Mısır'da karalama ve ekran karartma kampanyası

KAHİRE - Hazim Bedr AA muhabirine konuşan eski Silahlı Kuvvetler Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Tümgeneral Ala İzzeddin, ordunun göstericilerin dağıtılması konusunda ağır davrandığı yönünde bir kanaat oluştuğunu belirterek, "Zannediyorum ki ordu güç kullanarak değil, baskı yaparak göstericileri dağıtmaya çalışacak. Böylece yeni kişilerin gösterilere katılması ve bölgeye yiyecek girişi engellenecek" diye konuştu. Bu bağlamda bazı basın yayın organlarında yer alan "Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki gösterilere son vermenin yolu oradaki vatandaşlara işkence etmekten geçiyor" ve "Savunma Bakanlığının hazırladığı rapor, gösterilerin ulusal güvenliği tehdit etmeye başladığını gösteriyor" başlıklı haberler de bu teoriyi güçlendiriyor. İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında "Başsavcılıktan gösterilerin dağıtılması için hukuki zemini hazırlayacak bir karar çıkmasını bekliyoruz"  demişti.  Hürriyet ve Adalet Partisi (HAK) Yönetim Kurulu Üyesi Azeb Mustafa da gösterilerin baskı uygulayarak dağıtılması konusunda, "Bu konuda endişeli değiliz. Onlar bizi Rabiatul Adeviyye ve Nahda'ya hapsedecek olursa Mısır halkı da onları Mısır'daki tüm meydanlarda hapsedecektir. Mısır halkının büyük bölümü darbenin Mısır'ı zulüm ve diktatörlük zamanına geri döndürme amacı taşıdığını anlamış durumda" yorumunda bulundu. Karalama ve ekran karartma kampanyası  Mevcut yönetim tarafından gösterilere son verilmesi için bir müddettir bazı yöntemler de kullanılıyor. Bu yöntemler arasında Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yanlısı kanalların ekranlarının karartılması ve basın yayın organlarında göstericilere yönelik yapılan karalama kampanyaları yer alıyor.  Kahire Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Besyuni Hammade, Mısır medyasında bu tarz karalama kampanyalarının yürütülmesini garip karşılamadığını dile getirerek, "Bu genelde darbecilerin kullandığı bir yöntemdir ve yaşananların devrim olmadığının göstergesidir. Çünkü devrim olduğunda insanlar özgürlüğün kokusunu alırlar" ifadesini kullandı. Mısır'da basın ve ifade özgürlüğüne "darbe" Mısır'da ordunun yönetime el koymasının ardından ülkede dini yayın yapan kanallar kapatılırken, darbe sonrası oluşan siyasi ortamı eleştiren makaleler de yasaklanmaya başladı. Yasaklanan makalelerin başında Şuruk Gazetesi Editörü gazeteci-yazar Vail Kandil'in Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi'nin halka "meydanlara çıkın" çağrısını eleştirdiği ve bunu iç savaşın başlangıcı olarak değerlendirdiği "Mısır Holokostu" başlıklı köşe yazısı geliyor. Kandil'in yasaklanan bir diğer makalesi de "Ey Sezar! Cesedimi çiğne öyle geç" başlığını taşıyor. Kandil'in yanı sıra El-Cezire'de program sunan Ahmed Mansur'un Şuruk gazetesindeki yazılarına da yasak getirildi. Gazete, Vail Kandil ve Ahmed Mansur'un makalelerini gazetenin avukatlarının kararı üzerine  yayınlayamadıklarını belirterek özür diledi. Kandil, bu karara yönelik "Normalde makaleler yayınlandıktan sonra avukatlara sorulur ancak benim makalelerim hakkında önyargıyla hareket ettiler" ifadesini kullandı. Yarı resmi El-Ahram gazetesi de siyaset bilimi profesörü ve Mursi'nin eski danışmanı Seyf Abdulfettah'ın "Mısır'ı yönetenlere erken uyarı" başlıklı makalesini yayımlamadı. Yayımlanmayan yazısında Abdulfettah, "Devrimi çalamayacaklar. Bu söz Mısır'da yönetime gelecek herkese yöneltiliyor. Diktatörlüğe bir an dahi izin vermeyeceğiz. Şaşkınlık içerisindeyim  Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın yürütme, yasama ve yargıyı aynı anda elinde bulundurması Firavunların yönetim şekli değil miydi?" ifadelerini kullanıyor.   Arap İnsan Hakları Örgütü yaptığı yazılı açıklamada, Kandil'in makalelerine yasak getirilmesine tepki göstererek "Basın kuruluşlarının gazetecilere sansür uygulaması üzücü bir durum. Basın kuruluşları kendilerine yapılan baskılar veya gazetecilerin kendileriyle aynı görüşü benimsememesi üzerine onları susturmaya çalışıyor" denildi.