Açıklama şu şekilde:
17 Eylül tarihinde EL-SEN olarak başlattığımız ve elektrik borcu olan istisnasız her yerin enerjilerinin kesilmesi ve ödeme yapılmadan açılmaması eylemimiz sonrasında Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na yaklaşık 30 milyon TL girdi sağlanmıştır. Bu eylem sayesinde kurumun borçlarında azalma olduğu doğrudur. Ancak Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy’un KIB-TEK’in borcu olmadığına dair açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır. Siyasi geleceği ve bu geleceğini şekillendirmek adına KIB-TEK’teki mali tablo üzerinden bir başarı öyküsü yazma çabası boşunadır. Ortada bir başarı varsa bunun mimarı bakana ve KIB-TEK Yönetimine karşı ortaya irade koyan EL-SEN’ndir.
Diğer yandan ilgili Bakan Taçoy, 6 Eylül 2019 tarihinde en az 60 MW’lık yatırım yapacağına dair sendikamız ile imzaladığı protokol gereği yapılması gereken yatırımları Türkiye Cumhuriyeti’nin hibe edeceği 50 MW’lık santrallerle attığı imzanın gereğini yerine getirdiğini açıklaması tam bir acizliktir. Kardeş ülke Türkiye’ nin hibe ettiği santraller üzerinden kendi yapamadığı yatırımları yapıyormuş gibi lanse etmek deyim yerindeyse biat eder pozisyonuna düşmektir. Bu kurumun ve bu ülkenin kendi santrallerini alacak gücü de iradesi de olmasına rağmen bugüne kadar kulağının üzerine yatan Taçoy ve bağlı olduğu hükümetin hibeleri kendileri yatırım yapıyormuş gibi göstermeleri yönetemediklerinin, aksine yönetilen olduklarının bariz kanıtıdır.
Türkiye’den hibe edilecek olan santraller doğal gaz ile uyumlu olmakla birlikte yakıt türü mazottur. Bu da şu anda fuel-oil cinsi yakıt kullanan KIB-TEK’in bu santralleri ihtiyaç olmadığı takdirde kullanması maliyetleri arttıracaktır. O nedenle doğal gaz konusunun çözülmediği ülkemizde bu santrallerin şu anda kullanılması ekonomik açıdan çok da gerçekçi görünmemektedir. O nedenle doğal gaza geçilmediği bu süreçte en doğru yatırım şu anki mevcut sisteme uygun santrallerin alınmasıdır. Taçoy’un bu konuda bir bilgi eksikliği varsa gidermeye ve kendisine en doğru yatırımın hangi yolla yapılacağını göstermeye hazırız. Çünkü buradaki esas amaç doğru yatırımlarla kendi kendine yetebilen, daha az maliyetle üretim yapabilen ve en önemlisi de 2024 yılında sözleşmesi bitecek olan AKSA kamburundan bu toplumu kurtarmaktır. Eğer Taçoy bu konuda samimiyse popülizm yapmak yerine realiteyi hayata geçirmek için attığı imzaya sahip çıkar. Aksi takdirde söylediği her söz havada kalacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.