• BIST 9770.06
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Lefkoşa 31 °C
  • Mağusa 28 °C
  • Girne 26 °C
  • Güzelyurt 32 °C
  • İskele 28 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 24 °C

I AM SORRY BE BAY BAŞKAN(!)

Ayşegül Garabli

Sn Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dün,   Büyükkonuk’ta  bu gün  gerçekleştirilen festivale katılmayacağını gerekçeleriyle birlikte açıklamıştı.

Bence çok onurlu ve yerinde bir karardı.

Kendisiyle bir kez daha gurur duydum ve bu kararını saygı ile selamlıyorum.

Zaten kendisini, makamını, Kıbrıs Halkını ve basın özgürlüğünü yok sayan, milletin meclisini basıp, damına bayrak dikenlerin, Afrika Gazetesi özelinde basın özgürlüğüne saldıranların, taşla sopayla insanları linç etmeye kalkanların, Cumhurbaşkanlığı makamına siyah çelenk koyup, kendi ülkesinde Cumhurbaşkanını “yuhalayanların” düzenlediği bir etkinliğe katılması abes olurdu.

Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu bu davranış ne bir kin tutma meselesidir ne de ötekileştirme.

Tam aksine ülkesine, halkına, kültürüne ve hepsinden önemlisi halkının iradesine sahip çıkmaktır.

Yıllardır Kuzey Kıbrıs’ta siyasetin yapması gereken çok onurlu bir davranıştır.

Kaldı ki bunca dejenerasyonun içinde, bunca siyasi yozlaşmışlığın içerisinde en zor olanı seçti.

Bir çok siyasetçinin yaptığı gibi sırtını Türkiye yöneticilerine dayayıp halkının kimliğinin ve kültürünün yok edilişini seyretmedi.

Bu davranışıyla  “Burada bir halk ve onun seçtiği yöneticiler var. “, “Burada saygı duyulması gereken bir irade var” demiş oldu.

Tepkilere ve haksız eleştirilere maruz kalacağını bile bile yaptı bunu.

Ani inisiyatif aldı ve elini taşın altına koydu.

Taşınan nüfus yapısını düşünürsek belki de oy kaybetmeyi ya da seçilememeyi göze aldı ama halkının bağımsızlık mücadelesine sahip çıktı.

Gerçi kaybetme ihtimali yok ama yine de bu riski göze almak bile büyüklüğünün kanıtıdır.

Ne demiş ünlü Fransız yazar Andre Gide?

“Kıyıyı gözden  kaybetmeye cesaret edemeyenler, yeni Okyanusları keşfedemezler”

O yüzden siyasi manevra yaparak “Cumhurbaşkanı affedici olup  halkı kucaklama büyüklüğünü göstermeliydi” gibi halkın manevi duygularına oynamak  son derece çirkin ve tehlikeli bir algı yaratma operasyonudur.

Kimi affedecekti Sn. cumhurbaşkanı?

Kendisini Cumhurbaşkanı olarak tanımayanları mı?

KKTC’nin Türkiye’nin bir vilayeti olarak görenleri mi?

Fetih zihniyeti ile her defasında Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların sahibi gibi davrananları mı?

Yoksa her seferinde Kıbrıs halkını aşağılayanları alkışlayanları mı?

Bunları affetmek aslında kendini inkar etmek değil midir?

Haddini aşanları affederseniz, hadsizliğini hüner sayar.

Peki ne oldu da affedilsinler.

O faşist yaklaşımlarının üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen, yapanlar çıkıp özür mü diledi?

Ceza mı aldılar?

Tepki mi gördüler?

Tam aksine gerek Türkiye’den ülkeye gelen gerekse KKTC’deki bazı yöneticilerle boy boy resim paylaşıp sosyal medyada boy gösterdiler.

Öyleyse o gün bırakın yaptıklarına tepki göstermeyi , alkışlayan siyasiler nasıl oluyor da bu gün, “affetmekten”, “birlik bütünlükten” bahsedebiliyor?

O gün Cumhurbaşakanına yapılanları suç görmeyip onaylayan siyasiler nasıl oluyor da bu gün Cumhurbaşkanına “görevinin tüm halkı kucaklamak” olduğunu söyleyebiliyorlar.

Neymiş efendim bölge halkı cezalandırılıyormuş!

Emeğe karşı saygısızlık yapılıyormuş.

İyi de kardeşim, bölge halkı değil miydi yaşanan çirkin olaydan sonra tekrar aynı şahsı seçen?

Bölge halkı yaptıklarından dolayı yapanlara herhangi bir tepki koydu mu?

Yok.

Yapanları cezalandırdı mı?

Yok.

Öyleyse kimse kusura bakmasın, yapılanı onayladıkları için tepkiyi de hak ediyorlar.

Emek değerlidir ancak bir ülkenin kimliği ve var oluş sebepleri daha değerlidir.

Çıkar uğruna böyle “emek” ,”birlik, bütünlük” gibi değerlerin kullanılması tam bir samimiyetsizlik ve siyasi ahlaksızlıktır.

Aynı şekilde ,Meclisi basıp, insanları taşla linç etmeye kalkanları, Cumhurbaşkanını “yuhalayanları” kucaklayıp, belediye işçilerini toplayarak Cumhurbaşkanı makamına siyah çelenk koyan  Büyükkonuk Belediye başkanı Ahmet Sennaroğlu’nun“Cumhurbaşkanından randevu istedik redetti”

“Gerekirse MAKAMINA yapılanlara karşı “I AM SORRY” diyecekmiş.” Açıklaması da gereksiz olduğu kadar samimiyetsiz çıkarcı bir açıklamadır.

Madem yaptığından pişmanlık duyup özür dileyecektiyse bu günü niye bekledi?

Cumhurbaşkanlığına koyduğu siyah çelengin resmini üstüne seviyesizce “Nasıl koyduk ama” yazarak sosyal medyadan paylaşmasını biliyordu da özür dilemesini mi akıl edemedi?

Hem ne demek GEREKİRSE?

Demek ki hala daha yaptığından pişman değil.

Çünkü “gerekirse” ifadesinin açıklaması, “ köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceğiz” cümlesiyle eş değerdedir.

Ama bu halk bu oyuna gelmez.

O yüzden I AM SORRY be başkan(!)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları