ABD'de BM ve Obama'ya Myanmar çağrısı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Myanmar'da Müslümanlara yönelik şiddet devam ederken, Washington'da Amerikalılar ''Burma (Myanmar) için ABD Kampanyası'' adıyla bir imza kampanyası başlatarak Başkan Barack Obama ve BM'den tarafsız bir soruşturma için yardım çağrısı yaptı. Washington'da başlatılan ve internet aracılığıyla yürütülen kampanyada, ''Myanmar halkına ihtiyacı olan gerçek barış, adalet ve hesabın sorulması için harakete geçin ve Başkan Obama'ya yazın'' denildi. Kampanya metninde ayrıca artık uluslararası toplumun, Myanmar'da haklardan mahrum edilmiş vatansız insanlara karşı şiddet kullanımını daha fazla tolere edemeyeceği belirtildi. BM Genel Genel Kurulu eylül ayındaki toplantılara hazırlanırken, ABD'nin Myanmar'da barışa karşı tehlikeyi kabul etmesi ve insan hakları ihlalleriyle ilgili BM'nin yapacağı bağımsız bir soruşturmayı desteklemesi istendi. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Roma Statüsü ve Koruma Doktrini'ne göre, Myanmar yönetiminin kendi halkını koruma sorumluluğu hatırlatılan kampanya metninde, ülkedeki şiddetin sadece Müslümanlara karşı olmadığı aynı zamanda, Kachin, Sahan ve diğer etnik gruplar ve çiftçilere karşı da kötü niyetli güç kullanıldığına işaret edildi. Devletin suçluların hesap vemelerinde başarısız olduğu belirtilen metinde, adalet için yerli girişimlerin ise Müslümanların toplu tutuklanmalarına yol açtığı, bir çoğunun hala hukuki bir temsilcisi olmadan tutuklu kaldığı, kimseyle görüşmelerine izin verilmediği kaydedildi. Çağrı metninde ayrıca cinsel şiddet ve yargısız infazın devam ettiği belirtilidi. İnsan Hakları İzleme Örgütü'den hükümete çağrı Öte yandan, ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu'nun (USCIRF) ''Myanmar: Bir USCIRF Ziyaretinde Elde Edilen Dini ve Etnik Şiddetin Etkileri'' başlıklı raporunda da Myanmar'daki dram ele alındı. Rapor, Chin, Kachin ve Rohingya'da (Arakan) Müslümanlara yönelik ciddi dini özgürlük problemlerini öne çıkardı. USCIRF'in yayımladığı yeni raporda, Myanmar hükümetine, ülkenin siyasi yapısında azınlıklara da bir yer olması ve potansiyel refahı için ''çok etnikli, çok dilli ve çok dinli bir toplum'' çağrısında bulunuldu. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW)  yapılan açıklamada da Myanmar hükümetinin, ifade özgürlüğü için devlete sivil toplum grupları üzerindeki ifade özgürlüğüne cezai yasaklama getiren taslağı reddetmesi veya değiştirmesi gerektiği belirtildi. Açıklamada, taslağın geçmesi durumunda, sivil toplum kuruluşlarının keyfi tutuklamalar ve kovuşturmalara karşı savunmasız olacaklarına dikkat çekildi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri de daha önce uluslararası bağımsız soruşturma yapılması için çağrıda bulunmuştu. "Umut verici gelişmeler yok" Sagaing Bölgesi'nde bine yakın bir Budist kalabalığın, Müslümanlara ait ev ve işyerlerine yaptığı, güvenlik güçlerinin müdehalede yetersiz kaldığı en son saldırıda, yine büyük can ve mal kaybı yaşanmasına rağmen, olay dünya medyasının pek yer bulmadı.  Geçen cumartesi başlayan olaylarda, yakılan binalar arasında bir de caminin olduğu ve yüzlerce Müslüman'a ait ev ve işyerinin harabeye döndüğü olaylarda, yüzlerce kişinin evsiz kaldığı haberlerine karşın, ölü ve yararlı sayısıyla ilgili net resmi bilgi verilmedi. Geçen haftaki olaylar da yaklaşık 200 Budist'ten oluşan bir kalabalık, BM İnsan Hakları Özel Raportörü Tomas Ojea Quintana'ya saldırırken burda da güvenlik güçleri yetersiz kalmış, ancak Myanmar hükümeti daha sonra yaptığı açıklamayla bu konudaki suçlamaları kabul etmemişti. Myanmar'da saldırıya uğrayan BM Özel Raportörü Tomas Ojea Quintana da konuyla ilgili açıklamasında, ''Arakan'da Rohingya'ya karşı insan hakları ihlalleri yagın ve sistematik bir şekilde yapılıyor. Orada neler olduğuyla ilgili hiçkimsenin sorumlu tutulmaması durumu devam ediyor'' ifadesini kullanırken, bu konuda umut verici olumlu bir gelişmenin de olmadığına işaret etti.