Suriye'ye olası müdahale senaryoları ABD basınında

NEW YORK ABD yönetiminin Suriye konusunda askeri müdahaleyi masaya yatırması ve bölgedeki askeri unsurlarını harekete geçirmesi ülke basınını da hareketlendirdi. Amerika’nın etkili politika dergilerinden Foreign Policy, "Birleşik Devletler, Suriye’deki kimyasal silah saldırısından sonra askeri müdahaleyi değerlendiriyor" şeklinde attığı başlıkla Amerikan askeri müdahalesinin muhtemel olduğu yönünde bir yazı yayımladı.  Foreign Policy dergisi, Obama’nın Suriye’de kimyasal silah kullanımı konusunda tutarlı raporlar gelmesi üzerine hafta sonunu askeri danışmanları ile toplantı yaparak, Suriye’ye nasıl cevap verileceği konusunda askeri seçenekleri masaya yatırdığını belirtti. ''Obama henüz Suriye’ye karşı askeri güç kullanmak için bir karar almış değil'' ifadesine yer verilen yazıda, Beyaz Saray’ın Ortadoğu’da yeni bir savaşa sürüklenmek istememesine ve Obama’nın henüz ince planlar yapmasına karşın, Amerikan savaş gemilerinin uzun menzilli füzeler ile Suriye’yi vurabilecek şekilde konuşlandığının altı çizildi ve bazı üst düzey yetkililerin savaş doğrultusundaki planlarını BM gündemine taşımaya hazırlandıkları bildirildi. Suriye hükümetinin izin vermesine rağmen BM gözetmenlerinin kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen alana keskin nişancı atışlarından dolayı girememesine de değinilen yazıda, Suriye Enformasyon Bakanı Omran al-Zoubi’nin, ''Kaos ve ateş topu sadece Suriye'yi değil bütü Ortadoğu'yu bitirir'' şeklindeki tehditkar uyarısına da yer verdi. "Obama’ın Suriye’ye saldırmasını gerektiren iki büyük sebep'' ABD’de yayınlanan bir diğer etkili yayın organı TIME dergisi de internet sayfasına taşıdığı yazıda Obama’ın Suriye’ye saldırmasını gerektiren iki büyük sebebe dikkati çekti.  Michael Crowley imzalı yazıda,  ''Suriye diktatörünün şüpheli sinir gazı saldırısı sonrasında, Washington, Avrupa ve İsrail'den artan söylemsel yanıtlar, bir askeri saldırı için artan fikir birliğini göstermektedir'' denilirken, Amerika'nın Suriye'ye karşı gerçekleştireceği herhangi bir saldırının genel bir müdahaleye dönüşmekten daha çok  soyut olmasına karşın çok önemli iki prensibe hizmet edeceğinin altı çizildi. Bu ilkelerden ilkinin Amerika'nın güvenilirliliği konusu olduğuna işaret eden Crowley, yaklaşık bir yıl önce, Başkan Obama'nın Suriye konusunda, kimyasal bir hareketlenmenin kendileri için ''kırmızı çizgi'' olacağını söylemesi ve ardından, Suriyeli muhaliflere askeri yardımda bulunacağını açıklamasına rağmen, iki konuda da sözünü yerine getirmemesinden kaynaklanan bir güven boşluğu oluştuğunu belirtti ve Esed’in Obama’nın kırmızı çizgisini boş bir konuşma olarak yorumlamış olma ihtmaline vurgu yaptı. ''Bir Başkan’ın tehdidinin boş algılanması tehlikelidir'' Yabancı liderlerin Washington’un anonslarını dikkatle dinleyerek yolunu belirlediğini dile getiren TIME yazarı, ''Bir Başkan’ın tehdidinin boş algılanması tehlikelidir, kötü şeyler sıkıkla olmaz, çünkü Amerika, rakiplerine sonuçlarını peşinen net bir şekilde belirtmiştir. İran’ın nükleer silah geliştirme konusunda Obama’nın Tahran’ı engellemek için askeri güç kullanıp kullanmayacağı konusundaki ciddiyetini ölçmek adına, bu prensibin uygulanması şimdi özel bir önem taşımaktadır. İran’ın Obama’nın bu konuda güç kullanmayacağını düşündüğü öngörüsü daha çok ağırlık basıyor'' diyerek görüşlerini ifade etti. Buna ilişkin, Obama’nın İran politikası konusundaki Milli Güvenlik asistanı Dennis Roos’un ''Kırmızı çizgileriniz varsa, onun için bir şeyler yapmak zorundasınız'' sözlerine de atıf yapan Crowly, özellikle dünyanın ölü çocukların resimlerini görmesinden sonra bu sözün daha da önem kazandığını belirterek, bu iki sebebi, ABD’nin Suriye’ye karşı askeri bir müdahalede bulunmasının kaçınılmaz olduğu görüşüne gerekçe olarak sundu. Öte yandan, Washington Post gazetesinde yer alan Will Englund imzalı yazıda ise Amerika’nın Suriye'ye karşı askeri bir müdahalede bulunması durumunda, Türkiye, İngiltere ve Fransa'nın, BM onayına bakmaksızın Obama yönetimini desteleyeceklerini bildirdiklerini aktarılırken, Rusya’nın bu duruma karşı sert tepkisine dikkat çekildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un, ''Batı’nın Suriye’ye yapacağı bir askeri saldırı, sadece daha fazla problem üretecek ve aynen Irak ve Libya’da olduğu gibi, daha fazla kanlı çatışmalara sebebiyet verekcektir'' yönündeki açıklamarına yer verilen yazıda, Putin’in 2000 yılında yönetime gelişinden sonra, değişmez bir dış politika yürüttüğü belirtildi. Englund, Rusya’nın, Irak’ın işgaline ve Ukrayna’daki Turuncu Devrim’e karşı durduğu gibi, şimdi de Suriye muhalif güçlerine karşı durduğunu ve Putin’in Libya’ya Batı’nın yaptığı müdahalede Rusya’nın aldatıldığı görüşünde olduğunu vurguladı.