Sn. Recep Tayyip Erdoğan, atamış olduğunuz TC Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile kararlaştırılan randevu çerçevesinde bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyordu. Ancak sizin T.C. Milli Eğitim Bakanı görüşmeyi iptal etti. Yavru – Kardeş, Anavatan edebiyatı bir tarafa, siyasette bunun adına ayıp derler. Haaa artık siz bizim ‘Marabamız’ oldunuz ve Ağa’nın elini öpmek için izin alarak geleceksiniz derseniz, zaten güç bela verdiğiniz izin ile elinizi bile öptürtmediniz. Sanırım Ana, artık yavruyu beslemelikten çıkarttı. Hoş, tayyarelerin geçişinden, vapurların düdük çalışından, aldığınız brostimoya, (Ücret) buraya pas ettiğiniz nüfusun eğitim ve sağlığına bakılmasına rağmen, beslemelikten bir türlü kurtulmamamız da düşündürücüdür. Sn. Erdoğan, Ağa’nın sözüne karşı çıkılmaz. Beslemelerden kurtulmanız için atın şu iki bölgeli federasyona imzayı da rahat edin. Bakın, her kahve aynı tadı taşımaz. Nerede içiyorsan kiminle içiyorsan ona göre değişir. Sanırım Osmanlı ruhu devşirdiği için artık eskiden birlikte içtiğimiz kahve eski tadı vermiyor.
**
Sn. Serdar Denktaş, içinden geçilen günlerin dayanışmayla, tam bir seferberlik ile aşılabilmesi halinde mevcut krizin daha hafif bir şekilde atlatılabileceğini ifade ettiniz. Sn. Denktaş, KKTC halkının bugüne kadar rahat bir yaşam sürdüğünü ancak bundan sonra daha çok çalışarak daha asgari yaşaması gerektiğini belirttiniz. Vallahi çok haklısınız. Sizlerden başlayarak asgari yaşam moduna geçebiliriz. Mesela örtülü ödenekleri örtüsüze, gara mersedesleri satarak. 15 binlik maaşları 5 bine indirerek ve resepsiyonları kaldırarak bir başlangıç yapabiliriz. Siz tellerimize, hangi notadan vuruyorsanız, bizlerde o makamdan çalıp söylememiz gerekir. Gerçi millet küfürlü hicaz faslından beste, santurlu hicaz faslından güfte yapmaya başladı. .
**
Sn. Cemal Özyiğit, TC Eğitim Bakanının randevu vermesine rağmen sizin ile görüşmediğini öğrendik. Vallahi bence görüşmemesi aman aman büyük kayıp değil. Zaten görüşmüş olsaydı, imza, türban, Hala Sultan İlahiyat Fakültesi, şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız diyerek kafanızda kalan saçları ütüleyecekti. Sn. Öyiğit, TC Eğitim Bakanını tenzih ederek söylüyorum. Yanlış anlaşılmasın. Teşbihte hata olmaz der ünlü düşünürler. Hıyar soyulsa da hıyardır. Soyulmasa da hıyardır. Öyle bir benzetme aklıma geldi. Yazayım dedim.
**
Sn. Ömer Meraklı sosyal medyadaki paylaşımınızda, duy sesimizi Ankara, Tapu Dairesinin yeni müdürü odasına, lale devrindeki gibi para harcamış. Gomam elimi taşın altına çok beklen dediniz. Lale Devri zamanında hamamcı ‘Patrona Halil’ isyan başlatmış ve çok kelle almıştı. Sonuçta onun da kelle gitmiş ama ‘Lale Devri ‘ de sona ermişti. Muhtarım, Lale devrini yaşayarak biz farklıyız diyenlere sizin farkınız ne? Yoksa sizi babanız mı doğurdu diye sormak istiyorum.
**
Sn. Ferda Ekinci, paylaşımınızda, Serdar Denktaş’ın, önümüzdeki günler daha kötü olacak açıklamasına, Yani Sn. Denktaş, Lale Devri bitti demek istiyor dediniz. Sn. Ekinci, Lale Devrini yaşayan bakan, bakmayan, vekil, mekil ve bürokrat takımı Patrona Halil’in, günümüzde de Patrona Halil isyanını başlatmak için kolları sıvadığını görecekler. ‘Lale Devri’ bitecek ve padişahlık süren, erkanı umumiyenin kellesi bumburo gidecek. Siyaset turşu suyu gibidir. İçenin midesi bulanır, içmeyenin ağzı sulanır. Ama bunlar ha bire bizim midemizi bulandırıyorlar. Bulanan midemiz bizi kusturursa, Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduklarını görecekler.
**
Sn. Metin Atan, Meclis çalışanlarının grevine destek verirken bunu kimse popülizm olarak algılamasın. Halkın çıkarlarını korumak hükümetlerin görevidir. Gördüğümüz kadarıyla sessiz sedasız seyrediliyor. Zamların arkası kesilmiyor. İş keyfiyete döndü. İnsanların sinirleri had safhada. Hükümet yapılan hiç bir uyarıya karşılık vermiyor, kendi bildikleri doğrultuda ilerliyorlar. Döviz yükseldi napalmı diyorlar. Madem bir şey yapamıyorsunuz yapabilecek biri gelecek” “Yapamıyorsanız gidin” dediniz. Eeee vallahi çokta doğru söylediniz. Sn. Atan, ne yapalım, Tanrı erkeği çok, siz ve sizin gibi halka hizmet vermekten keyif alan “adamı” az, mersedeslerin arka koltuklarına müptela olan, zam kazığı geçirme hastası siyasileri de haddinden fazla bolca yarattı.
