• BIST 9645.02
  • Altın 2411.409
  • Dolar 32.5821
  • Euro 34.8207
  • Lefkoşa 32 °C
  • Mağusa 31 °C
  • Girne 27 °C
  • Güzelyurt 32 °C
  • İskele 31 °C
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 25 °C

Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar
Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Sahibine Mesaj

 

Sn. Mustafa Akıncı, Genel Sekreter’in Güney Kıbrıs’ta seçim süreci yaşanırken herhangi bir girişim yapma düşüncesinde olmadığını, Rum tarafında da bu yönde bir beklenti olmadığını, seçimlerin sonucunun bekleneceğini Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin eşitliği konusunda hazımsızlığı bulunduğunu ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme hazır olmadıklarının anlaşıldığını ifade ettiniz. Sn. Akıncı, Kıbrıslı bir Türk’ün başkanlığının Rum kesimince hazmedilemeyeceğini buna alışmaları gerektiğini söylediniz. Tamam, da mideleri bazı şeyleri hazmetmezse hazım ilacı içilir. Çektik gelmiyorlar. İttik gitmiyorlar. Gabsalı verelim diyoruz onu da bırakmıyorlar. Eeee bu efendilerin keyfinin gelmesini mi bekleyeceğiz? Sn. Akıncı, Rumlar da unutmasın. Bıraktıkları insanları geri döndüklerinde aynı bulacaklarını sanıyorlarsa yanılırlar.

**

Sn. Zeki Çeler sert bir açıklama yaparak Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu'nu eleştirdiniz. Ertuğruloğlu’na sen önce 11$ milyonun hesabını doğru düzgün ver temize çık, ondan sonra 100 tane yaşlı Rumun, Karpaz’da UN tarafından alacağı iaşeye utanmadan vergi koycam diyorsun. Ve memlekete beceriksiz politikalarınız yüzünden paslı araçlar içinde gayet sağlıksız bir şekilde kaçak et ve gıdalar sokulurken, toplumun sağlığı ile oynanırken, kaçakçılığı önleyemezken, kalkacan ve böyle bir karar üretecen diye de sözlerine devam ediyorsun. Sevgili Zeki, bir birine zarar vermeden yol alınabileceğini kar taneleri ne güzel anlatıyor. Ancak biz kar taneleri kadar olamadık ve birbirimize zarar vermeden yol almasını bir türlü öğrenemedik. Gezen ayağa taş değdiği gibi abuk subuk konuşan dile ustura, dipsiz kuyu vazifesi gören dağarcığa da

**

Sn. Erhun Kemal Ekinci biz eskiden 40 kişiydik. Bir birimizi bilirdik. Büyüdük, üremeden çoğaldık, 100 olduk, 400 olduk. Kimseyi bilmez tanımaz, tanıyamaz olduk. Kimlik gitti, kültür bitti, eğitim yok, sağlık öldü. Giyim, kuşam yerinde, Mercedesler her yerde, Herşey çıkar, menfaat, memleket gitti elden. Sığınmacı gibiyim toprağımda, lisanım unutuldu.  Ar, namus hak getire, şeriat kapıda beklemekte. 13 yaşa düştü en eski meslek bile. Uçuyor herkes duman ile ot ile. Ne yasemin kokar, ne ful tüter, sillarga savrulur buram buram ülkemde. Mutluyduk selfi yapmadan da, akıllı telefon olmadan da, siyah beyaz televizyonla. Sevgi vardı, saygı vardı. En güzeli edep vardı. Üremeden çoğaldık, sokaklara dağıldık. Arap olduk, zenci olduk, Türk olduk, Kürt olduk, kimliğimiz gitti piç olduk, istemeden besleme olduk. Mevki peşinde eşek olduk, çalışmadan zengin, okumadan alim olduk diyorsun. Sn. Ekinci, gerek yok her sözü, laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, tabi bu bakıştan anlayana. Etrafına bir göz atan zaten ne demek istediğini anlar.

