Türkiye out, Tavuri in...

Ediz TUNCEL

Yok evetmiş, yok hayırmış!

Türkiye’ye başkanlık sistemi getirmek için istediğiniz kadar yırtının, istediğiniz kadar parçalanın, ister evet çıkartın, ister hayır çıkartın, sonuç ortadadır!

Türkiye kendi içinde bitmiştir, tükenmiştir.

Türkiye kendi dışında da bitmiştir, tükenmiştir.

Eskiden, çok değil, daha 15-20 sene öncesine kadar koskoca Türkiye ekonomik ve siyasi yönden kah batıyordu, kah çıkıyordu, ama bir şekilde ayakta kalıyordu ve geçirdiği onca askeri darbe ve dıştan güdümlü teröre karşı da ayakta kalabilecek gücü kendinde buluyordu, üstelik de, Ortadoğu bölgesinde olan biten vahşetten, emperyalistlerin tezgahlarından ve yarattıkları cehennemden ufak tefek yaralarla kurtuluyordu, bir şekilde de denge unsuru olmayı başarıyordu...

Artık durum vahim, hatta vahimden de öte...

Son 7 yılda Türkiye’deki siyasi ortamın çapsızlığı, vizyonsuzluğu, ve medyanın bu çapsızlığı ve vizyonsuzluğu rant uğruna daha çarpıtması sonucunda koskoca ülke bir cehennem çukuruna doğru sürüklendi,  terör her an ve her yerde sistematik bir şekilde ülkeyi vurmaya başladı,  Türkiye halkı hem terörden hem de siyaseten yaratılan kin, nefret, küfür ortamından olumsuz şekilde etkilendi, darmadağın oldu, birbirine düşman, birbirine tamamen zıt, en ufak bir milli menfaat gereğinde bile bir araya gelemeyen odaklara bölündü, ekonomik ve politik yönden yıkıma uğrarken ve güvensiz bir ülke görüntüsü verirken, sosyal ve kültürel yönden de tarihte hiçbir ülkede görülmeyen bir saldırıya kaldı...

Birkaç sene içinde Türkiye’nin içine her şekilde kullanılmaya açık 4 milyonluk bir Suriyeli nüfusu doluşturuldu...

Aslında Türkiye’de tam da istenen oldu...Kaos!

Türkiye’de kaos, Büyük Ortadoğu Projesi’ni başlatan ve Türkiye ile AKP iktidarını da çatır çatır kullanan ABD’nin en son hedefiydi, başardı da...

Türkiye’yi yönetenler sonradan uyandılar, ama golü yedikten ve maç bittikten sonra!

Şimdi ise Türkiye’ye son darbe vuruluyor!

Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ın güneyinde bulunan devasa doğal gaz kaynaklarında yatan zenginliğin önceleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması ciddi ciddi düşünülürken,  şimdilerde bu düşünceden vazgeçildi.

Vazgeçildi, çünkü Doğu Akdeniz enerji kaynakları konusunda Rum-İsrail-ABD-AB ortaklığının trilyon dolarlık bir rantı kaynağından çıkarıp da, kaynağından çıkar çıkmaz şu anda tam anlamıyla güvensiz bir ülke konumuna düşen, kendi içinde bölünen, bir gün silahlı terörün, diğer gün siyasi terörün eksik olmadığı Türkiye’ye teslim etmeye hiç niyetleri yoktur.

Böylece, Türkiye “out of the game” oldu ve son kozunu da elinden kaçırdı...

Neymiş efendim, Türkiye’ye başkanlık sistemi gelecekmiş ve anayasa değişecekmiş, böylece Türkiye daha güzel günler görecekmiş, daha güzel yönetilecekmiş!!!

Halbuki şu anda görülen ve olan şudur: Türkiye halkı ve tüm siyasileri, 16 Nisan’da sandıktan ister evet çıksın, isterse hayır çıksın,  “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurun son kırıntılarından da oldu” ve kaybedilenin geri dönüşümü de yok...

Daha bitmedi...

IŞİD denen ve son kullanım tarihi artık gelmiş olan kudurmuşlar sürüsünün işi bitirildikten sonra, ABD’nin Türkiye’nin güneyinde kurduğu ve 50 bini çoktan geçmiş, ve sayısı  her geçen gün de artan Kürt ordusu (PYD-YPG)  PKK ile işbirliğine girişince ve Türkiye’nin güneydoğusunu ilhak etmeye kalkışınca, seyredin siz alemi...

En azından son on yıldır FETÖ etkisi altına alınan Türkiye ordusu silahlı militan sayısı birkaç bini geçmeyen, hakkında herşey bilinmesine rağmen bir türlü işi bitirilemeyen PKK ile tam olarak baş edemedi, bilerek ya da bilmeyerek bölgede ABD uşaklığı yapan bu çapulcu sürüsüne bir de ABD’nin, hava kuvvetleri hariç, her türlü karasal harekat silahıyla donattığı ve eğittiği PYD-YPG gücü eklenince, seyredin siz alemi...

ABD’nin donattığı Kürt ordusu şu anda Suriye’de ABD adına kömürü tutacak maşa görevi görüyor, ancak oradaki işi bitince, bu kez sıra Türkiye’deki kömürü tutmaya gelecek ve bunlar, çok muhtemeldir ki, Irak’taki Kürt güçlerinden de destek alacaklar...

Anlayacağınız, ABD Türkiye’nin güneyinde sayısı çoktan elli bini geçmiş bir Kürt ordusunu öyle laf olsun diye yaratmadı!

Bu güç, çok amaçlı olarak kullanılacak bir silahlı güçtür ve başlarında da ABD’li komutanlar vardır.

Ortada böylesine büyük bir tehdit dururken, Türkiye’deki “akıl” ise tutulmuş, dumura uğramuş vaziyette!

Ve gelelim Türkiye’nin AB’ye karşı Kıbrıs kozuna...

Türkiye’nin artık AB’ye karşı bir Kıbrıs kozu filan da yoktur...

Yoktur, çünkü AB Türkiye’yi gözden çıkardı.

Türkiye, AB’nin Türkiye’nin şartlarına uymasını bekliyor.

AB ise, Türkiye’nin AB şartlarına uymasını bekliyor.

Ne biri geri adım atıyor, ne de öteki...Ancak zorda olan taraf Türkiye ve AB de kesinlikle kılını kıpırdatmak niyetinde değil.

Kıbrıs, bir koz olarak Türkiye için artık bir anlam ifade etmiyor, çünkü AB Türkiye’den umudu kesmiş ve ABD’nin emperyalist planlarının çöplüğüne dönüşmesine izin vermiş durumda!

Kıbrıs’ı da Türkiye’nin politikalarına yem etmeye hiç niyetli değil.

Hele hele de,  Türkiye nüfusunun yüzde doksanbeşi haritada Kıbrıs’ın yerini bile bilmezken ve Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili hiçbir gerçekçi planı yokken...

Rum tarafı da bunun bilinci içindedir ve bütün stratejisini de buna göre şekillendirmektedir, masada zaman oynamaktadır, rakibini alaya almaktadır...

Peki, bizim Kıbrıs Türk tarafı olarak bu gidişatı görebilecek ve ona göre politika geliştirecek bir vizyonumuz var mı!

Ya da, Türkiye’deki kaotik durumu düzeltecek, Türkiye’yi  düze çıkaracak bir vizyon var mı!

Bunların olması için de bir Atatürk’e filan hiç gerek yok!

Bir Tavuri yeter!

Anlayacağınız durum o hale geldi ki, Türkiye out, Tavuri in!!!