Temiz Toplum Derneği Başkanı (Toparlanıyoruz Hareketi) Adil Şeytanoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, hükümetin HP kanadına eleştirilerde bulundu.
Şeytanoğlu açıklamasında, “Sayın Özersay içinde olduğumuz ‘mevcut durum’u hatırlatarak bu konuların kendileri için kolay konular olmadığını söylemektedir. Ancak zaten kimse bizi daha iyiye götürecek yolun kolay olmasını beklememektedir ki!
Sayın Özersay’ın protokolün üç yıllık değil de beş aylık olmasını söylemesi de, İlahiyat Koleji’nin yönetiminin Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’na devretme noktasından ‘bugünkü noktaya’ geldiğini hatırlatarak, bunları değerlendirmemizi istemesi de bana tam anlamıyla ‘ÖLÜMÜ GÖSTERİP, SITMAYA RAZI ETMEK’ deyimini hatırlatmaktadır. Kişisel kanaatim, Kıbrıslı Türkler olarak sıtmaya razı edilmek için yeni oluşum ve/veya partilere hiç de gerek duymadığımız yönündedir. Yoksa bizler yıllardır zaten oflaya puflaya sıtmalara razı gelme konusunda uzmanlaşan bir toplum değil miyiz?” ifadelerine yer verdi.
İşte açıklama:
Sayın Özersay’ın bu sabah (24 Temmuz 2019) sosyal medyadan paylaştığı özellikle ekonomik anlaşma ve İlahiyat Koleji’ndeki yeni mutabakat zaptıyla ilgili söylediklerini hem bu ülkenin başbakan yardımcısının, hem de ülke siyasetine büyük değişim vaadleriyle giriş yapan bir siyasi partinin başkanının sözleri olarak ele almak gerekir. Şu anda hükümette olmanın bu vaadleri bir kenara koymak anlamına gelemeyeceğini, böyle birşey için koalisyon içinde olmanın ise maazeret olamayacağını teslim etmemiz gerekir.
Sayın Özersay içinde olduğumuz ‘mevcut durum’u hatırlatarak bu konuların kendileri için kolay konular olmadığını söylemektedir. Ancak zaten kimse bizi daha iyiye götürecek yolun kolay olmasını beklememektedir ki!
Sayın Özersay’ın protokolün üç yıllık değil de beş aylık olmasını söylemesi de, İlahiyat Koleji’nin yönetiminin Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’na devretme noktasından ‘bugünkü noktaya’ geldiğini hatırlatarak, bunları değerlendirmemizi istemesi de bana tam anlamıyla ‘ÖLÜMÜ GÖSTERİP, SITMAYA RAZI ETMEK’ deyimini hatırlatmaktadır. Kişisel kanaatim, Kıbrıslı Türkler olarak sıtmaya razı edilmek için yeni oluşum ve/veya partilere hiç de gerek duymadığımız yönündedir. Yoksa bizler yıllardır zaten oflaya puflaya sıtmalara razı gelme konusunda uzmanlaşan bir toplum değil miyiz?
Merak ettiğim ise sayın Özersay ve Halkın Partisi üyelerinin mevcut durumu, eğer yazılanlar havaya yazılan boş sözler değilse, kendi parti tüzükleri ve parti programları bağlamında nasıl değerlendirdikleridir.
Mevcut durumda son gelişmeler HP parti tüzüğünün 2. Maddesinde yer alan ‘laiklik’, ‘halk iradesini esas alma’, ‘halkın bağımlılığını azaltma’, ‘halkın öz güvenini yeniden tesis etme’ ve ‘diğer devletler nezdinde Kıbrıs Türk halkına saygınlık kazandırma’ adına nasıl ileriye doğru atılan adımlardır?
Yine HP parti programında eğitim başlığı (madde 3) altında hedefin ‘eğitimi, siyasi etkilerden
arındırılmış planlamaya dayalı kaliteyi ön plana çıkaran bir devlet politikası haline
dönüştürmek’ olduğu göz önünde bulundurulursa, İlahiyat Koleji’ndeki uygulamaların hangi planlamaya dayandırıldığını ve hangi devlet politikasının bir parçası olduğunu sormak isterim. (Tabii ki alınan kararlarda hiçbir siyasi etki olmadığını varsayabilirsek).
Türkiye’yle ilişkiler konusunda (madde19) ise HP parti programında ‘hükümetteki siyasi partilerin üzerlerine düşen görevleri yapmamaları sonucu yönetim zaafiyeti ve boşluğu oluştuğu’ söylemektedir.Yine bu boşluğun ‘çoğu zaman Türkiye tarafından doldurulduğu’, ‘bu türden bir ilişki biçiminin de halkın kendine olan güvenini daha da aşındığı’ gözlemini yapan bir parti, ‘tarafların birbirlerinin egemenliklerine saygı duyacaklarını, iç işlerine karışma anlamına gelecek davranışlardan kaçınacaklarını’ bir oluşumu yaratmaya yönelik adımları mevcut protokol ve mutabakat zaptıyla mı attığını düşünmektedir?
Gerçekten, bu sıtma işi, sizce de çok sıkmadı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.