ABD Kongresi'nin son sınavı: Suriye

WASHINGTON - Barışkan Ünal - Analiz -  Son yıllarda siyasi çıkmazları ve bölünmüşlüğüyle anılan ABD Kongresi'nden Suriye'ye müdahale konusunda da farklı sesler yükseliyor. Kongre üyeleri bugüne kadar Suriye’ye yönelik olası bir eylemin kendilerinin onayına sunulmasını istemiş olsalar da böylesi bir yetki talebinin kendilerine gelmesi halinde yanıtlarının ne olacağı konusuna çok da odaklanmamış görünen Kongre üyelerinden farklı sesler yükseliyor ve ortaya "alışılmadık koalisyonlar" çıkıyor. Bu noktada Kongre'de özellikle üç kesim ağırlık kazanıyor. Birinci kesimde, ABD Kongresi'nde belki de ilk defa aşırı muhafazakar "çay parti" üyeleri ile güçlü liberallerin bir konuya aynı pencereden baktığı görülüyor. Bu kesimin düşüncesi: "Suriye'ye müdahale olmamalı ve gelen teklif çok kapsamlı" şeklinde. Bazı savaş karşıtı Demokrat üyeler, herhangi bir ülkeye müdahaleye karşı iken, Çay partisi savunucuları da ABD'ye "doğrudan tehdit" gelmediği müddetçe askeri müdahaleden yana değil. ABD Başkanı Barack Obama, askeri eylemin çok sınırlı olacağı, Amerikan askerinin Suriye'ye ayak basmayacağını ve ucu açık savaşlara girmeyeceklerini belirtmesine rağmen, bu maddeleri yetki talep metni içerisine yerleştirmemesi bu kesimlerin kaygısına yol açtı. Savaş karşıtı Demokrat üyeler ile Çay parti mensupları, bu noktada Suriye'ye yönelik olası yanıtı "çok geniş" kapsamlı buluyor.  Cumhuriyetçi Parti'nin 2016 başkanlık seçimlerindeki olası adaylarından biri olarak görülen Çay partisi üyesi Rand Paul, Twitter mesajında, "Savaştığımızda savaşmak zorunda olduğumuz için savaşırız ve kazanmak için savaşırız. Kendi oğlumu, sizin veya kimsenin oğlunu bir çıkmaz için savaşmaya göndermem" diye yazdı.  Demokrat üye Charles Rand ise bir televizyon programında, "sınırlı savaş" diye bir şeyin olamayacağını, Suriye'de olanların ABD'nin ulusal çıkarlarına tehlike yarattığına yönelik bir kanıt olmadığını söyledi. Diğer bir Demokrat üye Sam Farr ise greçekten ulusal çıkarlara tehdit olmayan ve diğer müttefiklerin tam destek vermediği bir konuya "evet" demeyi çok fazla düşünmediğini fade etti. Ancak Obama yönetimi, bu kesimle uzlaşmaya hazır. Yönetim, Kongre ile metin üzerinde tekrar istişare edebileceğini belirtti. O nedenle, bu kesimlerin askeri yanıtın kapsamının daha net biçimde metinde yer alması halinde, yetki talebine bakışlarında değişiklik olup olmayacağı merak konusu. İkinci grup: "Yetki çok sınırlı" Kongre'deki ikinci grupta yer alanlar ise ABD'nin Suriye rejiminin kimyasal silah kullanmasına yönelik yetkiyi "çok sınırlı" bulanlardan oluşuyor. Bu kesimlerin başında, Kongre'nin etkili isimlerinden Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi üyeleri senatörler John McCain ve Lindsey Graham geliyor. McCain ve Graham, Obama askeri güç kullanma yetkisi için Kongre'ye gideceğini ilk açıkladığında yaptıkları yazılı açıklamada, yönetimin "sınırlı süre ve kapsamdaki" askeri eyleminin Esed rejiminin iktidardan uzaklaştırılmasına yetmeyeceği için desteklemeyeceklerini, ABD'nin olası yanıtının Esed'in devrilmesini de içermesi gerektiğini belirtmişlerdi.  Ancak Obama yönetimi, dün de bu senatörlere ulaşmaya çalıştı ve Obama ile buluşan iki senatör görüşmeden sonra tonlarını yumuşattı. McCain ve Graham, bu kez, Kongre'nin Obama'nın yetki talebini reddetmesinin ABD Başkanının ve Amerika'nın kredibilitesinin altını kazıyacağını söyledi. Ancak yine de McCain ve Graham, hala Esed'in kapasitesini azaltacak ve muhalefetin elini güçlendirecek bir formül bulunmasını istiyor ve Obama'dan davasını daha güçlü ortaya koymasını bekliyor.  Üçüncü grup: Kararsızlar Kongre'de üçüncü ve belki de en büyük grup ise kararsızlar. Obama'nın Suriye'ye olası askeri yanıtından önce Kongre'ye danışmasını isteseler de birçok Kongre üyesi, önlerine böyle bir mesele geldiğinde ne yanıt verecekleri noktasını pek gözden geçirmemiş görünüyor. Şimdi bu Kongre üyeleri, konuyu görüşmekten memnun ama Irak savaşının acı deneyimi ve Amerikan halkının savaş yorgunluğu nedeniyle Obama yönetiminden Esed rejiminin kimyasal silah kullanımıyla ilgili daha fazla detay ve ABD'nin askeri güç kullanımının nasıl olacağı noktasında da ayrıntılı bilgi istiyor. Sonuçta, Obama’nın Demokrat çoğunluklu Senato’dan destek alması kısmen daha rahat görünürken, asıl Temsilciler Meclisi’nin takınacağı tutum merak konusu. Yönetimin kozları: "Amerika'nın kredibitesi, İran'a mesaj, İsrail'in güvenliği" Yönetimin en büyük savunma başlıklarından biri, bu konunun "Demokrat-Cumhuriyetçi", "Obama-Cumhuriyetçi" çekişmesi gibi iç politika malzemesi değil, ülke olarak ABD'nin dünya genelinde kredibilitesiyle alakalı olduğu ve yetki izni çıkmamasının ülkenin güvenirlilik ve gücüne zarar vereceği yönünde.  İkinci argüman ise diğer ülkelere de "mesaj gönderme" odaklı. Kongre'nin İran'ın nükleer faaliyetlerinden rahatsızlığı biliniyor. Obama yönetimi de Suriye'ye mesajın, aslında İran ve Kuzey Kore'ye de mesaj olacağını belirtiyor. Eylemde bulunmamasının ise bu ülkeleri nükleer ve diğer kimyasal silah faaliyetlerinde cesaretlendieceğini belirtiyor.  Yönetimin bir diğer argüman ise Suriye rejiminin kimyasal silah kullanmasının ABD'nin bölgedeki Türkiye, İsrail, Ürdün ve Lübnan gibi müttefiklerini tehdit etmesi. Ancak burada Kongre'nin en hassas noktası İsrail'in güvenliği.  Bu çerçevede hemen her gün Kongre'yi ikna turlarına, açık ve gizli toplantılara devam edecek olan Obama yönetiminin ne kadar başarılı olacağı, 9 Eylül’de Kongre’nin açılmasıyla belli olacak.