 

 **

Sn. Damla Dabiş Özel sosyal medyadaki paylaşımınızda küçük bir kafes içerisinde yaşamak mecburiyetinde kalan güzelim bir köpeğin durumuna atıfta bulunarak ancak boyu kadar kafeste yaşamak zorunda bırakılan bir köpek ağlıyor. Çünkü adım atacak alanı yok. Bir öğrenci tarafından alindi. Dışarıda gezdirilirken de görmedik. Bu köpeğin çektiği işkenceye dur demenin yolu yok mu? Bu köpek Hilmi Toros sokak tutsel 17 daire 5 K.Kaymaklı’da bulunuyor diyerek adresini de veriyorsun. Sevgili Damla, bir canlıya verilecek en büyük ceza özgürlüğünün elinden alınması, yapılacak en büyük işkence de dönemeyeceği kadar küçük bir kafese kapatılmasıdır. Bunu yapan herhalde insan elbisesi giymiş bir yaratıktır. Ancak bunu öğrenip de bundan sonra müdahale etmeyen yetkili ve sorumlular da bu insan elbisesi giymiş yaratıkların yoldaşları olacak.  Sevgili Damla, yavru maymun annesine, anne biz neden çirkiniz diye sormuş. Annesi de haline şükret, çünkü hem içi hemde dışı senden daha çirkinler var diye cevap vermiş. Tabi anlayana.

**

Sn. Şener Elcil, KKTC yurttaşlığı hakkı kazanan birçok kişi hala vatandaşlık alamazken, üst düzey bir siyasi yetkili ile yakın ilişkisi olduğu iddia edilen bir kadına vatandaşlık verilmesini eleştirdiniz. Sorun bir hükümet yetkilisinin, özel ilişkileri kapsamında devletin yetkilerini kullanmasıdır. Yani devletin imkanlarını kendi özel ilişkileri için istismar etmesi söz konusudur. Başka ülkede bu olay yaşansa çıkıp bu yetkililerin istifa etmesi gerekir diyorsun. Da, ceylan derili koltuktan kalkmanın, ekmek kadayıfının üzerine konan dondurmayı yemeden bırakmak kolay mı sanıyorsun?. Şener hocam, siyaset, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir içmesen de, bu yüzden bizi yönettiğini sananlar kısa sürede bu durumdan marjinal oranda faydalanmaya çalışıyorlar: Ancak siyaset edenin bulacağını ve sandıkta inleyerek ölmekten beter olup ‘Angoniciklerin’ yanına gideceğini bilmeleri gerekir.

 **

Sn. Yusuf Çiftçi, 17 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşamını sürdürmekte. 2004 yılında kayıt altına alınan Çiftçi, oturma iznini de aldığınızı söylüyorsunuz. Yıllardır vatandaşlık için beklediğinizi ve sürekli aksilikler yaşadığınızı, 5 yıl olan vatandaşlık hakkının 7 yıla daha sonra da 10 ve en sonda 15 yıla çıkartıldığını belirtiniz. “Vatandaşlık hakkı elde ettik, süremizi doldurduk ve geçen yıl vatandaşlığa başvurduk. Başvuru yaptığımız dönemlerde 6 aylık evrak süresi kabul edilirken, 3 aylığa düşürüldü ve evraklarımız kabul edilmedi, yenilememiz söylendi. Evraklarımızı yenileyerek yeniden başvurduk. Ama bu seferde eşim taşıyıcı diye vatandaşlık veremeyiz dediler” diyorsun. Sn. çiftçi ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur. Senin dayın ve amcan olmadığı için hamurun küçük. Güzeller güzeli kadın olmadığın için senden beklenenler çürük.  Yusuf gardaş, belki belki bugüne kadar hiç bir şey yolunda gitmedi. Ama hiçbir şey de beni yolundan etmemeli. Mücadeleye devam.

