Esed'e yargı yolu BM Güvenlik Konseyi'nden geçiyor

ANKARA - Onur Usta / Ali Öztürk Suriye'de rejim tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğrafların yayınlaması, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanmasına ilişkin tartışmaları alevlendirdi. Uzmanlar, savaş suçu ve insanlığa karşı suçların UCM'de ele alınabilmesinin, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) kararıyla mümkün olduğuna dikkati çekiyor. Suriye, Lahey’de bulunan UCM'yi kuran Roma Statüsü'ne taraf olmamasına rağmen, insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle aleyhinde dava açılabiliyor. Ancak bu da zorlu bir süreç olarak görülüyor. UCM savcısının soruşturma başlatabilmesi üç şekilde mümkün. Birinci yol, BM Güvenlik Konseyi'nin talebi üzerine inceleme başlatılabilmesi. İkinci yol, Roma Statüsü'ne taraf 120 devletten herhangi birinin başvurusu üzerine savcının tahkikat için harekete geçmesi. Üçüncü seçenek ise savcılığın kendisine gelen belgelerden ve yapılan suç duyurusundan hareketle tahkikat başlatabilmesi. Ancak Suriye, Roma Statüsü'ne taraf olmadığı için her üç seçenekte de savcının tahkikat raporunu BMGK'ya sunması ve buradan dava açma izni verilmesi gerekiyor. Konunun BMGK'ya gidecek olması nedeniyle UCM savcının yetkisi tahkikatla sınırlı. Savcının, suçun işlendiğine kanaat getirmesi halinde, tahkikatın derinleştirmesine izin vermesi için UCM’nin ön inceleme dairesine müracaat etmesi gerekiyor. Ön inceleme dairesi tahkikatın derinleştirilmesi yönünde karar alırsa savcı tahkikatı ilerletiyor. Ancak savcı son aşamada dava açabilmesi için elindeki dosyayı BMGK’ya sunuyor ve buradan olumlu karar çıkması halinde davayı açabiliyor. "Böyle bir durum varsa harekete geçmek gerekir" Uzmanlar, Suriye'de rejim tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğrafların yayınlamasının ardından Esed'in UCM'de yargılanma durumunu AA muhabirine değerlendirdi. Uluslararası hukuk alanındaki çalışmalarıyla tanınan Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kamuran Reçber, bölgede toplanacak delillerin UCM savcıları açısından yeterli olup olmamasının önemli olduğunu belirtti. Delillerin yeterli olması durumunda konuya ilişkin UCM'nin yetkili dairesine müracaatta bulunarak oradan bir karar alınmasını sağlayacağını, o karar alındıktan sonra da konuyla ilgili olarak suç işleyen kişiler hakkında bir fezleke hazırlanacağını anlatan Reçber, fezleke doğrultusunda ilgili kişilerin görüldüğü yerlerde gözaltına alınması, tutuklanması ve UCM'ye getirilip yargılanmasının sağlanması gerektiğini söyledi. Anadolu Ajansı’nın Suriye’deki vahşeti gözler önüne seren haber ve fotoğraflarına değinen Reçber, "Suriye'de yaşanan olayları insanlığa karşı suçlar kategorisinde değerlendirmenin daha doğru olacağını kaydetti. Reçber, "Çünkü savaş suçu olması için iki devletin kendi arasında yapmış doluğu silahlı çatışmadan bahsetmek gerekiyor. Suriye'deki durumu dar anlamda iç savaş olarak değerlendirsek de iç çatışma mahiyetinde görmek doğru olacaktır" dedi. BMGK'nın konuyla ilgili karar alması gerektiğini, alınan karar doğrultusunda da UCM'nin bir savcısının konuyla ilgili yetkilendirilebileceğini ifade eden Reçber, "Fezleke hazırlar ve hazırladığı fezleke doğrultusunda suçu işleyenlerle ilgili tutuklama talebi yapabilir. Bunu yapabilmek için de Suriye'ye gidip suçu işleyenlerin gözaltına alınması ve UCM'ye teslim edilmesi gerekiyor" değerlendirmesini yaptı. Dün ortaya çıkan belgelerle ilgili "Böyle bir durum varsa harekete geçmek gerekir" diyen Rençber, şunları kaydetti: "Cenevre'de toplantı yapılacak. Toplantı öncesi taraf olan devletler bu durumu da değerlendirme yoluna gidecekler. Eğer sonuç elde etmek isteniyorsa BMGK'nin karar alması, karar doğrultusunda bir barış gücünün oluşturulması gerekiyor. Eğer olmuyorsa NATO gibi güçlere yetki verilmesi ve yetki çerçevesinde uluslararası barışın yeniden tesisinin sağlanması gerekiyor." "Rusya olumsuz tutum sergilemezse konu BMGK'ya intikal edebilir" Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Dalar ise dün ortaya çıkan belgelere ilişkin önemli olan noktanın, delillerin BM Uluslararası Soruşturma Komisyonu tarafından kabul edilmesi olduğunu vurguladı. UCM'nin savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suçlardan yargılama yapılabilmesi için BMGK'nın, BM Kurucu Antlaşması'nın 7'nci bölümü kapsamında yetki vermesi gerektiğine ve UCM'nin yargı yetkisine sahip olabilmesi için BMGK'dan soruşturma yetkisi almak zorunda olduğuna işaret eden Dalar, Rusya'nın olumsuz bir davranış sergilememesi durumunda konunun BM Güvenlik Konseyine intikal edebileceğini