Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

 

 

Sahibine Mesajlar

 

Sn. Ersin Tatar,  Cenevre’de masaya koyduğunuz yeme beğenilmedi. Anastasiadis yemek tatsız ve tuzsuzdu ve yenecek gibi değildi dedi. Biz, masada ‘Padişah revanisi’ vezirparmağı ve Sultan tatlısı da olsun isterken, onlar masaya Yunan Uzo’su, KKTC için ölü helvası istediler. Güvenlik Konseyinden dua için hoca, AB’den müezzin, 5 daimi temsilciden de dini temsilciler göndereceklerini söylediler. Sizin Silihtar Tepesindeki Sarayda, ‘Tak’ diye söylenenleri ‘Şak ‘ diye yerine getirdiğinizi bilmiyorlar. Silihtar sarayındaki o koltuk için aylarca gözyaşları döktüğünüzü henüz öğrenmediler. Neron Roma’yı yakmış. Anasını satayım ben o koltuk için Cenevre’yi, BM ile birlikte yakarım diyeceğinizi de bilmiyorlar.

**

Sn. Mustafa Akıncı,  Grant Montana’da Anastasiadis, tam her şey bitti, imzalar atılacak denildiği anda masayı devirerek, helikoptere bindiği gibi toz olmuştu. Türk tarafının tüm iyi niyetine karşın, toz olan Rum lider, göz, gez, arpacık denilerek hedef gösterileceğine, daramalı tüfeğin hedefine siz oturtulmuştunuz. Bizimkiler Cenevre’de büyük başarı elde ettik derken, ayni Anastasiadis yeşil hat tüzüğü ile gelmesi muhtemel yaptırımı, kapıların kapanması sonrasında yiyeceğimiz darbeyi ve BM Güvenlik Konseyinin muhtemel yeni yaptırımlarını kahkaha atarak, ellerini ovuştururken bekliyor. Sn. Akıncı, Ayşaba,  berberin solumazı,  tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi ve devlet yöneticilerinin de kafasını emme basma tulumba gibi sürekli aşağı yukarı sallamayanı makbuldür dedi.

**

Sn. Ersan Saner, sizi dinlerken, taş plak devrinden kalma üzerinde çok güzel bir köpecik resmi olan ‘Voice Master’ yani sahibinin sesi gramofon hatırıma geldi.. Türkan Şoray’ın Yeşilçam’ın kanunlarını yazdığı gibi tarihini yazan Gönül Yazar’ı, paşayı yani Zeki Müren’i dinlerken, müthiş keyif alırdım. Sizi dinlerken sanki o sahibinin sesi eski gramofonları dinlermiş gibi müthiş keyif alıyorum. Sahibinin Sesi’nin ölmediğini, hala beleklerde yaşadığını bize hatırlattığınız için çok sağolun. Sn. Saner, Cami açılışı, Türkiye’den gelen odacılar birliği başkanının odacısını karşılama gibi ulvi görevleriniz var. Siz o ulvi görevler dururken devlet yönetimiymiş, İdaresiymiş gibi basit işler ile uğraşmayın. Ayşaba, gülü seven dikenine katlanır.  Biz kalktık gül yerine Kaktüsü sevdik. Şimdi Vay halimize mi diyelim diyor.

**

Sn. Erhan Arıklı,  ceryan faturalarının sürekli olarak bizi teptiği ve bunun altından nasıl kalkacağız denildiği noktada, ıhlaya puflaya kaldırdığımız ceryan fatura yükünün üstüne bir ağırlık daha koydunuz. Kıb-Tek zarar ediyor diyerek ‘Ceryana’ kıynıkları yontulmadan bir zam kazıcığı daha ilave edeceğiz dediniz. Zeytinyağı sürülmeden geçirilmesi düşünülen, ‘Zam Kazığının’ büyüklüğünün ne kadar olacağını düşünürken, birden sizin kazıkları çıkartıp, hayatı ucuzlatacağız dediğinizi hatırladım. Sn. Arıklı, vallahi halk olarak bizleri, dinleyenimiz çok, ama anIayanımız az yabancı şarkı dıngırtadan plağa döndürdünüz. Öyle bir hal olduk ki, sesimizi duymayan sizlere, bizlerin yerine haykırdığı için, ‘Gök gürüItüsünü’ sever duruma döndük.

