• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 16 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 16 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

Müzakere için müzakere söz konusu olur ki biz asla böyle bir şey istemiyoruz

Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, “bölgede güvenliği sağlama çabasında kararlarını, Türkiye’nin ne yaptığına bakarak almadıklarını” söyledi.
Müzakere için müzakere söz konusu olur ki biz asla böyle bir şey istemiyoruz

Kıbrıs sorununda da “müzakere olsun diye müzakere” istemediklerini de söyleyen Hristodulidis, “Kıbrıs sorununun çözümünden sonra herhangi birinin, özellikle merkezî düzeyde kararların etnik olgulara ve/veya üçüncü devletlerin arzularına göre alınmasını isteyeceğini düşünemiyorum” ifadesini kullandı.

Hristodulidis, Kudüs zirvesinin ardından haftalık Kathimerini’ye verdiği ve daha çok Rum tarafının enerjiyle ilgili vizyonunu ortaya koyduğu ilk röportajında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın geçen hafta aynı gazetede yayımlanan röportajında vurguladığı bir olumlu oy konusuyla ilgili soruya da cevap verdi.

OLUMU OY KONUSUNDA “ÇÖZÜM” ÖRNEKLERİ…

Gazetenin “olumlu oy konusunda, daha önce söylenenlerin ötesinde kabul edilebilir çözümün ne olabileceği” sorusuna karşılık işleyebilirlik ve sürdürülebilirliğin Kıbrıs sorununun olası çözümünün en önemli bileşenlerinden görülmesi gerektiğini söyleyen Hristodulidis, özetle şunları ekledi:

“Kıbrıs sorununun çözümünden sonra herhangi birinin, özellikle merkezî düzeyde kararların etnik olgulara ve/veya üçüncü devletlerin arzularına göre alınmasını isteyeceğini düşünemiyorum. Bu tür çözümler bazı devlet örneklerde benimsendi ve/veya dayatıldı. Sonuçlarını, sürüklendikleri çıkmazları ve önemli konularda karar almanın imkansızlığını görüyoruz. Herhangi birinin, özellikle de biz Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin yeniden birleşmiş devlette bu tür durumlar istediğini düşünmüyorum. Bu konuya çözüm bulmak için Başkan Anastasiadis yardımcı olabilecek bir yaklaşımı düşünce malzemesi olarak önerdi. Bu konuyu göğüslemek için, elbette siyasi eşitliğe mutlak saygı göstererek hep birlikte çalışmamız önemlidir. Türk tarafında gerçekten siyasi irade olursa ve olası bir çözümün işleyebilirliğinin ve sürdürülebilirliğinin öneminde hepimiz hemfikir olursak çözümler olduğunu düşünüyorum.

Kıbrıs sorunu kamuoyu önünde müzakereyle veya kamuoyuna yönelik açıklamalarla çözülemeyeceğinden detaya girmeyeceğim ancak çözümler olabileceğini düşünüyorum. Örneğin, başkan ve başkan yardımcısının Kıbrıs halkının bütünü tarafından, yüzde oranlarıyla ortak oy pusulasıyla seçilmesi veya ideolojik yaklaşımlar temelinde iş birliklerine olanak tanıyan bir parlamenter sistem bütün Kıbrıslıların çıkarına seçeneklerdir.”

“REFERANS ŞARTLARINDA 4 TEMMUZ TUTANAĞI OLMAZSA MÜZAKERE BAŞTAN BAŞLAR”

Gazetenin “Sayın Lute 4 Temmuz tutanağı hakkında bilgilendirildi ancak içeriğinin referans şartlarına girmesi ve Kıbrıs Türk tarafınca kabul edilmesi mi bekleniyor?” sorusuna karşılık Hristodulidis, “Size, bizim ve Kıbrıslı Türklerin talebi üzerine 4 Temmuz’da netleştirilen Guterres Çerçevesi’nde neden ısrar ettiğimizi anlatayım” dedi, şunları söyledi:

“Çok basit, çünkü yeni çabaya bu olmadan başlarsak, son müzakere sürecinin, 1976’dan beri müzakere tarihinin en önemlisi olan önemli bir kazanımı kaybedilir. Bu olmadan, aslında müzakerelerin baştan başladığı anlamına gelir, böyle bir gelişmenin de Kıbrıs sorununun çözüm perspektifi açısından ne anlama geleceğini anlarsınız. Referans şartlarında bu da, 2014 ortak açıklaması da, son çabada ortaya çıkan diğer unsurlar da olmadan özlü ve hedeflenen müzakerelerden söz edemeyiz, müzakere için müzakere söz konusu olur ki biz asla böyle bir şey istemiyoruz.”

