“Burada artık şu suçludur, bu suçludur tartışmasından ziyade. Evet herkesin bence bir kollektif sorumluluğu yok mu? Var. Madem yetkili bir makamdasınız bundan kaçmanız mümkün değil. Geriye doğru dönüp baktığımızda kendi hayatımızda da bu böyledir. Keşke onu öyle değil de böyle yapsam deriz. Eminim bu makamlar da geriye dönüp baktıklarında benzer değerlendirmelerde bulunuyordur. Ama bu durumu süratle düzeltmemek için bir mazaret olarak kimsenin kullanmaması lazım. Tamam! Yaşananlar yaşandı. İçte tutulan bazı şeyler dışa döküldü. Belki de sağlıklı olan bu idi. Neyse ne.Şimdi ama halletmemiz gereken bir mesele var”....

“KARİYERİMİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNÜ KIBRIS KONUSUNA HARCAMIŞ BİRİSİ OLARAK YENİ BİRŞEYLER SÖYLEME ZAMANI GELDİ”
“Kıbrıs konusu ile ilgili kariyerinin önemli bir bölümünü harcamış birisi olarak yeni birşeyler söyleme zamanı geldi. Sonuç odaklıdan ne anladığımızı bence herkesin iyi tarif etmesi gerekir. Özdil Nami olarak bundan ne anladığımı net bir şekilde ortaya koyuyorum.Kıbrıs konusu ile ilgili fikir söyleyen herkesin bunu net bir şekilde ortaya koyması lazım. Yani önce başta siyasi partilerin bunu yapması lazım. Statükodan nasıl kurtulacağız? Şimdi iktidar diyor ki! Federal çözümü unutun AB içinde iki devleti nasıl hayata geçireceksiniz? İktidarın, hükümet programına yazılan bunlarla ilgili halka çıkıp cevap vermesi lazım.Herkes kendi koyduğu görüşün neden gerçekci olduğunu izah etmeli halka diye düşünüyorum.Yani 50 yıldır federasyonu denedik olmadı diye basit popülist slogan vari bir söylevle politikayı savunmaları veya hayata geçirmeleri veya sonuç almaları mümkün değil”.....

“ANA MÜCADELEYİ DIŞA YÖNELİK YAPMAMIZ LAZIM”
“HÜKÜMETİN PROGRAMINA YAZDIĞINI CİDDİYE DAHİ ALMIYORUM”

“Ben ana mücadeleyi artık kendi içimize yönelik değil dışa yönelik yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Örneğin sosyal medyada bakarsanız benim bir ingilizce twitter hesabım bir de türkçe twitter hesabım var. İngilizce kaç tane twit attığıma bakarsanız türkçe twitlerimin belki de on katıdır. Çünkü mücadeleyi ben dışa yönelik görüyorum. Yani hükümetin programına yazdığını ciddiye dahi almıyorum. Bizim şuanda esas mücadelemiz uluslararası camiayı Rum Tarafına baskı kuracak noktaya getirmektir. Sayın Cumhurbaşkanı ile biraraya geldiğimizde ben bu konuları konuşuyorum. Kendisinin de arzusu bu. Tabi Türk tarafının bir bütün olarak bunu yapması lazım. Onun için hem Türkiye’nin hem de bizim Dışişlerimizin Cumkhurbaşkanı ile olan münasebetlerinde bu diyaloglara izin verebilecek şekilde bir yakınlık oluşturmaları gerekir. Birlik ve beraberliğin sağlanıp dünyaya tek ve somut sonuç alıcı bir talebi iletmemiz lazım. Ve BM’ye de net olarak bunu söylememiz lazım”.....