 **

Sn. Dursun Oğuz, 2-3 aydır dikkatimizi çeken bir durum var. Ayın 28 ve 29’u geldiğinde hemen bir açıklama yaptığınıza tanık oluyoruz. Kırık plak gibi memuru ödeyecek para yok. Türkiye para göndermezse memuru ödeyemeyeceğiz derken ansızın son gün hokus pokus diyerek, memur maaşları ile emeklilere ödemeler yapılmaya başlanıyor. Protokol imzalanacak ve para akışı yapılacak denildiği noktada, para gelmeden ödemelere başlanması durumuna Vallahi ben dahil, Ayşaba bile huylandı. Ve sanki Dursun ovlucuğum, bakın be Cemat-ı müslimin Türkiye yoksa parada yok demeye getirerek beyin altına bir şeyler şiringa etmeye çalışıyor dedi.  Sn. Bakan sizi tenzih ederek söylüyorum. Bazı siyasiler yazdıklarımıza bozuluyormuş. Ama kaliteden nasibini almayan ucuz şeyler, çabuk bozulur. Yani napalım?

**

Sn. Murat Kanatlı, Cenevre’de Cumhurbaşkanı Tatar'ın, BM genel sekreteri Guiterese yaptığı önerileri, Mulla Hasan'ın kahvede ıspastıra oynarken, peçeteye bir şeyler karadıkları şeylere benzettiniz. Sn. Kanatlı, bizimkiler dikkat tırnak kontrolü yapılacak denileceği ana kadar, ‘Dikili Taş’ altında, beş altı hamle sonrasının düşünüldüğü satranç yerine, attığı taşın getirdiği sayının oynandığı tavla ile vakit öldürüyor. Dikili Taş altından, Mulla Hasan’ın kahvehanesine gidip, biraz kafa yorarak ‘Ispastra’ oynamaları bile bence büyük başarıdır. Vallahi siz ne derseniz deyin, ben kibrit çöpü kadar bile ışık saçmayan İnsanların, kendilerini ‘Olimpiyat Meşalesi’ gibi görmelerine hep hayranlık yerine sinir ve öfke duydum. 

**

Sn. Mehmet Harmancı, Devlet Bahçeli’nin, Mustafa Akıncı’ya yönelik sözlerine sert tepki göstererek, hesap soracağı Reisinin yanında kuzu olduğunu belirttin. Ahı gitti vahı kaldığı için dişleri döküldü imasını vererek, Piskevütünü verin bu faşiste ifadesinde bulundun. Seviyesiz ve ahmak EOKA’cı” dediği adamın, toplumunu savunurken, ayağından vurulduğunu bilmeyecek kadar bilgiden yoksun olanların, toplumun sinir uçlarına basan, Bahçe’sinde artık ot bile bitmeyen, bağnazlara karşı direnileceğine vurgu yaptın. Sevgili Mehmet, yaşı geçmiş işi bitmiş, 95’lik ihtiyar pipisi gibi yerinden kımıldanmayan ve işlevi yalnız dilinde kalanlara bu laflar kapak olsun. Fena geçirdin helal olsun. Tipleri yok ki şekilleri olsun, Hadde Barra diyelim yolları açık olsun.

**

Sn. Kudret Özersay bir siyasiyi beğenmeyebilir, politikasını yanlış bulabilirsiniz. Ama kimsenin bu ülkenin insanına, hele hele seçilip Cumhurbaşkanlığını yapmış olan bir ismine hakaret etme hakkı yoktur diyerek kendini Devlet-i Hümayun zanneden, Bahçesinde ot bile bitmeyen birisine güzel bir göndermede bulundunuz. Ayıp kelimesinden 50 yıl önce doğan, maksılı hakaret olan, saygının kıyısından, sevginin yakınından geçmediği için bestesi küfür, güftesi hakaret olan eser sunanlara bizim buralarda, yürü de ense traşını görelim. Dikomoya kadar yolun var derler. Kudret Hocam, Kıbrıslı Türk’ün hayatını film yapsalar, ağzı lağım kokanlar, sadece araya giren reklam olur.

