Mustafa Çıraklı: “Son yaşananlar, önceden gerilen ilişkilerin dışa vurumu”

Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıraklı Türkiye İle Amerika Arasında Yaşanan Ticaret Krizini Ve Son Günlerde Gerçekleşen AB-Türkiye Yakınlaşmasını Değerlendirdi

Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıraklı son günlerde yaşanan ve uluslararası gündemin en çok tartışılan konularından olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Türkiye arasında patlak veren ticaret krizini ve buna bağlı Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

 

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’ne açıklamalarda bulunan Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıraklı, Türkiye ile ABD arasında son dönemlerde gerilen ilişkinin ticaret krizi ile yeni bir boyut kazandığına dikkat çekerek; gümrük vergilerinin karşılıklı olarak arttırılması ikili ilişkilerin uzunca süredir iyi gitmediği bir atmosferde son gelişme olarak konunun tartışılmasına vesile olduğunu belirtti. AB’nin Türkiye ile Amerika arasında yaşanan gerginliğin neresinde olduğunun da iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Çıraklı, krizin AB-Türkiye ilişkilerinde bir dinamizm yarattığını, Türkiye’nin üyelik sürecine henüz bir etkisi olmasa da iki taraf arasındaki pragmatik ilişki anlayışını pekiştirdiğini vurguladı.

 

Çıraklı: “Son yaşananlar, önceden gerilen ilişkilerin dışa vurumu”

 

Son dönemlerde yaşanan gelişmeler ve aktörlerin farklı pozisyonları sorunun kronik bir hal almasına neden olduğunu ifade eden Çıraklı sözlerine söyle devam etti: “ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’da izlediği stratejinin Türkiye’nin politikası ile zaman zaman çatışması – Suriye’deki Kürt gruplar, Kudüs meselesi ve İran’a karşı sergilediği tutum bunların başında gelmektedir –Fetullah Gülen’in iade süreci ve Amerika’nın Pastör Brunson davası yönünde yaptığı açıklamalar ikili ilişkilerin gerilmesine sebep olmuştur” dedi. Son olarak ABD’nin Türkiye’ye karşı ek gümrük kararı ile iki ülke arasındaki gerilimin yeni bir boyut kazandığına dikkat çeken Çıraklı, ABD’nin benzer bir krizi de AB ile yaşadığını ve gerilen ilişkiler bağlamında AB’nin Türkiye ile Amerika arasında yaşanan gerginliğin neresinde olduğunun da iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Özellikle İran ile 2015’te yapılan tarihi anlaşmanın Avrupa Birliği’nin önemli dış politika başarıları arasında olduğunu kaydeden Çıraklı, Trump’ın son kararıyla İran’a karşı yaptırımları geri getirmesinin transatlantik ilişkilerde gerilimi tırmandırdığını ve bununla birlikte AB-Türkiye ilişkilerinde bir dinamizm yarattığını, Türkiye’nin üyelik sürecine henüz bir etkisi olmasa da Avrupa başkentleri ve Ankara arasındaki pragmatik ilişki anlayışını pekiştirdiğini vurguladı.

 

“AB-Amerika Krizi ve Trump’ın Dış Politikası”

 

