Sn. Serdar Denktaş, “Kıbrıs Cumhuriyeti içinde eyalet olmayı istemiyoruz. Tabi, Türkiye Cumhuriyeti içinde vilayet olmayı da kabul etmiyoruz. Devletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz diyorsunuz. Eee vallahi, böyle ekmek elden su golimbadan. İsteyenin istediğini yaptığı, hısım akrabanın baş tacı yapıldığı böyle devleti bir daha nereden bulacağız dersiniz? Teatcher’i, Majörü, Blair’i, Calahan’ı, Theresa May gibi Başbakanları tarihin siyasi çöplüğüne gönderip hala daha koltukta oturmak ancak KKTC’ye mahsus bir şey olsa gerek. Sn. Denktaş, fırsatlar birçok ülkede bulutlar gibi çabucak geçer gider. Ancak bizde ise kümeleşip kronikleşerek kalıcı olur.
**
Sn. Kutlu Evren yaptığınız açıklamada Karavan Yasa Tasarısı Hazırlandı. Ülkede yıllardır eksikliği hissedilen karavanlarla ilgili yasa tasarısı meclise sunulacak. Denetim altında olacak olan ‘Karavan yerlerinde ‘ insanlar doğa ile iç içe tatil yapacak diyorsunuz. Da, bizde kendini 1500 feet yüksekte gören bazı Belediye Başkanları ile bu iş nasıl olacak dersiniz? Astığı astık kestiği kestik bu başkanlar hükmü karakuşi kararlar ile Ramazan’da ve Temmuz ayında insanları susuz bırakma gibi insafsızlık sınırının ötesinde gezinirse bunlara kim dur diyecek dersiniz? Sn. Bakan en sonunda anladım ki, bizler oy zamanlarında, kocaman sevgi ile dolu yüreğimizi böylesi insanların fukara yüreğine sadaka olarak bağışlamışız.
**
Sn. Gürkan Kara, bizim minik kuşlar, Songül Türkmen isimli bir kadının, Girne Limanından ülkeye giriş yapmaya çalıştığı bir sırada, 4000 TL cezası olduğu gerekçesi ile polis tarafından ülkeye girişine izin verilmediği, ancak sizin 7 günlük özel izniniz ile ülkeye girebildiğini söylüyor. Da, yasalar bu izne ‘Nayır, Nolamaz’ diyormuş. Bizim Minik Kuşlar laf arasında yasaların ‘Sende mi Brütüs’ dediğini dile getirdi. Sn. Gürkan, İçişleri Bakanlığında bazı kişiler yaptıklarınıza bozuluyormuş, Onlara napalım,yasalara aykırı olan böylesi ucuz şeyler çabuk bozuluyor. Oturup ağlayalım mı diyeyim?
**
Sn. Ferda Ekinci,Sosyal Medyadaki paylaşımınızda, Denktaş’tan, AB'ye terzi benzetmesi, Terzi ölçü alarak elbise dikeceğine; dikilmiş olan bir elbiseye bizim sığmamızı ister dediniz. Güzel de bugüne kadar gerek faiz olsun gerekse hayat pahalılığı ile asgari ücret olsun, hep bu efendilerin diktiği elbiseleri biz giymek zorunda bırakılmadık mı? Diktikleri elbiseler kimimize dar, kimimize de çok bol geldiği için gülünç durumlara sokulmadık mı? Sn. Ekinci, 'Kibrit Çöpü Kadar Işık Saçmayan insanların, Kendilerini Olimpiyat Meşalesi Gibi Görmelerine oldum olası Hayranım.