**

Sn. Cemil Sarıçizmeli, Mehmetçik İmar Yasasına ilk tepkiler civar köylerden gelmeye başlamış. Bu güne kadar hiçbir bilgi paylaşılmadığı için ‘Alakaya Maydanoz’ bir durumda kaldık düşüncesi ile ‘Çayırova’ köyünde ikamet edenler, ilk tepkiyi koydu. Bizim Minik Kuşlar, Çayırova’lılar İmar Yasası bizlere çok büyük bir daralma getirecek diyerek Lefkara Evinde, açık havada, imza kampanyası başlattılar diyor. Ayşaba, allayıp, pullayıp 85’lik gocakarıyı güzel konuşmalar sonrasında genç kız diye pazarlayabilirler. Ancak güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmekse, geminin rahat gitmesini sağlamak için de safralarını da atmak gerekir. Aman toplu hareketler, imza toplamalar sonrasında dikkat etsin, safra diye başkanı da atarlar dedi.

**

Sn. Haluk Levent, pandemi Nedeniyle İşsiz Kalan ‘Müzik Emekçilerine’ destek olabilmek için, bir reklam filminde oynayarak elde ettiğiniz parayı 3’er biner TL olarak, 51 emekçilerin hesabına yatırdınız. Sizin yardım konusunda elinizin, o cebinde akrep olanların aksine açık olduğunu duyanlardanız. Vallahi size helal olsun derken, ‘Varyemez’ Mıh Sıçanların’ sizi görüp örnek almaları için kaç promiI daha içmeleri gerektiğini inanın bilmiyorum. Sn. Levent, sizin ile ilgili söyIeyebiIdikIerim,  inanın hissettiklerimin yarısı bile değil.

**

Sn. Ercan İbrahimoğlu, KKTC’nin önde gelen güçlü bankalarından, Kıbrıs Vakıflar Bankasının, Yönetim Kurulu Başkanlığına atandığınız açıklandı. Öncelikle hayırlı ve uğurlu olsun dileklerimi ileteyim. Eski bir futbolcumun, spor alanındaki başarılarının yanı sıra iş alanında da başarılı olması bizleri gururlandırır. Sevgili Ercan, Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü ve diğer görevlerindeki başarıların, yeni görevinde de yapacaklarının teminatıdır. Ayşaba, Ercan ovlucuğum gittiği yerde boşluk dolduran değil, gittiği zaman boşluğu doldurulamayan sınıfındandır. Başarısızlık nedeniyle ilk durakta inenlerden değil, başarıları nedeniyle son durakta inenlerdendir dedi.

**

Sn. Mete Hatay, bizi beyaz camdan uzaklaştıran ve acı acı güldüren ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizine atıfta bulunarak, Samson aşkı ile maskeli kahramanın uydurma, Rum çetecilerinin varlığının doğru olduğunu belirttin. Ayrıca Ayvasıl’ın Lefkoşa’nın doğusunda olmadığının bile bilinmediğini, bunun yanı sıra Grivas’ın da katliam olayı olurken olay yerinden 800 mil uzakta bir başka deyişle ‘Yunanistan’da olduğu araştırılmasının bile yapılmadığına vurgu yaptın. Sn. Hatay, sizin de belirttiğiniz gibi dizide birçok uyduruk malzemeyle yaşanmışlıkların bir arada olduğunu gözlemledik. Denktaş babanın, Kıbrıs ağzı ile söyleyeyim ‘Hadiselerin’ vuku bulduğu yıllarda, Kleridis’in yardımı ile Türkiye’ye gittiğini, uzun süre Ankara’da kaldığını bilmeyenler onu ilk bölümde postacı, diğer bölümde de karanlık bir odada film yıkayıcı yaptı. Vallahi bunları gördükçe, diziyi yapanlara ağzım ile küfür etmiyorum. Ama inan bir yerim ile küfür edercesine katıla katıla gülüyorum.