**

Sn. Münevver Özakalın, mafya-devlet ilişkisinden dolayı KKTC’deki gece kulüplerinde farklı meslek adı altında çalıştırılan seks kölesi kadınlar için bir şey yapılamadığını ifade ettiniz. Ayrıca seks kölesi olarak çalıştırılan kadınların yakalanmaları durumunda, gönüllü olduklarına dair ifade verdiklerine de işaret ettiniz.  Hastanede yapılan sağlık kontrolleri noktasında da yeterlilik olup olmadığı gibi şüpheler var” dediniz. Sürekli arka bahçe olarak kullanılan ülkeye öğrenci statüsünde gelen ve fuhuşa teşvik edilen öğrencilerin olması yanında birkaç yıldır da kişisel olarak uğraştığım yumurtalık satışı olayı var. Para karşılığında kadın öğrencileri bulan erkek öğrenciler teşvik ediyor bunu açık açık diyorsunuz. Kısacası buraları yalnız yapılanlar ile kararmadı. Garamuza oldu. Sn. Özakalın çürük tahta çivi tutmaz. Bizi yönettiğini sananların eseri sonrasında çürüyen değerlere bir türlü çiviyi çakamıyoruz.

**

Sn. Sanlı Çoban sosyal medyada yaptığın açıklamada İyi ki Beşiktas’lıyım. Bunun da kokusu çıkar gene tarlalar sürüldü ekinler ekildi. 2 net penaltımız 1 golümüz güme gitti. Rakip 3 korner 2 penaltı. Sonuçta bizim adamlar da insandır. Sen giden Portoyu yenen o Vardar Ovasında kaybolur gidersin diyorsun. Sevgili Sanlı, Fransa İmparatoru Napolyon’da büyük umutlar ile Belçika’nın Waterloo kasabası yakınlarına gitmiş ve İngiliz- Prusya ittifakı ordusunu mutlak yenilgiye uğratacağını hesaplamıştı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve İngiliz General Welington’un yönettiği orduya yenilmişti. Beşiktaş’a gelince şampiyon oldu. Ancak sahip olduğu her şeyi, bir gün kaybedeceğini bilmelidir. Bu mağlubiyet de kaybedeceklerinden sadece biridir.

**

Sn. Nezihi Beyaz, Konyaspor-Akhisar maçı oynanacak; maç öncesi Konya'nın T. direktörüne soruyor spiker "Hocam, maç hakkında en düşünüyorsunuz?" Şimdi, teknik bir analiz bekliyorsunuz değil mi? Adam "Allah'ın takdiri ve teveccühü ile kazanacağız inşallah" diyor. Yahu, ne alakası var. Alt tarafı bir oyun ve neticede sonucu 3 ihtimalli bir maç. Mustafa Hoca, sanki Süper Lig hocası değil de, cami hocası. Birilerine mesaj mı veriyor nedir? Dünyada böyle bir yorum yapılan ülke var mı? diye soruyorsun. Sevgili Nezihi, Türkiye’de devir değişti. İnşallah ve maşallah diyerek sözlerine besmele ile başlayıp Erdoğan ile bitirenler İn, Atatürk ile başlayıp layiklik ile bitirenler OUT oluyor. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmadığı gibi hıyarın kabuğunu soymak, onun hıyar olduğu gerçeğini değiştirmezki.

**

Sn. Mustafa Yalınkaya, üniversite mezunu olan ve belediyeye istihdam edilen çalışanların işçi sınıfına yerleştirilemeyeceğini ancak Lefke Belediye meclisinde bunun aksi bir karar üretildiğini belirttiniz. Aziz Kaya’nın Lefke Belediyemize çok şeyler kattığını sürdürülebilir yapısı olmayan belediyeyi ayağa kaldırdığını ancak hiç kimsenin yasa dışılık yapamayacağını. BES olarak bunu dile getirince başkanın üsluba yakışmayan sözler ile saldırdığını ancak sizin üslubu bozmayacağınızı belirttiniz. Bence doğrusunu da yaptınız. Adalet ablanın sinirden öldüğü, hak hukuk denilen ülkede Hakkı dayının kalp krizi geçirdiğini ve Adil düzen diyenlere kızan Adil amcanın yoğun bakımda olduğu ülkemizde bildik yolunuzdan şaşmamanızı kutlarız. Sn. Yalınkaya, hamuru acılar ile yoğrulan ülkemizde acıların dermanı ağlamak olsaydı Eczacılar soğan satardı. BES olarak sizin ağlamak yerine icraat yapmanız da takdir ile karşılanıyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler