Hollanda medyasında 'diktatör' vurgusu

İstanbul'da başlayıp tüm Türkiye'ye yayılan 'Gezi Parkı gösterileri', Hollanda basınında daha geniş yer tutmaya başladı.

Haber ve yorumlarda, AKP hükümetinin uygulamalarından duyulan rahatsızlığa ve 'Erdoğan'ın otokratik eğilminin' yarattığı kaygıya vurgu yapıldı.

Spits gazetesi yazarı Ebru Umar, Türkiye'deki bir arkadaşının yorumunu aktardı. Erdoğan'ın "oyları satın alan bir diktatör" olarak suçlandığı yorumda, şu ifadeler yer alıyor: "O kadar çok gaz kullandılar ki evlere ulaştı. Dün gece yarısına kadar protestodaydım. Birazdan yine gideceğiz. Bu yaşananların birkaç ağaçla alakası yok Ebru. Biz halkını zerre kadar saymayan Erdoğan Paşa'dan bıktık!"

Hollanda'nın saygın günlük gazetelerinden Volkskrant, İstanbul'da ve diğer illerde düzenlenen gösterilere geniş yer ayırdı.

Sosyal demokrat eğilimli gazetede, Erdoğan'ın göstericiler için sarf ettiği "çapulcular" sözü aktarılarak, şöyle deniliyor: "Erdoğan geçen yıllarda giderek toplumu tutucu İslami kurallara uymaya zorluyor. Bu da küçümsenemeyecek bir kesimi rahatsız ediyor. Örneğin, geçen ay alkol yasağını parlamentodan geçirdi. Buna göre 22.00-06.00 arası alkol satmak yasak. Alkol üreticileri reklam veremeyecek, sponsor olamayacak. Erdoğan'a göre, böylece gençler sarhoş sarhoş dolaşamayacak. Fakat laik Türkler bunu İslami hukuk olan şeriatın başlangıcı olarak görüyor."

"Yeni para mı basılacak, finale kalan çizimler en son ona sunuldu ve o seçti. Şehrin en büyük tepesine cami yapılmasına o kadar verdi. Hatta caminin mimari tasarımı bile Erdoğan'ın zevkine göre olmalıydı. Sigara içilmesinden nefret ediyor; dolayısıyla televizyon kanallarında sigara içilen sahneler bloklandı. Karadeniz'le Marmara arasında kanal hayali kurdu, uzmanlar kârsız bir iş dediler, yine de geliyor. Geçen yıldan beri İslam dersleri okullarda mecburi ders. Büyük medya korkudan susuyor, eleştiren gazeteciler işten çıkarılıyor."

Volkskrant'ın yorumu şöyle devam ediyor: "Eleştirmenler Erdoğan'ın otokratik eğiliminden kaygılılar. Türk Başbakanı eleştiriye tahammül edemiyor ve onun taraftarları geçtiğimiz yıllarda hukuk sistemini kötüye kullanarak eleştiri getiren gazeteci, politikacı ve akademisyenleri 'şüpheli' gerekçelerle tutuklamak için kullandılar. Bunun medyada nasıl bir etki yarattığını geçtiğimiz günlerde gayet güzel görüldü. Birçok televizyon kanalı, gazete ve radyo istasyonu, dikkat çekecek boyutta az yayın yaptı gösteriler konusunda. Gösterilerle ilgili bilgiler daha çok Facebook ve Twitter aracılığı ile yayılıyor. Erdoğan, dünkü televizyon röportajında kontrolsüz sosyal medyadan rahatsızlığını dile getirdi."

Erdoğan 'son sözü söyleyen kişi'

Muhafazakâr eğilimli Trouw gazetesi de, Erdoğan'ın "diktatör" olmak istediği yorumunu dile getirdi.

Arap ülkelerindeki 'devrimler' ile Türkiye'deki gösterileri kıyaslamanın yanlış olduğunu belirten gazetede şu ifadeler kullanıldı: "Araplar sokağa diktatörlerini düşürmek için çıktılar, Türkler ise var olan demokrasilerini korumak için. Tayyip Erdoğan geçen yıllarda yaşadığı ekonomik başarıya dayanarak halka kendi geleneksel İslami vizyonunu nasıl dikte edeceğini denemeye başlamıştı, şimdi çoğunluğu yüksek eğitimli Türklerden cevabını aldı."

Erdoğan'ın her konuda "son sözü söyleyen kişi" olmak istediği belirtilen yorum şöyle devam etti: "Yeni para mı basılacak, finale kalan çizimler en son ona sunuldu ve o seçti. Şehrin en büyük tepesine cami yapılmasına o kadar verdi. Hatta caminin mimari tasarımı bile Erdoğan'ın zevkine göre olmalıydı. Sigara içilmesinden nefret ediyor; dolayısıyla televizyon kanallarında sigara içilen sahneler bloklandı. Karadeniz'le Marmara arasında kanal hayali kurdu, uzmanlar kârsız bir iş dediler, yine de geliyor. Geçen yıldan beri İslam dersleri okullarda mecburi ders. Büyük medya korkudan susuyor, eleştiren gazeteciler işten çıkarılıyor. Altyapıyı değiştirerek askerin politik gücünü kısıtlayan, böylece çoğunluğun kalbini kazanan adam, kendinden çok önce yaşayan, politik olarak karşısında olduğu adam gibi kılıcını sallamak istedi. Atatürk'ün rejimi halk tarafından kabul gördü. Bu 80 yıl önceydi. Türk demokrasisinin belki eksikleri var ama insmanlar artık tadına baktılar ve bundan vazgeçmek istemiyorlar."

Parool gazetesi de birinci sayfasının tamamına yakınını Türkiye'deki gösterilere ayırdı. "Türkler diktatöre karşı ayaklandı" manşetiyle çıkan gazetenin bir başlığı da, "Göstericiler 'satılmış' medyaya karşı" şeklinde oldu.

NRC gazetesi de, medyaya yönelik tepkileri "Türk medyası yangına benzinle gidiyor" başlığıyla haberleştirdi.

Hollanda haber ajansı ANP ve günlük gazete Algemeen Dagblad gelişmeleri ayrıntılı olarak mercek altına alırken, devlet televizyonu NOS İstanbul'daki muhabirine canlı yayında bağlandı.