**

Sn. Ülker Fahri, Cenevre’de 1’nci gayri resmi görüşmeler meydan muharebesini, kazandığımızı ilan edenlere,  güzel bir anekdot ile cevap verdiniz.  2'nci Dünya Savaşının son günlerinde, Rusya ordularının, Berlin kapılarına dayandığında, Alman halkının, Alman ordularının Moskova'yı işgal etmek üzere olduğunu zannediyordu. Çünkü Gobbells kontrolündeki Alman gazeteleri öyle yazdı dedin. Ve bizim Türk basınına göre, Türk heyeti Cenevre'de zafer kazandı haberleri de onun gibi bir şeydir ifadesinde bulundun Ve biraz zaman geçince ne konfeksiyonumuzu, ne sporumuzu nede narenciyemizi bırakan 1990 yılındaki ‘Aban’ kararları gibi bir karar inşallah çıkmaz diyelim. Sn. Fahri, zirveye Kartal gibi süzülerek, yılan gibi sürünerek de çıkılır. Biz yara bere içerisinde sürünerek çıkmayı tercih ettik. Unutmayın kanat vardır doğanı padişaha, kanat vardır kuzgunu leşe götürür

**

Sn. Nidai Güngördü, Girne Belediye Başkanı olarak bir çarpıklığa dur demeniz bekleniyor. Girne’nin en hakim yerine, Beşparmak dağları üzerine Kıbrıs Köylüsü ile yakından uzaktan ilgisi olmayan, bir heykel konulması düşünülüyor. Bir ülkede bir tezi o ülkenin insanı masaya yatırır tartışır ve ona göre icraata geçilir. Dünyada birçok ülkede heykeller, yapıları, konumları ile ilgi çeker, hatta turistlerin de ilgi odağı olur. Örneğin Brezilyadaki İsa heykeli, ABD’de ‘Hürriyet Heykeli gibi heykeller dikkat çeker. O heykeller o ülkenin ayrıca kültürünü de yanısttır. Allah aşkına Girne’ye yapılması düşünülen başı öne eğik, sürekli düşünür pozisyonunda, başındaki kasketi ile o heykel, Kıbrıslı Türk köylüsünün görüntüsünü mü yansıtacak dersiniz?

***

GÜNÜN FIKRASI

PAPAZIN KIZI

En önemli yerleşim birimlerinden birisindeki kilisenin Papazının çok güzel bir kızı varmış. Papazın kızını gören ona bakmaktan kendini alamıyormuş. Kızda gördüğü bu ilgiden oldukça memnun kırıttıkça kırıtıyor ve kalça sallayarak bel kıvırarak gezmekten de son derece keyif alıyormuş.

Bu durumu gören Papaz efendi kızını erkeklerden korumak için ona erkek düşmanlığı aşılayarak aman kızım erkekler şeytandır. Erkekler aklını çeldimi sana çok kötü şeyler yapar. Sakın onların süslü laflarına kanarak altına yatma sonra iş işten geçer diyormuş.

Papazın telkinleri ile erkek düşmanı olan Papazın kızı, birgün koşarak babasına gelmiş. Baba demiş müjdemi isterim diyerek avuç açmış. Papaz merakla ne oldu kızım diye sormuş. Papazın kızı büyük bir keyifle, baba demiş erkeklerden bugün intikamımızı aldım demiş. Papaz şaşkınlıkla o nasıl oldu kızım diye sormuş. Baba demiş bir erkeği sır üstü yatırdım. Bu defa ben üstüne çıktım. O alta ben üste o altta kaldığı için öyle bir intikam aldım ki baba sorma demiş. Papaz başını elleri arasına alırken kendisinin duyabileceği bir ses tonu ile ahhh kızım alt da bir üste de bir demiş.

GÜNÜN SÖZÜ

GÜNÜN FOTOSU