Ah be Luricina bu ablukadan kurtulamadın ya!

Derviş DOĞAN

Binlerce kilometre yol geleceksin.

Ata toprağı diyeceksin.

Ama o topraklarda elini kolunu sallayarak özgürce dolaşamayacaksın.

Sonra da Kıbrıs’ın Kuzey’inde özgürlük var diyeceksin.

Yok be arkadaş yoktur öyle bir özgürlük.

Hoş yüzlerce kilometre yol gelmesen de fark etmez.

Luricina’da doğup büyüyen evi orada olan insanlar bile köylerine kimliksiz giremiyorlar.

Kimlik göstererek, barikat geçerek evlerine ulaşabiliyorlar.

Bu normal mi?

Değil.

Hem de hiç değil.

Ama diyeceksiniz ki ülkede normal şartlar hüküm sürmüyor.

Burada halen “ ateş kes” hali mevcut.

Tamam.

Normal şartların olmadığı zaten çok açık.

Yoksa insanlar 2016 yılı olmuş hala kendi ülkelerinde evlerine, akrabalarına giderken kimlik göstermek zorunda bırakılıyorlarsa, tabi ki normal şartların hüküm sürdüğünü söylemek gülünç olur.

Peki o zaman şu ayrı devlet, ayrı otorite bilmem cumhuriyet meselesi nedir?

Tabi ki tam bir kandırmacadır.

Siz kendi ülkesine hükmedemeyen bir idari anlayış gördünüz mü?

Eğer sömürge ülkesi değilse tabi.

Ya da toprakları işgal altında tutulmuyorsa.

Göremezsiniz.

Çünkü normal bir devletin otoritesi başka güçlere bağımlı olmaz.

Şimdi kız kalkmış İngiltere’den gelmiş.

Ataları bu toprakların insanı.

Kız İngiliz vatandaşıymış.

Orada doğmuş.

KKTC kimliği almamış.

Hoş almak durumunda da değil.

Bu nedenle Luricina( Akıncılar) köyünde bulunan nenesinin  evine gitmesine müsade edilmemiş.

Kim etmemiş.

Bölgeyi kontrolü altında tutan askeri otorite.

Kız, burada bildiği otorite bildiği kurumlarla iletişime geçmiş, ama askeri makamlar bu geçişe onay vermemişler.

Açıkçası kural nizam diye uyguladıkları prosedürün dışına çıkmamışlar.

Onlar görevlerini yerine getirmişler tabi.

Lakin onlara bu fırsatı verenlere ne demeli.

Luricina köyünde yaşayan insanlar var mı?

Var.

Orada hayat var.

Muhtar var, köylü var, ev var, çiftlik var.

Eken biçen insanlar var.

Kısacası yerleşim yeri.

Peki öyleyse bu ne?

İşte irdelenmesi gereken bu?

Malum ki bölge Kıbrıs’ı ikiye bölen sınırlardan bir tanesi.

Bunun içindir ki burada tedbirler en üst düzeyde.

Ve/fakat o bölgede yapılan kaçakçılığın bir sır olmadığını da bu ülkede yaşayan herkes bilir.

Sürü sürü hayvanların geçişi, kaçak et,  insan kaçakçılığı vs.

Ama gel gelelim bölgede masum bir ziyaret prosedürlere takılıyor.

Peki meclis ne iş yapıyor?

Neden bu konuda önlem almıyor veyahut da alamıyor.

Çünkü söz sahibi değil.

Otoritesi yok.

Dolayısı ile bölgede yıllardır kangren olmuş bu abuk subuk saçma uygulamayı insiyatif üslenerek daha insani koşulların olduğu bir uygulamaya çeviremiyor.

Çünkü bu bölgede diğer bölgelerde olduğu gibi askeri uygulamaların üzerine söz söyleme hakkı olmuyor.

Fikir bile beyan etmekten yoksundurlar.

Bu bölge ile siyasetçilerin tek ilişkisi seçimden seçime oraya giderek orada yaşayan insanlardan oy istiyorlar hepsi bu!

Ve bu yanlış uygulama yıllardır bu şekilde sürüp gidiyor.

Kısacası Luricina köyü  KKTC sınırları içerisinde orada yaşayan insanlarla birlikte tutsak altında olan bir bölgedir.