Kıbrıslı Türkleri olarak, artık yürürken de sakız çiğnemeliyiz, hem çalışmalıyız, hem üretmeliyiz, hem de ne yapacağımıza erken karar vermeliyiz. Aksi taktirde tökezleriz, takılırız ve geçmişteki gibi baskıya boyun eğmeye, zulüm görmeye başlarız. Bu yüzden çözüm sürecine sıkı, sıkı sarılmak zorundayız. Çalışmalıyız çabalamalıyız, çünkü dün solinaynan bağladılar bizi, bugün ise sırmaynan bağlamak istiyorlar. Önce su derken, şimdi sırada elektrik var. Kıb-Tek tek düzgün üretim yapan kurum ve yine tek sağlıklı çalışan yapıdır, devlet kurumları içerisinde. Son günlerde bu konuda, dış güçler tarafından enerjiden sorumlu bakanın da sözcülüğünü yaptığı yapı, baskılarını kademeli olarak artıyor. Peki bunun nedeni, nedir? Nedeni idare etmedir, ipleri tamamen eline alma istencidir. Bunun diğer adı da peşkeştir, kendi ülkenin malını satmadır. Toplumun malını savunmanın adı ise ideoloji değildir. Halkın malının peşkeş çekilmesine müsaade etmemek, halkını sevmedir, gelecek kaygısı duymadır, olay tamamen budur. Peki biz bunlara boyun eğmeye devam mı edeceğiz, tek elimizde kalan kurumu, tek gücümüzü satılmasını televizyon izler gibi izlemeye devam mı edeceğiz? Ben kendi adıma söyleyeyim izlemeyeceğim, seyretmeyeceğim beni benden başkasının da idare etmesine müsaade etmeyeceğim, sizi bilmem ama ben halkımın kuruş, kuruş parası ile satın aldığı kurumun, satılmasına müsaade etmeyeceğim. Peki siz ne yapacaksınız? Veya ne yapmalısınız. Ne yapmalısınız derken önce karar vermelisiniz, evinizi yönettiğiniz gibi ülkenizi de yönetmek mi istiyorsunuz, yoksa başkaları tarafından yönetilmek mi istiyorsunuz. Önce buna karar vermelisiniz ki, ne yapacağınızı bilesiniz. Bir diğer konu ise Elektrik Mühendisleri Odasının raporudur. Odanın teknik bilgisine asla sözüm olmaz, ancak nedendir ki, hala daha bilimsel yaptık diye yaptıkları açıklamalara göre, bilimsel açıklama yapan başkaları ile aynı tartışma platformunda buluşmuyorlar, neden? Biz teknik bilgilerine saygı duyuyorken, neden kendileri bilimsel olarak bu işi yapan, öğretim üyelerine saygı duymuyor ve aynı platformumda tartışmaktan kaçıyor. Sanki yangından mal kaçırıyorlarmış gibi korkuyorlar. Demem odur ki, bir televizyon programında tartışılsın, kim haklıysa toplum nezihinde, o kabul görsün, benim talebimde budur.
Günün sözü:
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın. Hz. Mevlana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.