**
Kıb-Tek Yönetim Kurulu üyeleri, kısa bir süre önce halis Kıbrıs zeytin yağına bulayarak, kıynıklarını yontmadan hart diye geçirdiğiniz ‘Elektrik Zam Kazığından’ sonra bir zam kazığını da hazırlamakla meşgul olduğunuzu öğrendik. Bukez fazla acıtmasın diye kıynıklarını da temizlediğiniz ‘Zam Kazığına’ fazladan zeytin yağı süreceğinizi haber aldık. Son zam kazığının yarattığı tahribat sonrasında, koltuk yerine, kuş tüyü ile doldurduğumuz minderlerde oturmaya başladık. Bu kez zam kazığının bir yerlerimizde yaratacağı tahribat nedeniyle o kuş tüyü yastıklarda da oturamayacağız. Bu konudaki önerileriniz bekler, 3’ncü zam kazığını beklemekte olduğumuzu hatırlatırız. Ceryan bizleri tepe tepe ruhumuzda fena yara açtı. Yalnız unutmayın İnsan ruhunun yarası dikiş tutmaz. Ve o açılan yara asla kapanmaz.
**
Sn. Aykut Günel,sosyal medyadaki paylaşımınızda, ülkenin para politikası başındaki, Sn. Zat bakan Serdar Denktaş, millet döviz borçlanarak bankalardan dövizborcu çekerken bana mı sordu diyor dediniz. Döviz kurundaki dalgalanmalardan dolayı sıkıntıya giren halkın sorunlarını çözeceğine, piyasayı rahatlatacağı yerde kendi milletini azarlayarak dövizi düşürmeyi planlıyor dediniz. Ve Sn bakan mümkünse sen belesbit binmeye devam et, o makamıda ehli birine bırak diye ilave ettiniz. Sn. Gürel, Sn. Bakan derken galiba yanlış kelime kullandınız. Bakan biz bu Ağa diye geçinen efendileri seçen Marabalar. O efendiler de KKTC bol Kepçe Lokantasında ne varsa ‘Götürenlerdir’ onlar yeyip yuttukları ile keyiften uçarken, bizler ise kafeste doğan kuşlar gibi uçmayı hastalık zannettiğimiz için sürünme modunda gidiyoruz.
**
Sn. Serhat Kozoğlu, açıklamanda, maaşım ne döviz borcuma, neelektriğe, ne arabanın ruhsatına yetiyor ne de mutfağa diyorsun. Ve nasıl araba ruhsatınıçıkaracağımıdüşünürken birde sigorta yasağı geliyor. Demekki hükümet bizleri suça itiyor. Yapacak birsey yok suç işleyerek sigortasız araba süreceyiz ifadesinde bulunuyorsun. Sevgili Serhat, bak Serdar Denktaş bunlar daha iyi günlerimiz daha kötülerine alışacaksınız. Kemerdeki son deliğe kadar kemerinizi sıkacaksınız diyor. Vallahi ben bunlara kızmıyorum. Bu efendileri bir defa daha oy vereyim. Belki bizim gıccaccığı işe alırlar. Veya oğlancığın sözleşmesini uzatırlar deyip oy verenlere de kızmıyorum. Ben asıl bunların gölgelerine hala daha bunları takip ettikleri için kızıyorum.
**
Sn. Ödül Muhtaroğlu, değerli bir dostumuz yaptığı açıklamada, ben hem DPÖ emeklisi hem de meslekten olduğum için Ağustos ayı HP oranının ısmarlama bir rakam olduğunu hemen söyleyebilirim. Ama herkesin bunu görüp anlayabileceğini de biliyorum. Son bir ayda döviz kurunun %35 civarında arttığı ve buna bağlı olarak elektriğinden gazına, ekmeğinden sütüne kadar a' dan z' ye tüketim maddelerine %25' ten %100' e varan fiyat artışlarının olduğu bir ülkede Ağustos ayı HP oranının %8.42 çıkması (çıkarılması) yorumunu size bırakıyorum dedi. Sevgili Ödül eski kaptanın olarak benim de bu işe aklımın yatmadığını söylemek istiyorum. Ya hesapta bir yanlışlık var yada emir demiri kesti diye düşünürüm. Sn. Müsteşar, yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa,sanırım hiçbir yere varamayacağız demektir.
**
Sn. Eralp Serifoglu, zam furyasına tepki nedeniyle yapmış olduğunuz açıklamada, yurt dışına yapılan tanıtma,ziyaret vs vs amaçlı geziler iptal edilsin. Tasarruf edilen para, fakir ve başarılı öğrencilerimizin eğitimine harcansın diyorsun. Çok da doğru söylüyorsun. Hocam, Ağalar tasarrufa giderse biz ‘Marabalara’ nasıl caka satacaklar. Kendileri 1200 TL artış alırken, 200 TL bile alamayan düşük maaşlılara nasıl vaatlerde bulunacaklar. Sevgili hocam, Zamtonlar sayesinde anamız ağlarken, bunlar geride playback yapmayı tercih ediyorlar. Ancak play back yaparken bile detone oluyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.