• BIST 9136.05
  • Altın 2324.383
  • Dolar 32.3675
  • Euro 34.9483
  • Lefkoşa 19 °C
  • Mağusa 20 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 20 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C

Sinüzit tedavisi için deniz suyu önerisi

Doktor Oysu, deniz suyu tedavisinin Hipokrat döneminde "Thalasso" terapi diye adlandırılan yönteme dayandığını söyledi
Sinüzit tedavisi için deniz suyu önerisi

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Oysu, "Deniz suyu tedavisi sinüzit ve kronik rinosinüzit alanlarında sıklıkla tercih ediliyor. Burada iki tip tedavi uygulanıyor. Birincisi, antibiyotik ile bakterilerin yok edilmesi ikincisi ise bakterilerin, iltihabi kabukların veya ifrazatların mekanik olarak uzaklaştırılması" dedi.

Oysu, deniz suyu tedavisinin Hipokrat döneminde "Thalasso" terapi diye adlandırılan yönteme dayandığını söyledi.

Bu yöntemin, yalnızca kulak burun boğaz değil, cilt, kalp dolaşım bozuklukları ve psikolojik rahatsızlıklar için de kullanıldığını vurgulayan Oysu, şöyle konuştu:

"Uzunca bir süre bizim günlük pratiğimizde deniz suyu yoktu. Belki de 10 yılı aşkın bir süredir KBB uygulamasına tekrar aktif olarak girdi. Son dönemlerde gelişmesinin nedenini belki de endoskopik sinüs cerrahisine bağlayabiliriz. Bu cerrahi işlemden sonra burunda kabuklar meydana gelir ve bu kabukların burundan uzaklaştırılması gerekir. O zaman da bu tip deniz suyu solüsyonlarına ihtiyaç duyuluyor."

"Enfeksiyona bağlı ödemi azaltarak nefes almayı kolaylaştırıyor"

Oysu, deniz suyunun KBB'de temel kullanım alanı olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarında tercih edildiğine işaret etti.

Geçmişte bu tedavilerin tuzlu suyla gerçekleştirildiğini ancak daha sonra deniz suyu preparatlarının kullanıma girdiğini anlatan Oysu, şöyle devam etti:

"Deniz suyu tedavisi sinüzit ve kronik rinosinüzit alanlarında sıklıkla tercih ediliyor. Yani burun ve burun etrafında hava boşlukları olan sinüslerin akut ya da kronik enflamasyonları ve enfeksiyonlarında kullanılıyor. Burada iki tip tedavi uygulanıyor. Birincisi, antibiyotik ile bakterilerin yok edilmesi ikincisi ise bakterilerin, iltihabi kabukların veya salgıların mekanik olarak uzaklaştırılması. Hatta burada da deniz suyunun tuz konsantrasyonu biraz daha yüksek olanları tercih ediliyor. Sprey olarak ya da solüsyon şeklinde kullanılanların en temel özelliği bakterilerin ürettiği kabukların ve iltihabi artıkların uzaklaştırılması. Deniz suyunun özelliklerinden bir tanesi de vücuttaki dokulardan daha fazla tuz içerdiği için burun içerisindeki dokulardan fazla olan suyu çekerek enfeksiyona bağlı ödemi kısmen azaltması ve nefes almak için yer açması."

Ayrıca deniz suyunun mekanik olarak da bu bakterilerin sayısını azalttığına ve ameliyat sonrasında da kullanıldığına değinen Oysu, bazı çalışmalarda eser elementlerin, burun içerisindeki tüylü hücrelerin fonksiyonlarını olumlu yönde etkilediğinin de ortaya çıktığını söyledi.

Oysu, burnun içinin, ince tüylerin bulunduğu bir mukozayla çevrili olduğunu ve bu tüylerin burundaki salgıları genze doğru süpürme özelliği bulunduğunu ifade etti.

Alerji ve enfeksiyonların bu tüylerin özelliklerine kaybetmesine neden olduğunu aktaran Oysu, eser elementlerin ise bu fonksiyonların yeniden kazanılmasına katkı sağladığına dikkati çekti.

"Deniz suyu alerjik rinit için de uygun bir tedavi"

Alerjik rinitin bazı tiplerinde de deniz suyunun faydalı olduğuna işaret eden Oysu, "Polen gibi alerjenlerden dolayı mukus burun içerisinde birikiyor. Bu hastaların nefes almasını zorlaştırdığı gibi alerjenin burun içerisinden uzaklaşmasını da engelliyor. Deniz suyu bunun için de uygun bir tedavi." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Oysu, deniz suyunun hazır tuzlu su preparatlarından farkının, içerisindeki selenyum, vanadyum, iyot gibi eser elementler olduğunu söyledi.

Deniz suyu ve evde hazırlanan tuzlu su arasındaki temel farka da değinen Oysu, şu bilgileri verdi:

"Evde hazırlanan suların içerisindeki tuz ve sodyum konsantrasyonunun ayarlanması mümkün değil. Ne çok fazla ne de çok az tuz içerecek şekilde standartlaştırılması gerekiyor. Kullanılması gereken ya hazırlanmış serum fizyolojik ya da hipertonik yani daha fazla tuz içeren solüsyonlar ya da deniz suyu olmalı. Deniz suyu da bölgeden bölgeye değişim gösterebilir fakat tuz konsantrasyonu daha stabildir. Belki Karadeniz bölgesinde başkadır, Akdeniz'de başka. Hepsi aynı faydayı sağlasa da hipertonik tuzdan zengin olması biraz daha etkili oluyor."

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler