"Mor koyunlar" yarışmaya hazır

DENİZLİ - İbrahim Süzer Çal ilçesine bağlı Aşağıseyit köyünde 8 asırdır süren "Sudan Koyun Geçirme Yarışması"na katılacak çobanlar, koyunların süsleme işlemlerini tamamlayarak yarışma gününü beklemeye başladı. Türklerin, Orta Asya'daki önemli geleneklerinden biri olan "Sudan Koyun Geçirme Yarışması" Anadolu’nun yurt edinilmesiyle Çal yöresinin önemli kültürel etkinliklerinden biri olarak yaşatılıyor. Aşağıseyit köyünde sürdürülen bu gelenek, insanın hayvana verdiği değeri ve kurduğu sıcak ilişkiyi göstermesinin yanı sıra toplumdaki birlik ve beraberlik ruhunun da önemli göstergesi olarak dikkati çekiyor. Çobanlar, "elci" diye adlandırdıkları koyunları ve onun arkasından gelen sürülerini, her yıl yapılan yarışmadan sonra bir sonraki yarışa kadar hazırlıyor. Çobanlar, yarışa hazırlanmaları için yıl boyunca antrenman yaptırdıkları koyunlarına, yarış gününe kadar yakın ilgi gösteriyor. Bir yıl boyunca bu yarışa hazırlanan koyunların öncüsü, yarışma için özel olarak hazırlanıyor ve yarışmanın iki gün öncesinden kırkılarak, mor, sarı ve kırmızı renklere boyanıyor. Aşağıseyit köyü muhtarı Cengiz Ökdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneğin bir yörük oğlunun, ağanın kızına aşık olmasıyla başladığını ifade ederek, "Ağa, kızını yörük oğluna vermemek için bahaneler üretip, 'koyunlarına tuz yedireceksin, 3 gün sonra Menderes Nehrinden geçirirsen kızımı vereceğim' der. Yörük çobanı, önde 'elci' arkada ise sürüyle nehrin karşısına geçer fakat ağa yine yörük oğluna kızını vermez. 840 yıldan beri devam eden ve kuşaktan kuşağa ulaşan bu geleneği, biz de geleceğe taşımak için çaba sarf ediyoruz" diye konuştu. "Koyunlara olan yakınlığımızı daha fazla hissettirmek için onlarla yatıyoruz" Yarışlara yıl boyunca hazırlandıklarını, özellikle "elci" koyunlarına büyük önem verdiklerini belirten Ökdem, "Yemiyoruz, içmiyoruz, koyunlarımızı yediriyoruz. Koyunlarımızla derece almak ve insanlarımıza daha güzel gösteriler sunmak için çalışıyoruz. Koyunlara olan yakınlığımızı onlara daha fazla hissettirmek için, kepeneklerimizi giyerek onlarla birlikte yatıyoruz" dedi. Ökdem, "elci" koyunu kırkma ve tüylerine şekil verme işlemlerinin, damatların ve gelinlerin düğün öncesi hazırlıklarından esinlenildiğini bildirdi. Her çobanın göz zevkine göre koyununu boyadığını kaydeden Ökdem, etkinliğe geçen yıl 18 çoban katıldığını, bu yıl ise 30 çobanın katılmak için kayıt yaptırdığını söyledi. Geçen yılın birincisi Mustafa Gök de 10 yıldır yarışmalara katıldığını, birinciliğin çok onurlu ve sevinçli olduğunu belirterek, bu yıl da iddialı olduğunu ifade etti. "Sudan koyun geçirme" tarihçesi  "Sudan koyun geçirme" olayı ile ilgili çeşitli hikayeler anlatılmakta. Bunlardan biri de ağanın yanında çobanlık yapan Keloğlan. Ağanın çok güzel kızı varmış. Bu ağayı sevenler olduğu gibi çekemeyenler de varmış. Ağanın yanında çobanlık yapan Keloğlan koyunları otlatırken bir gün ağayı çekemeyenler, Keloğlan'ı öldürüp koyunları almak istemiş. Keloğlan, "Bana müsaade edin, bir kaval çalayım da muradıma ereyim. Ondan sonra öldürürsünüz" demiş. Keloğlan'ın bu son isteğini kabul etmişler. Keloğlan, oturup kaval çalmaya başlamış. Kaval sesini duyan ağanın kızı, babasına, "Bizim Keloğlan'ı öldürecekler" demiş. Ağa, hemen atına binip koyunların yanına gitmiş ve Keloğlan'ı kurtarmış. Ağa, kızına, "Keloğlan'ın öldürüleceğini nereden anladın?" diye sormuş. Kız, Keloğlan'ın ona kavalla mesaj verdiğini söylemiş. Ağa, Keloğlan'ı yanına çağırmış ve "Koyunlara tuz ver, üç gün de su içirme. Eğer koyunlar suyun yanına gelir ve su içmeden karşıya geçerse kızım senindir" demiş. Keloğlan, ağanın sözü üzerine derenin kenarına getirdiği koyunlara kaval çalmış. "Aman kara koyunum, beni mahcup etme" diye üç defa tekrarladıktan sonra koyunlar, su içmeden karşıya geçmiş. İşte 8 asırdır bu bölgede Keloğlan'ın kara koyunu gibi bölge insanı da koyunlarını Büyük Menderes'ten karşı kıyıya geçirmeye çalışıyor.