TAK'a konuşan Gürsel, yangında birçok tarihi etnografik eserin, arşivinin, duvarlardaki fotoğrafların, ziyaretçilerin mektupları gibi birçok özel eşyasının ve bilgisayarının yandığını ifade etti.
Aynı zamanda gazeteci olan Mustafa Gürsel, pandemi nedeniyle bir yıldır kafeteryanın kapalı olduğunu ve sözleşme süresinin de dolduğunu ancak kendisinin ödemelerine devam ettiğini kaydetti.
St. Hilarion Kalesi’nin 1995’te Beşparmak Dağları’nda çıkan büyük yangında da zarar gördüğünü hatırlatan Gürsel, ikinci kez yangın felaketiyle karşılaşmaktan duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Mustafa Gürsel, mayıstan beri kafeteryada elektrik olmadığını da kaydetti ve yağışlı havanın etkili olduğu saatlerde başlayan yangının yıldırım düşmesinden kaynaklandığını söyledi.
St. Hilarion Kalesi Nerede?
Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere savunma üssü olmuş. Kral ve kraliçelerin de savaş ve saldırılarda saklanma mahzeni olarak görev almış. 480 merdiven 700 metre çıkmadan kaleye ulaşmak imkânsız. Bütün Girne manzarası ise buradan görülebiliyor. Zamanında şehri almak isteyen medeniyetlerin bu kaleyi aşması gerekmiş. Ancak bu kaleyi aşmak o kadar kolay değil. Birden fazla kapısı bulunuyor kalenin ve gizli bir geçidinin de olduğu rivayetler arasında bulunuyor. Bu rivayet ise kalenin günümüze kadar gelen efsanevi hikayesi olarak tarihteki yerini almış.
St. Hilarion Kalesi Beş Parmak Dağları üzerine kurulan üç kaleden birisi ve en batıda olanıdır. Ada halkını yukarıda belirtildiği gibi olası saldırılara karşı korumak amaçlı olarak inşa edilmiş. 700 metre yüksekte yer alan kale çok sarp iki kayanın üzerine kurulmuş. Bizans Dönemi'nde onarımdan geçirilen kale 1489 yılında Venediklerin gelmesi ile kaderine terk edilmiş ve öylece bırakılmış.
St. Hilarion Kalesi adını buradaki kilisede görevli olan bir din adamından almış. Kudüs'ün fethinden sonra kaçarak buraya sığınan din adamı Hilarion son yıllarını buradaki kilisede ibadet ederek ve yeni din adamları yetiştirerek geçirmiş. Burada hayatını kaybettiğinden ötürü bu kaleye adı verilmiş. 1191tarihinden önce bu kaleye iki kalenin üzerine kurulduğu için 'ikizler' anlamına gelen 'Didymus' adı verilmişti. 13. yüzyılda'da Lüzinyanlılar bu kaleye 'Aşk Tanrıçasının Adı' anlamına gelen ' Dieu d'Amour' ismini vermişler. Kıbrıs'ta insanların arasındaki söylentilere göre bu isimler uzayıp gidiyor. En son olarak yukarıda anlatılan din adamının adı verilmiş ve böyle günümüze kadar gelmiştir.
ST. HİLARİON KALESİ İLE İLGİLİ EFSANE
Bir efsaneye göre kalenin yapıldığı zamanda kralın karısı bu kaleden denize ulaşan gizli bir geçit yaptırmış. Bu gizli geçitin yapımında çalışan kişileri de öldürtmüş. Yaverine de o kişileri kim öldürdüyse bana getir demiş. Hepsini de tek tek uçuruma camı açılan odasına alarak camdan aşağı iteklemiş. Bu efsane ise geçmişten günümüze kale ilgili gelen bir hikâye. Bu gizli geçitin nerede olduğu bilinmiyor. Günümüzde de hala bulunamamış. Kim bilir belki gerçekten çok gizli bir geçit ya da böyle bir geçit yok. Ancak bu kadar yüksekte olan bir kalenin mutlaka gizli geçitleri vardır diye düşünmeden edemiyor insan. Siz de kaleyi keşfetmeye gittiğinizde tarihin izlerini her yerde hissedecek ve göreceksiniz. Hilarion Kalesi sizlere hiç okumadığınız bir tarih sunacak gibi görünüyor.
ST. HİLARİON KALESİ TARİHİ
Kalenin kesin yapılma tarihi bilinmiyor. M.S. 11. yüzyılda Bizanslar tarafından gözetleme kulesi olarak ilk temeller atılmış buraya. Daha sonra ise Lüzinyanlar Dönemi'nde geliştirilerek son hali verilmiş. Venedikler ise kaleye asker sayıları az olduğu hiç bakmamış ve önemsememiş. Lüzinyan Dönemi'nde ilk yıllarda barınak olarak kullanılmış. Daha sonra savunma yapılması amacı ile güçlendirilmiş. Lefkoşa ile Girne kentlerini birbirine bağlayan boğazı kontrol etmek için önemli bir yere sahiptir. 15. yüzyıldan sonra Lüzinyan kraliyet ailesinin yaz aylarındaki ikamet yeri olmuş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.