• BIST 9145.67
  • Altın 2324.383
  • Dolar 32.358
  • Euro 34.9476
  • Lefkoşa 19 °C
  • Mağusa 20 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 20 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C

Financial Times: Türkiye ucuz kredinin bedelinin ne olduğunu anlamaya başladı

Financial Times: Türkiye ucuz kredinin bedelinin ne olduğunu anlamaya başladı
Financial Times: Türkiye ucuz kredinin bedelinin ne olduğunu anlamaya başladı

İngiliz Financial Times gazetesi bugün yarım sayfasını Türkiye ekonomisinin gidişatına ayırdı. Gazete, Türk Lirası'ndaki düşüşün ve şirketlerin borç yönetimi kabiliyetlerinin azalmasının ekonomiye yönelik kaygıları artırdığını yazdı.

Gazetenin Türkiye Muhabiri Laura Pitel, İstanbul'dan gönderdiği haberine, Türkiye'nin önde gelen gruplarından Doğuş Holding'in borcu için yapılandırma istediğine yönelik haberler hakkında yorum yapmadığını hatırlatarak başlıyor.

"Ekonomistler ve uzmanlar, Doğuş Holding'in durumunun, Türkiye'nin şirket borçları sorunu açısından bir felaket habercisi olmasından korkuyor" denmiş haberde.

Financial Times'taki haber şu satırlarla sürüyor:

"Yıllarca ekonomik büyümenin yakıtı ucuz dış krediydi. Şirketler, dolar ya da euro cinsinden yüklü krediler aldı. Ancak Türk Lirası değer kaybettikçe, borç ödeme maliyeti hızla artıyor. Türk Lirası'nın oynaklığı, ülke ekonomisinin durumuna yönelik endişeleri daha da artırıyor. Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta Haziran ayında erken seçime gitme kararı almasının nedeninin de bu olduğunu söylüyor."

'Şirket borçlarının GSYİH'e oranı yaklaşık yüzde 70'
Financial Times'a konuşan Washington merkezli Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Uğraş Ülkü, yaptıkları hesaba göre Türkiye'de şirketlerin borçlarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) oranı yaklaşık yüzde 70 ve bunun çoğu döviz cinsinden olduğunu söylüyor.

Uğraş Ülkü, "Bu nedenle lira zayıfladıkça, şu ana kasar kapsamlı bir temerrüt gözlemlenmese de, döviz kurundaki artış kârları sıfırlıyor ya da bilançoları bozuyor" diyor.

Ülkü'ye göre bu yıl Amerikan Doları karşısında yaklaşık yüzde 7 değer kaybeden Türk Lirası aynı seyri izlerse, durum daha da kötüleşebilir.

'Sıcak para'
Türkiye geçen yıl yüzde 7,4 ile ekonomisi en hızlı büyüyen G20 ülkesiydi.

Ancak cari açığın milli gelire oranı 2017'de yüzde 5,6'ydı.

Oysa aynı oran bir yıl önce yüzde 3,8 düzeyindeydi.

Bu verileri hatırlatan Financial Times'a göre Türkiye'nin dış finansmana ihtiyacı var ve ülkedeki mevcut siyasi iklim uzun vadeli doğrudan yatırımları caydırıcı nitelikte. Kısa vadeli "sıcak paraya" bel bağlayan Türkiye bu nedenle küresel mali piyasalardaki ani değişimlerden bu kaynakların kesilmesi suretiyle olumsuz etkilenebiliyor.

Merkez Bankası'nın mevcut döviz rezervlerinin 90 milyar doları altına düştüğünü vurgulayan gazete, bunun finanse edilmesi gereken borcun sadece yarısı olduğunu belirtiyor. Tüm bu sorunların Türk Lirası'nı olumsuz etkilediğini, son 5 yılda Dolar/TL kurunun yüzde 100'den fazla arttığını kaydediyor.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's tarafından yapılan uyarıları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faizlerin artırılmasına karşı olduğunu da hatırlatıyor Financial Times, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun bugün faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan artırmasının dahi yeterli olmayabileceğine dair endişeleri ekleyerek.

Gazeteye konuşan İsviçre bankası Credit Suisse'ten bankacılık analisti Ateş Buldur, ekonominin gidişatıyla ilgili olarak o kadar da kaygılı olmayalardan.

Ateş Buldur'a göre şirketlerin çoğunun aktifleri sağlam ve Türk ekonomisinin mevcut büyüme oranı tatmin edici.

'Türk ekonomisi hep bir krizden diğerine gider'
Financial Times'taki haber, konuya daha farklı bir açıdan yaklaşan, Pensilvanya Üniversitesi Finans Profesörü ve eski Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin'in görüşleriyle noktalanıyor:

"Ekonomi, yaklaşık yarım yüzyıldır değişmeyen temel bir sorun nedeniyle acı çekiyor.

"Her hükümet daha fazla büyüme için bastırıyor ama tasarruf oranı buna muhafaza etmeye yetecek kadar yüksek değil. Bu nedenle de ekonomi yabancı sermayeye bağımlı. Gerçek şu ki, Türk ekonomisi hep bir krizden diğerine gider ve bu da tipik olarak döviz krizidir. Biz bu krizleri 1960'da, 70'lerin sonunda, 94'te ve 2001'de yaşadık.

"Esas mevzu, bu sefer döviz kurunda düzenli bir ayarlamaya mı gidileceği, yoksa bu ayarlamanın hızlı mı yapılacağı."

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler