Hiçbir ayrımcılığı kabul etmiyoruz

BOLU Bolu Belediyesi'ni ziyaret eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, basın mensuplarının, CHP Milletvekili Mahmut Tanal'ın, "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik"in iptali için Danıştay'a yaptığı başvuruyla ilgili sorusuna, demokrasilerde iktidar kadar muhalefetin de önemli olduğu yanıtını verdi. Muhalefetin toplumun sorunlarına, proje ve çözüm üretmesi ve halkın önünü açması gerektiğini vurgulayan Şahin, "Ülkelerin ileri gitmesi için iktidar, muhalefetle işbirliği yapabilmeli. Bizim en büyük sorunumuz budur. Başbakanımız her zaman söylüyor; 'bizim açımızdan pek fazla sorun değil ama ülkenin demokratikleşmesi için muhalefetin yetersizliği çok büyük bir sorun" ifadesini kullandı. CHP'nin her zaman "İstemezük" tavrıyla hareket ettiğini ve toplumdan uzak kaldığını belirten Şahin, şunları kaydetti: "Şu anda burada toplumla iç içeyiz. Baktığınız zaman başı açığı ile başı kapalısı ile zenginlik içindeyiz. Artık kılıf kıyafet üzerindeki hiçbir ayrımcılığı kabul etmiyoruz. Biz artık kadınların ehliyetini, liyakatını, aklını, potansiyelini, kapasitesini toplumun kalkınmasının bir parçası yapmak istiyoruz. Sürekli kendi içindeki ayrımcılık bizi bölüyor parçalıyor. Kalkınma hamlemizdeki hedeflere ulaşmamızı yavaşlatıyor. Ayağımıza pranga koyuyor."  Bakan Şahin, CHP'nin konuşmaya geldiğinde farklı, icraatta farklı olduğunu dile getirerek, "Siyasette en önemli şey güvenilirliktir. Ağzından çıkanın gereğini yapmaktır. Toplumun sorunlarına sahip çıkmak, çözümün parçası olmaktır. Sandıkta halkımız gereğini yapıyor. Ben yine aynı sürecin yaşanacağına inanıyorum ama muhalefetin vesayet rejiminden, vesayet mantığından kurtulup milli iradeyi arkasına almadığı sürece iflah olması mümkün değil. Bu son olay da bunun göstergesi" şeklinde konuştu. Hukuk doğru karar verecek Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da, Bingöl Havaalanında, AA muhabirine, Tanal'ın açtığı davayla ilgili değerlendirmede bulundu.  "Bugün geldiğimiz dünyada hiçbir ülkede artık tek tip bir vatandaştan ve yaşam tarzından bahsetmek mümkün değil" diyen Yılmaz, normal şartlarda muhalefetin özgürlük alanlarının daha fazla genişletilmesi için iktidara baskı yapması gerektiğini söyledi. Demokrasinin, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde herkesin bir başkasının özgürlük alanına müdahale etmeden bir arada yaşamasının formülü olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Bunu sadece iktidar partisinin değil aslında bütün partilerin savunması gerekir. Bugün ülkemizin geldiği noktada toplumsal olarak baktığımızda bir problem görmüyoruz. İnsanlar, başı örtülü, başı açık, değişik yaşam tarzı olan insanlar, birbiriyle gayet güzel bir arada yaşıyorlar, hiçbir sıkıntıları yok. Siyaset kurumunun bunu daha da ileriye taşıması, geriye götürmemesi lazım. Ama bizde siyaset, özellikle muhalefet, toplumun çok gerisinde kalmış durumda. Dünyanın, hukukun geldiği yerin gerisinde kalmış. Ben inanıyorum ki hukuk burada temel evrensel kriterlerle, temel hak ve hürriyetler çerçevesinde doğru olan kararı verecektir." Gen yapısı değişmez Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da, Bolu'da Tanal'ın başvurusuna ilişkin soruları yanıtladı. Yılmaz, insanların sahibi oldukları genleri değiştiremeyeceklerine dikkati çekerek, CHP'nin de gen yapısı bulunduğunu savundu. "Biliniz ki CHP, 40, 50 yıl önce ne ise hiç değişmez. Yıllardır hep CHP darbeleri destekledi" diyen Yılmaz, CHP'nin 1960'da bütün ilçe ve il teşkilatlarında darbenin aleyhinde konuşulmamasını söylediğini öne sürdü. Yılmaz, 1960 darbesini yapanların daha sonra CHP'den milletvekili olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Nerede özgürlükler kısıtlanır, kitaplar yasaklanırsa, özgürlük daraltılması varsa CHP ordadır. Nazım Hikmet'i, Sabahattin Ali'yi mahkum eden kendileri. Pasaport vermeyen kendileri. Yurt dışına giderken sınırda öldüren kendileri. Necip Fazıl Kısakürek'i yargılayan kendileri. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini il il, ilçe ilçe sürgün eden kendileri. Milliyetçileri, Nihal Atsız'ı, Alparslan Türkeş'i tabutluklarda tırnaklarını çeken, işkence eden kendileri."