**
Sn. Kenan Arifoğluyaptığınız açıklamada, 1 Ağustos’ta sağlıkta 2’nci iş yasağının başlayacağına işaret ettiniz. Bu kadar yatırımın olduğu, arşivin olduğu yerleri kapatacak mıyız? Çalışanları kapı dışarı mı edeceğiz, hekimleri evde oturtacağız. Aferin pof pof reform yaptık. Böyle reform mu olur? Bu resmen ayağına kurşun sıkmadır” dediniz. Da, sağlık denilen çok bilinmeyenli denklemin nasıl çözüleceğini söylemediniz. Aşağı tükürdük sakal, yukarı tükürdük bıyık misali yüzümüz tükürük doldu. Sn. Arifoğlu, yapmış olduğunuz açıklamayı özetle anlatmak istersek ‘’Akıl Fukara olunca Fikir Ukala olur’’ demek mi istiyorsunuz?
**
Sn. Gürcan Erdoğan, biz her gün elektriklerin Haspolat bölgesinde hergün kesilmesinden usandık. Sanırım siz sünnetçi Arif dayının bile usandığı kesmekten usanmadınız. Kese kese gunduri bıraktığınız elektrik kurumunun prestij ve haysiyetini kesmekten zevk aldığınız için sürdürüyorsunuz. Zaten kesmekten zevk aldığınızı Cratos Otele yapılan 9 Milyonluk kesme işleminden anlamıştık. Haaa, sahi bir üniversite ile otele takılan yenilenebilir enerji ile ilgili olarak kesme işlemi uyguladınız mı diye sorsam ayıp olmaz değil mi? Sn. Erdoğan, şu yenilenebilir enerjinin sizin dışınızda birilerine hiç yeşil ışık yakmaması sorun değil. Sanırım siz ne otel nede üniversite kavşaklarında zaten hiç kırmızıda durmadız.
**
Sn. Sinan Şipal, Haspolat’ta Cypro Fresh, isimli iş yerinde muhasebeci olarak çalıştığınız dönemde şirkete ait paraların buhar olduğu söyleniyor. Ercan Havaalanında ülkeye giriş yaparken, tutuklandığınız söyleniyor. 800 bin TL buhar olurken, yük sizin omuzlarınıza bırakılmak mı isteniyor? Sn. Şipal, inşallah bol kepçe lokantasından büyük kepçeler ile tabağınıza servis yapmamışsınızdır. Bunun dışında balı kaşık ile yemek yerine kepçe de kullanmamışsınızdır. Tabi ne desek ne söylesek boştur. Çünkü yapılanlar ve yaşananlar fotoğraf gibidir. Ve Ne kadar büyütürsen, o kadar kalitesi düşüyor.
**
Sn. Salih Hafız, UBP’den istifa ettiğini öğrendik. Fol yok yumurta yokken. Hele hele bayram değil seyran değilken Salih UBP’yi niye öptü diye sorsak ayıp olmaz değil mi? Kemal Deniz Dana’yı örnek alıp, onun gibi gecesini gündüzüne katan bir eleman olarak durup dururken, istifa ettim demenin bir esbabı mucibesi olsa gerek. Sevgili Salih, sanırım kırgınlığın lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadardır. Ve sorun ortalıkta dolaşan atlıkarıncalar değil, arkanda dönüp duran, dönme dolaplardır sanırım. Ne dersin?
**
Sn. Ziya Emir, birisinin kuyruğuna herhalde fena bastın. Ciyaklamalar bizim mahalleden bile duyulmaya başladı. Senin ofisin duvarına astığın reklam televizyonu birilerinin gözünü fena rahatsız ediyormuş. Saray Önündeki Sarı Taşlara Ziya’yı niye götürmüyorsunuz diye soruyorlarmış. Ah be Ziya ‘Tüzüğün ‘yenim dar ‘’Yasanın’’ da yerim dar dediğini sanırım birileri bilmiyor.Neyse sen ona boş ver. Bizim Nureddin Amca, kimileri toprak kadar kıymetli, kimileri bir ot kadar değersiz. Herkes bir şekilde yaşıyor işte. Kimileri şerefli, kimileri şerefsiz diyor. Nureddin amcayı dinle ve hayatını ona göre düzenle derim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.