“NET KURGULANMIŞ BİR SÜREÇ LAZIM”
“Artık demek ki bizim klasik bildiğimiz yöntemlerle birbirimize sadece konuşarak bu sorunu çözmemiz mümkün değil. Konuşmadan, konuşmaya başlamadan önce takvimli ve sonuç odaklı bir süreci çok açık ve net yani sokaktaki vatandaşın da net bir şekilde anlayacağı şekilde tanımlamamız lazım. Yani herkesin şunu görebilmesi lazım. Bu iki lider konuşmaya başladığında başlangıç noktaları budur, konuşma süreleri budur, o konuşma süresi bittiğinde anlaşamadıkları noktalar hala daha varsa o konuları halletme metodu oluşturulmuştur, referanduma da gidilecek, ama referandumda bir taraf evet diğer taraf hayır derse ne olacak onu da bileceğiz.Kıbrıs sorunu için böyle net bir şekilde kurgulanmış bir süreç lazım”....

“STATÜKOYU ARTIK BİR SEÇENEK OLMAKTAN ÇIKARMAMIZ LAZIM”
“Benim kendi görüşüme göre BM taraflarla istişare ederek, herkesi şu noktaya getirmesi lazım. Denmesi lazım ki bugüne kadar olan yakınlaşmalara herkesin saygı duyması gerekir herkes bunu teyit etsin. Bu bir, ikincisi açıkta kalan ana konuları Guteress kendi belgesinde özetlemişti, çözüm formüllerini de oraya koymuştu, herkes bunu kabul etmişti bunu da taraflar teyit etsin. Dolayısıyla başlangıç noktamız net bir şekilde tanımlanmış oldu. Üçüncü ayak müzakereleri kaç ay devam ettirebileceğimiz ki bu 3-4 ayı geçmesine gerek yok. Dördüncü ayak o 3-4 aylık süre bittiğinde hala daha aşılamamış sıkıntılar var ise BM hakemliğini kabul ettiğini herkes söylesin. Beşinci ayak BM hakemliği de gerekirse devreye girdikten sonra oluşacak belge referanduma sunulur ama özellikle Rum tarafı yine buna rağmen hayır derse ne olacak onunla ilgili de bir mutabakat lazım. O konuda da benim görüşüm şudur; Rum halkına şu soruyu sormamız lazım. İki devletli bir çözüm mü istiyorsun, federasyon mu istiyorsun. Ve Rum halkı özgür iradesi ile bu ikisi arasında bir seçim yapmalı. Statükoyu artık bir seçenek olmaktan çıkarmamız lazım. Yani Rum halkı hayır derse hala daha tanınmış devlet Türk tarafını da izole bir şekilde tutamayacağını bilmesi lazım”....

“TOP ÇEVİRME MANEVRALARI UZMANLIK ALANIDIR”
“FAZLA BİR BEKLENTİ İÇİNE GİRMEK HATALI”

“Rum Lider Anastasiadis’in Kıbrıs konusunu federal çözüm veya iki devletli çözüm yönünde bir noktaya götürüp bu statükoyu bitirme niyetinde olmadığını değerlendiriyorum. O yüzden bizdeki seçimleri de bahane ederek yine top çevirme manevralarına başlayacaktır. Uzmanlık alanıdır bunu gördük. Suçlama oyunlarını tekrar gündeme getirecektir. O yüzden fazla bir beklenti içine girmenin hatalı olacağını düşünüyorum. Açıkcası fazla iyimser bir tablo yok”....

“GARANTÖRLERİN ADADAKİ TARAFLARDAN BAĞIMSIZ OLARAK SÖZ SÖYLEME HAKLARI VAR”
“Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için güvenlik ve garantilerle ilgili herkesin birşey söyleyebilmesi lazım. O konu geldiğinde garantörlerin Adadaki taraflardan bağımsız olarak söz söyleme hakları var. Dolayısıyla onlardan kopuk bir şekilde bu süreci A’dan Z’ye kurgulayıp, bitirmemiz mümkün değil. Onun için onların da ok’ini alacaksak sürekli istişareleri en iyi şekilde ve en üst seviyede götürmemiz lazım”....

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler