DP, UBP ve istifanın perde arkası
Siyasette cadı kazanı kaynamaya başladı. UBP’de başlayan kurultay tartışması, tozu dumana kattıktan sonra, YDP’nin de hatırını sorarak ikiye böldü. Tamam bitti. Ateş sönünce cadı kazanındaki kaynama sona erecek derken, sıra DP’ye geldi.
Çalışma Bakanı Koral Çağman, aldığım para yetmiyor. Hastalarıma bakamıyorum. Babamın adı hıdır, elimden gelen budur, hastalarıma geri döneceğim diyerek istifa önce etti. DP MYK’sı, bunun üzerine inik minik tatarinnik, ya şundadır yada bunda diyerek, bakanlık konusunda Afet Özcafer isminde mutabık kaldı. Kalmasına kaldı da, Afet Özcafer ismine, Başbakan Ersan Saner gizliden ‘Nayır’ dedi. Ve Cumhurbaşkanına görev için yazı yazacağım derken, 10 gün içerisinde görevlendirme yapılmalıdır diyen Anayasa’nın amir hükmüne rağmen 25 gün beklettiği atama yazısının yazıldığı ‘Parşomen kâğıdı’ çöpe postaladı.
25 gün sonra, hokus pokus denilerek Cin’in ‘Fanozundan’ eski bakan Koral Çağman çıktı. Bebeklere icaa dediğimiz gibi o bize icaa diyerek ben geri geldim dedi. Şaşırdık. Yahu, doktorumuz, para yetmiyor. Hastalarım kaldı dedikten, 25 gün sonra gökten para mı yağdı? Yoksa sevmediği siyaset için gökten vahi mi geldi de siyaseti sevdi diye düşünmeye başladık. Akıntısı güçlü, değil insanı kayıkları bile kayalara vuran, aynı nehirde iki kere yıkanılmayacağını doktorumuz bildiği halde o nehirde yeniden yıkanmaya kalktı. Nitekim gidişi muhteşem olurken, dönüşü okyanusta fırtınaya tutulan, ana direği kırık, yelkenleri parçalanan yat gibi oldu.
İşin püf noktasında gelirsek, Afet hanım, DP MYK’sının karar almasına karşın, bakanlık koltuğuna oturtulmadı. Bana göre bunun iki nedeni var. Serdar Denktaş ile Fikri Ataoğlu arasında soğukluk olduğu çok bilinmeyenli denklem değil. Serdar, Fikri Ataoğlu’na ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisini desteklemediğine inandığı DP’ye kırgın ve kızgın. DP’yi ya bitireceğim yada İskender’in kılıcı gibi ‘Kördüğüme’ vurup partiyi yeniden dizayn edeceğim düşüncesinin sanırım hala arkasında duruyor. Afet hanımın bakan olmasına önceleri sıcak bakmadı. Daha sonra Ersan Saner’e telefon ederek onay verdiğini belirtmesine karşın, atama bukez Ersan Saner’e takıldı. Buna nedende, sanırım Afet hanımın Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mustafa Akıncı’yı desteklemesidir. Bu nedenle gerek Tatar, gerekse Saner bu atamaya sıcak bakmadı. Ve Afet hanım vetoyu yedi.
Bir diğer neden ise hükümetin nisap sorunudur. DP’ye kırgın, Serdar Denktaş ile yeni bir parti kuran Bertan Zartoğlu’nun, meclisin tatilden döndüğü gün, nisap sağlanması için meclise girmeyeceği korkusudur. Meclis nisap hasıl olmadan 3 kez ertelenirse bukez baskın bir erken seçim durumu hasıl olur ki, bunu bu durumda, ne DP, nede UBP ister.
Fil ile yatağa giren ezilmeyi göze, UBP ile birliktelik yaşayan da HP örneğinde olduğu gibi, erimeyi göze almalıdır. DP MYK’sının, Afet hanım kararına karşın, kararın arkasında durmayan ve olgunlaşan başak gibi boyun eğen Fikri Ataoğlu, bence bu noktada istifa müessesini çalıştırarak, hükümetten çekilmeliydi. Bel fıtığı nedeniyle iki büklüm kalınca, DP karıştı. Önce, Çelebi ılık görevden alındı. Sonrasında Afet Hanım istifa etti.