ABD’nin Mayıs ayında Avrupa Birliğinden gerçekleşen çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına ise yüzde 10 oranında ek vergi uygulama kararını Meksika ve Kanada’yı dışarıda bırakarak devreye sokma kararı almasının ardından kararı Twitter üzerinden yorumlayan DonaldTrumpmesajında  ‘ticaret savaşları iyidir’ demiştiKarara sert tepki gösteren Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise ‘Avrupa Birliği çıkarlarını korumak üzere sert ve gerektiği gibi bir cevap verecektir’ diye karşılık vermişti. Trump’ın AB ile olan ticaret krizinde özellikle ABD’ye en büyük çelik ihracatını gerçekleştiren Almanya’yı hedef aldığını belirten Çıraklı, “Trump’ın dışa kapalı bir ticaret politikası yürütme tercihi rakamlar tarafından desteklenebilir. Nitekim Amerika,dış ticarete Almanya veya Çin’ e göre daha az bağımlı. Trump ayrıca popülist platform üzerindenyani ekonomik olarak ezildiğini düşünen muhafazakâr bir seçmen kitlesi tarafından seçilmiş bir politikacı. Bu doğrultuda izleyeceği dış politikanın da tek yanlı olacağının sinyallerini önceden vermişti. Bu denklem içerisinde Trump’ın izleyeceği stratejinin Avrupa Birliği’ni zayıflatıp hizaya getirme stratejisi olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Trump’ın buradaki hedefinin Avrupa Birliği’nin ABD’ye dış politikada fazla kafa tutmaması olduğu yönünde çeşitli kulis değerlendirmeleri var.  AB’nin kısa dönemde Trump yönetimine kafa tutması veya köprüleri atması mümkün olmasa da uzun vadede Trump’ın tek yanlı dış politikasının ve güçsüzleştirilmiş bir AB ile mahdut müttefiklik ilişkisinin diğer süper güçler ile yaşanması olası sorunlarda elini zayıflatacağı muhtemeldir’ dedi.

 

AB-Türkiye arasındaki pragmatik iş birliğinin devamı önemli


Son günlerde Avrupa’dan gelen olumlu mesajları da değerlendiren Çıraklı, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, “Türk ekonomisinin istikrarsızlaşması kimsenin yararına değil” sözlerinin ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in“AB, stratejik ortaklığa bağlı kalmayı sürdürecek” demesinin ve buna karşılık Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “NATO ittifakı da AB üyeliği de temel eksenlerimiz olmaya devam edecektir” açıklamalarının iki tarafın da stratejik konularda işbirliğine devam edeceklerinin sinyallerini verdiğini kaydetti. Son dönemlerde Türkiye-AB ilişkilerinin oldukça gerildiğine dikkat çeken Çıraklı: “Darbe girişimi sonrası yaşanan gerginlikler ve son olarak Kıbrıs doğalgazı bağlamında yapılan açıklamalar Türkiye’nin adaylık süreciyle ilgili olumlu bir adım atılmasının ihtimalini oldukça düşürse de, içinde bulunduğumuz konjonktürde iki tarafın stratejik öncelikler üzerine yoğunlaşması çok önemli. Özellikle mülteciler konusunda iki tarafın iş birliğine devam etmesi gerektiği AB’nin en üst düzeyinde de dile getirildi. Son dönemde yayınlanan Avrupa Komisyonu’nun bu konu ile ilgili raporlarında da Türkiye’nin üstlendiği rol ve sergilediği başarıdan bahsediliyor.  Ayrıca Türkiye’nin NATO üyeliği Avrupa güvenliği için kritik bir öneme sahip. Enerji konularında da uzun vadeli planlamalarda Türkiye vazgeçilmez bir ortak olarak algılanıyor. Türkiye için ise AB ile ilişkilerde normatif hedeflerin yanında Avrupa piyasasına erişim ve Avrupa kaynaklı dış yatırımlar sürdürülebilir büyüme için olmazsa olmaz unsurlar. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye-AB ilişkilerinin pragmatik meselelere yoğunlaşarak iş birliğini sürdürmeleri kaçınılmazdır. Türkiye’nin AB üyelik hedefine bağlı olduğunu açıklaması ve AB’nin devam eden iş birliği çerçevesinde Türkiye’nin üyelik meselesini içi politika malzemesi yapan popülistlere verdiği ‘Türkiye stratejik ortağımızdır’ mesajı; iki tarafın ilişkilerinde doğru atılacak adımlarla gerilimden üyeliğe doğru bir sürecin kapılarını da sonuna kadar açmış bulunmaktadır” dedi.