söyledi. Sudan'ın Darfur bölgesinde işlenen insanlık suçlarıyla ilgili de uluslararası bir soruşturma komisyonu tayin edildiğini hatırlatan Dalar, Suriye'de de benzer bir soruşturma komisyonunun, düzenleyeceği rapor çerçevesinde ülkede işlenen suçların yargılanması konusunda UCM'ye yetki verilebileceğini belirtti. Suriye'de işlenen savaş suçlarını ortaya koyan belgelerin uluslararası arenada bir ihbar teşkil edeceğine dikkati çelen Dalar, "UCM savcılığı kendiliğinden soruşturma yapabilir ve gelen şikayetler üzerine de harekete geçebilir. Ancak dava açılabilmesi BMGK'nın yetki vermesi ya da suç faillerinin vatandaşı olduğu devletin ceza mahkemesi statüsünde taraf olması gerekir. Suriye taraf değildir. Taraf olmadığı için ancak BM Güvenlik Konseyi'nin bu konuda yetkilendirme yapması gerekir" değerlendirmesini yaptı. Faillerin yakalanıp mahkemeye gönderilebilmesi için uluslararası işbirliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Dalar, bunun için Rusya ve İran'ın Suriye konusunda uluslararası toplumla işbirliği halinde çalışması gerektiğini kaydetti. "Esed şimdiye kadar çoktan yargılanmalıydı" Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı da uluslararası hukuk bağlamında Esed'in şimdiye kadar yaptıkları yüzünden çoktan yargılanmış ve yargılanmasının bitmiş olması gerektiğini söyledi. Tatlı, "Esed, siyasi bağlantıları ve mevcut güç dengelerinden dolayı hala yargılanır mı yargılanmaz mı bunu tartışıyoruz. Ortada işlenen bir insanlık suçu var. Bundan dolayı vakit kaybetmeden yargılanması ve gereken cezayı alması gerekiyor" dedi. Esed'le ilgili iki durumun söz konusu olabileceğine işaret eden Tatlı, Sudan'da işlenen savaş suçlarıyla ilgili mahkumiyeti bulunan Ömer El Beşir'in durumunda olduğu gibi yargılanıp ülke dışına çıkamamasının söz konusu olabileceğini belirtti. Tatlı, Esed'in, uluslararası anlamda meşruiyetinin kalkması durumunda yargılanacağını ve ülkesinde barınamayacağını kaydetti. Suriye'de insanlığa karşı suç işlendiğini belirten Tatlı, Esed'in, "insanlığa karşı işlenen suçlar, toplu katliam, canice insan öldürmek" gibi suçlar kapsamında yargılanabileceğini, bu suçlarda da zaman aşımının söz konusu olmadığına dikkati çekti. Esed'in işlediği suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu'nun da müsait olduğunu belirten Tatlı, başka ülkelerde de bu kişiye dava açılabileceğini belirtti. Cavit Tatlı, Esed'e karşı hukuki ve siyasi bütün adımların atılarak etrafındaki çemberin daraltılması gerektiğini vurguladı. Dünyanın gündemine oturan Suriye'de savaş suçu belgeleri konusunda AA muhabirine açıklamada bulunan SMDK Adalet Komisyonu Başkanı eski hakim Faiz ez-Zair, "Bu görüntüler Esed Rejiminin işlediği savaş suçunu gözler önüne sermektedir. Biz SMDK olarak bu olayı takip ederek konuyu Uluslar Arası İnsan Hakları Mahkemelerine taşıyacağız" diye konuştu Hiç bir vicdan sahibi insanın kabul edemeyeceği görüntülerin, Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi'nde ele alınması gerektiğini vurgulayan ez-Zair, bu suçların tamemen insanlık suçları içine girdiğini vurguladı. Ez-Zair, son olarak, "Bu görüntüler Cenevre-2 Konferansı'nda gündeme getirilerek Esed rejimi hakkında insanlık suçu işlediğine kanıt olarak masaya yatırılacaktır" diye konuştu. Uluslararası Af Örgütü'nden "harekete geçin" çağrısı Uluslararası Af Örgütünden yapılan açıklamada, Cenevre-2 görüşmelerine katılacak dünya liderlerinin, Suriye’de 11 bin kişinin, gözaltında işkence gördüğü ve öldürüldüğü yönündeki iddiaların soruşturulmasını ve tutukluluk koşullarının gözetim altına alınmasını talep etmesi gerektiği belirtildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika yöneticisi Philip Luther, ‘’Cenevre-2 Konferansı, bunu mutlak öncelik olarak ele almalı. Ülke genelinde ve gözaltı merkezlerinde korkunç insan hakları durumunun boyutuna karşılık somut adımlar atılmalı’’ dedi. Örgüt, dünya liderlerinin, Soruşturma Komisyonu’ndan ve diğer insan hakları örgütlerinden, Suriye’deki resmi ve gayriresmi tüm gözaltı merkezlerine acilen giriş yapmasını istemesinin gerekliliğini vurguladı. İddiaların, Uluslararası Af Örgütü’nün, Suriye hükümetiyle bağlantılı ortadan kaybolma vakaları ve işkence konusunda örgütün kendi araştırmasıyla tutarlı olduğu belirtilen açıklamada, iddiaların ciddiye alınması gerektiği ve doğrulanmaları halinde bunların, sarsıcı boyutta insanlığa karşı işlenen suçları teşkil edecekleri kaydedildi.   Örgüt ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’deki durumu neden hala Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na sevk etmediğinin ise soru işaretleri doğurduğunu bildirdi.