Çelebi Ilık’ın görevden alınması, hem Koral Çağman ile yaşadığı sorunlara, hemde, Li-Koop'ta yetkili sendikanın belirlenmesi için yapılan referanduma bağlandı. Çalışma Bakanlığının ilan ettiği referanduma, hem Li-Koop'ta 'işveren' konumunda olan Kooperatif Şirketler Mukayyidi Kemal Deniz Dana, hem de Li-Koop'ta yetkili sendika olmak isteyen BASS karşı çıktı.
Ancak Bakanlık Müsteşarı Çelebi Ilık, Anayasal hakkı ileri sürerek, Referandumu Sendikalar Mukayyitliği adına gerçekleştirdi. Referandumda, 3 sendika yarıştı. Çağ-Sen 6, Koop-Sen 3, BASS sıfır oy alırken, 3’de oylamaya katılmayanlar oldu. Sanırım bu durum UBP kanadında kızgınlığa neden oldu. Bir bunduna getirilerek, Çelebi Ilık görevden alındı. Bu noktada DP kendi müsteşarına sahip çıkmayarak, UBP’den bir gol daha yedi.
İşin özüne gelirsek, DP, Afet hanımın istifası ile Mağusa bölgesinden, Çelebi Ilık’ı göndererek de, Güzelyurt bölgesinden tırpan yiyecek. UBP’ye geçeceğinden bahsedilen Çelebi Ilık nedeniyle, gururunu kırarak istifaya zorladığı Afet hanım ile Mağusa Bölgesinden çok oy kaybedecek. Serdar Denktaş’ın yeniden devreye girmemesi halinde de bence barajda boğulacak.
Ersan Saner ile danışmanları bence çok iyi birer satranç oyuncusu. Bir değil 3-4 hamle sonrasını düşünerek oyunu ona göre oynuyorlar. Başbakan baktığım zaman İyi birde taktiksen. Nisap için gereken 26 sayı için önce, Koral Çağman’ı geri döndürerek bunu sağladı. Sonrasına da UBP’den DP’ye geçen, sonrasında da Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Tatar yerine Akıncı’yı destekleyen Afet hanımdan intikam aldı.
Bizim UBP çevresindeki Minik Kuşlar, Türkiye’nin önde gelen isimlerinin, ziyaretleri esnasında, Başbakan Saner’e, hem kurultay, hemde erken seçimde destek sözü verdiklerini söylüyor. Sanırım bu söz sonrasında, Başbakanın ilk hedefi barajda boğulacağı düşünülen DP’yi yanına çekmek olacak. Belki bu, AKP-MHP örneğine olduğu gibi olur veya başka alternatifler ortaya konarak yapılır. Fikri dinlemiyor. Serdar Bitireceğim derken, DP eriyor. DP barajda kalacağını görürse UBP ile ittifak kurar mı? Hatta birleşme yönüne gider mi? şimdilik resim flu.
Başbakan, meclisin açılışında, nisap hâsıl olmaması halinde, baskın bir erken seçime gidebilir. Ve Kurultay yapmadan, başkan olarak seçime girerek tekrar seçilme durumunu garantiye almak isteyebilir. Bertan Zaroğlu ile de bir ittifak kurmak isteyecek kanaatindeyim. Onun ile de ittifak kurup seçime güçlü olarak girmeyi düşünebilir. Sanırım bu yemek daha çok su kaldırır.
UBP’de Sucuoğlu ile Taçoy’un yanı sıra yarışa katılacağı düşünülen Zorlu Töre gibi güçlü isimler var. Ersan Saner’in taktiklerine karşı savunma geliştirir ve iki mars bir tek yapıp tavlada oyunu kazanırlarsa, sanırım Saner’i Mahalleye gönderirler. Oyun güzelleşti. İzleyin.
Fıkra
** Erikçi**
Bir gün padişahın kızı uyuyormuş ve padişah, uyanıp rahatsız olmasını
istemiyormuş.
O sırada seyyar satıcının sesi sokaktan padişahın kızının
odasına kadar gelmekteymiş.
Padişah, hemen :
- Ne satıyorlarsa müsait bir taraflarına sokun!
demiş.
Bunun üzerine askerler yakaladıkları erik satıcısının eriklerini müsait
bir tarafına sokmaya başlamışlar. Erikçi, kikir kikir gülüyormuş. Bunu gören
askerler :
- Ne o? Yoksa hoşuna mi gitti?
demişler.
Erikçi :
- Hayır, ben arkadan bağıra çağıra gelen karpuzcunun halini düşünüyorum!..
demiş…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.