DOĞU AKDENİZ’LE İLGİLİ VİZYON…

Hristodulidis, Rum tarafının Doğu Akdeniz ile ilgili vizyonunun, içerisinde bulunduğu çok düzeyli iş birliklerinin bölgesel bir güvenlik ve iş birliği örgütüne dönüşmesi olduğunu söyleyerek özetle şunları ekledi:

“Yani, kendi aramızda, aşamalı olarak bölge devletlerinin olanaklarını ve perspektiflerini güçlendirecek bir kurumsal bağlantı. Coğrafyayı değiştiremeyiz, ortaya çıkabilecek menfaatten ortaklaşa yararlanabilecek şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bölgeyle ilgili vizyonumuz da Üçlü İş Birlikleri Daimi Sekreterliği kurma kararı da bu çerçevededir. İsrail ile üçlü zirveye ABD’nin de ad hoc (geçici) olarak katılması, bu bölgesel planlamaların öneminin uluslararası sistemin güçlü oyuncuları tarafından kabul edildiğini ve yeni iş birliği perspektifleri açtığını gösterir.”

Nikos Hristodulidis bölgede güvenliğin gerek bölgede faaliyet gösteren şirketler ve onların ülkeleriyle ortak eylemler örgüsü aracılığıyla, gerek bölge ülkeleriyle geliştirdikleri ikili, üçlü ve çok taraflı iş birlikleriyle, gerekse AB üyesi olma sıfatıyla kurulduğu görüşünü ortaya koydu, özetle şunları ekledi:

“Diğer konularda olduğu gibi, bölge güvenliğini güvenceye alma çabasında da kararlarımızı, Türkiye’nin ne yaptığına ve ne dediğine bakarak almıyoruz. Bir olumlu ajanda (iş birliklerimiz herhangi üçüncü bir ülke aleyhine değildir) temelinde çalışıyoruz. Üçüncü tarafların bize jeostratejik önemi büyük bir bölgede sorunlu bir devlet olarak değil, güvenlik ve istikrar sağlayıcısı olarak yaklaşmasının sebeplerinden biri de budur.”

FRANSA, LÜBNAN, ÜRDÜN VE FİLİSTİN…

Rum yönetiminin kurduğu 3’lü ve 4’lü iş birliklerine Fransa’nın da katılabileceğinin yazılıp çizildiği hatırlatılarak bunun doğruluğu sorulan Hristodulidis, Fransa’nın bu iş birliklerine “ad hoc”(geçici) muhtemel katılımı görüşmelerinin çok ileri aşamada olduğunu ve böyle bir görüşmenin konu listesine dair görüş alışverişinde bulunduklarını açıkladı. Aynı zamanda Ermenistan’la da üçlü iş birliği toplantısı belirlendiğini, bu toplantının haziranda Güney Kıbrıs’ta gerçekleşeceğini söyleyen Hristodulidis, Körfez ülkelerinden bazı devletlerle de böyle bir ihtimali görüşmekte olduklarını belirtti. 

Hristodulidis, “Çok yakında böyle bir olasılığı görüşmek üzere Körfez devletlerinden dışişleri bakanları Kıbrıs’ı ziyaret edecek. Halihazırda Lübnan, Ürdün ve Filistin ile gerek devlet başkanları gerek dışişleri bakanları düzeyinde belirlenmiş üçlü iş birliği görüşmelerimiz var” dedi.

Güney Kıbrıs’ta enerji/hidrokarbon altyapıları muhtemel inşasının bölgeye nasıl mesajlar vereceği sorulduğunda Hristodulidis, “Kıbrıs’a olası altyapılar inşa edilmesi hükümetin önceliklerindendir ancak uluslararası hukuka, iyi komşuluk ilişkilerine ve bölge devletlerinin egemenlik haklarına saygı gösteren başka seçenekleri de dışlamıyoruz” diye konuştu ancak bu konudaki belirleyici faktörün, bölgede yapılmakta olan sondajlardan çıkacak sonuç olacağına vurgu yaptı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler