• BIST 9524.59
  • Altın 2488.041
  • Dolar 32.4983
  • Euro 34.7526
  • Lefkoşa 24 °C
  • Mağusa 25 °C
  • Girne 22 °C
  • Güzelyurt 24 °C
  • İskele 25 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 26 °C

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'
Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Sn. Kudret Özersay sosyal medyada yaptığınız paylaşımda,  yaklaşık bir ay kadar önce Ercan polis karakolunda gerçekleşen şiddetin görüntüleri bilgimize gelir gelmez Polis Genel Müdürü ile görüştüm, sorumlu (lar) hakkında soruşturma başlatıldı. İzleyen, müdahale etmeyenlerin de ihmali olduğu aşikar. Böyle bir zihniyetin polisimizde yeri olmamalı. Bu hem polis teşkilatımızın hem de ülkemizin itibarına ciddi şekilde zarar verir dediniz. Ve daha önce gördüğüm görüntüleri hatırlayarak doğru ama az bile  söylediniz diyorum. Sn. Özersay, olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi kuşkusuz polis teşkilatıdır. Ancak eskiden gıpta ile baktığımız ve üzerine toz bile kondurmadığımız bu teşkilat, ne yazık ki, lastiği patlayan, sparkları yağlandığı için makinesi tekleyen arabaya dönüştü. Karakollarda burunlarından kıl aldırtmayan polislerin yanısıra, şiddet uygulayan. Trafik kontrollerinde evrak isterken bile neredeyse vatandaşı dövecek pozisyonuna giren bazı polislerin, bu davreanışı halkın polisten soğumasına neden oluyor. Şiddet kimden gelirse gelsin kabul edilmez. Bu ülkeyi yönetenler olarak, polise, Kimseye büyüklenmemelerini, Çaydanlığın bile ne kadar çok kibiri olursa olsun, bir bardağın önünde eğilmek zorunda kaldığını, bazı tiplere de Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu hatırlatmalısınız düşüncesindeyim.

**

Sn. Ayşegül Baybars, bu ülkenin sanırım dingili koptu. Güzel bir olaya imza atmaya çalışsanız bile öküzün altında buzağı aradıkları gibi bir Esentepe’ye yapılacak marina olayının arkasında da enddek göndek aranmaya çalışılıyor. Esentepe’de, denize sıfır bir araziyle ilgili olarak ortaya atılan iddiada, İçişleri Bakanlığı’nın kendisinden talep edilen araziyi özel bir şirkete doğrudan vermek yerine, Esentepe belediyesi aracılığıyla bir şirkete önerdiğine vurgu yapıldı. Herne kadar bu iddiayı reddetmiş olsanız bile, bu bir çamur at izi kalsın. Çamur düşse bile izi rahatsız etsin düşüncesinin ürünüdür. Hacı amca Ayşegül gızım, sinirlidir asabidir ama bazı konulara duyarlıdır. Böyle endek ve göndeklere girişmez dedi. Sn. Bakan, bölgeye istihdam sağlayacak, bölgeyi zenginleştirecek, bir marina inşaatı ile ilgili olarak, kuru iftira atanları, bende bazen sahiden adam yerine koyuyorum da, her defasında bunlar yerlerini yadırgıyorlar. Bari insan olmayı başaramıyorlarsa hiç olmazsa taklit yeteneklerini geliştirsinler diyorum.

**

Sn. Süleyman Manavoğlu, 13 Haziran 2019 tarihinde, Ercan Havalimanında, polis tarafından tekmelenmek suretiyle darp edilen şahsın haber ve görüntüleri bir Rus Haber Ajansı olan Sputnik’te yayınlandı. Bir başka deyişle dünya basınında, KKTC olarak şiddet olayı ile ilgili olarak yerimizi aldık. Polis tarafından 45 gün sonra yapılan açıklamada, şiddet gören kişinin, aşırı alkollü ve içki tesiri altında bulunduğu sırada, cep telefonlarının X-Ray cihazından geçtiği sırada telefonlarının ıslandığı gerekçesiyle, görevli polislere küfür ettiği belirtildi. Sonrasında da, bağırıp çağırmak suretiyle rahatsızlık yaptı denildi. Genel Müdürüm, insan olarak sizin, bırakın insanları, hiçbir canlıya şiddet uygulayacak karakterde olmadığınızı bilenlerdeniz. Teşbihte hata olmasın, bir delinin attığı taşı, kırk akıllının kuyudan çıkartamayacağı varsayımından hareket edersek, şimdi kuyudan bu taşı kim çıkartacak dersiniz? Artı, oralardan bizlerde geçerken cep telefonlarımızı X ray cihazının yanına koyuyoruz. Bugüne kadar orada suya raslamış değiliz bu bir. Olmayan suyun telefonları nasıl ıslattığı Ayşaba’nın da merak konusu oldu buda iki. Sn. Manavoğlu, varsayalım telefonlar ıslandı. O şahıs küfür de etti. Ali dayının eşeği sudan gelene kadar, bu şahıs tekme tokat dayak cennetten çıktı denilerek dövülmeli mi? Küfür etmişse bunun yeri mahkemeler değil mi? Hacı amca, vallahi ben yalanlarla rahatlamak yerine, gerçekler ile incitmeyi tercih ediyorum diyor. Ne dersiniz?

**

Sn. Cemal Erdoğan, Esentep’de denize sıfır bir alanın, İçişleri Bakanlığı tarafından, Esentepe Belediyesine verildiği, plaj düzenlemesi ve rekreasyon amacıyla, Esentepe Belediyesi’ne verilen bu arazinin, ekonomik gücününzün olmaması nedeniyle, projeyi yap-işlet-devret modeliyle özel şirkete verdiğiniz söyleniyor. Sözleşmedeki zaman dillere dolanırken, bölgeye zenginlik katacak ve istihdam sağlayacak marina yapımı ile ilgili olarak bu şirket milyon sterlin yatırım yapacak. Sonrasında parasını tekrar geri almak için yıllarca uğraşacak. Tam paramı geri alıyorum noktasında, birilerine gel guzzum cefasını burayı yapan şirket çekti. Sefasını ve kaymağınıda sen yemi diyecek? Birileri herhalde bize bu harita bu ‘Kıbrıs’ı almaz be annem demeye getiriyor. Sn. Erdoğan, birilerinin, deniz kenarında otel yaparak, milleti para ile denize sokması görülmezken, bir başka işletmecinin ‘Marina’ yaparak bölgede istihdam sağlaması birilerine ağır geliyor. Ben hazımsızlık ilacı içsinler derim. Bakıyorum birilerinin şaşisi kaymış. Hepsi artist olmuş ya, bu noktada size bunların yönetmenliği yapmak düşer. Artık flim onlar adına dram mı yoksa korku flimi mi olur bilmem.

**

Sn. Ahmet Yönlüer, katılmış olduğun televizyon programında yine inciler dökerek, saydırdın. Konuşmanda, Kıb-Tek’e de gönderme yaparak, onu toplumun kanını emen bir kuruluş olarak nitelendirdin. ve bu gibi kurumların özelleştirilmesi gerektiğini belirttin. Yargıya da yapmış olduğun göndermede, emeklinin ve dar gelirliye %2’lik artış ile vermiş olduğu karar sonrasında sendikalara kullanacakları emsal yarattıklarını dile getirdin. Afrika gazetesi ile ilgili olarak vermiş olduğu karardan sonra yargıçın istifa ettiğini, bu durumun onun görev yaparken ki zihniyetini de gözler önüne sermesine neden oldu dedin. Sevgili Ahmet Yönlüer, su geldi. Su nimettir. Anaya teşekkürler ama 2.5 TL’den evlere giren suyun 7 TL’ye yükselmesine sen dersin? Telefon Dairesine kaldırımda bekle denilerek özel GSM operatörlerine verilen imtiyazlar sonrasında hemen hemen özelleşen telefonlarda ödediğimiz miktarlar ne kadar yükseldi biliyormusun? Yakında seçim var. Sağın, Günay Çerkez’i aday göstertmesi yanlış olur dedin. Bizim Ayşaba’da, yeniden siyasete bodoslama giriş yapan Ahmet ovlucuğum ‘Yeniden Doğuş’ yapmak için kullandığı argümanlar künefe gibi oldu. Dışı tatlı, içi kaşar dedi.

**

Sn. Savaş Orakçıoğlu, Güzelyurt Kaymakamı olarak dişinden tırnağından artırarak bölgedeki sokak hayvanlarına bakmaya çalışan Rana Sarro’nun barınağına takmışsınız. Bugün 60 tane köpeğe ev sahipliği yapan barınağı yıkacağım diyerek makam odanıza aldığınız kompresör ile hava basma işlemine başlamışsınız. Bir Kaymakam olarak, böylesi güzel işler yapan Rana gibi insanlara yardım etmek yerine tekerine androş koymak sanırım Kaymakamların görevleri arasına girmez. Despotizm kötü bir hastalıktır. İnsan 1500 feet yükseklikte giderken de çok dikkat etmeli. Ozon tabakası delinirse, mazallah burun üstü yere çakılmaktan kurtulmaz. Ayşaba, ben Rana’nın yerinde olsam o 60 köpeği gider, bakması için kaymakamın kapısına bırakırım. Sn. Orakçıoğlu, unutmayın, ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, bir gün yaprakları yere düşer. Ve düştükten sonra rüzgarın önünde oyuncak olup nerelere savrulacaklarını bilmezler. Mevki ve makam insanı kör ederse o kuru yaprak gibi savrulurken, duvara da toslayabilir.

**

Sn. Ali Orçan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Özel Kalem Müdürü olarak  görev, Elmas Tokay’ın yerine atandığınız açıklandı. Turizm ve Çevre Bakanlığı, Bakanlık Müdürü görevinden, Özel Kalem Müdürlüğüne atanmanın, omuza bir yıldız mı? Yoksa kol üstüne konan ve çavuşluğu simgeleyenlerden bir tanesinin sökülerek onbaşılığa tenzili rütbe mi yapıldığını inan anlayamadık. Neyse sizin tenzili rütbeden sonra yerinize, Turizm ve Çevre Bakanlığına, Bakanlık Müdürü  mevkiine, müşavir olarak boş gezenin boş kalfası görevi yapan Salih Cansel’in atandığı açıklandı. Yeni hükümet gelene ve kelleler bumburo kesilene kadar şimdilik hayırlı ve uğurlu olsun diyelim. Sn. Orçan, Çöreğin büyüğü unun çoğundan olur. Çörek yapacağın teknenin içine unu, sen ne kadar çok koyarsan koy, değişen hükümetler bu un kesildi. Sağlığa  aykırıdır diyerek çöpe atar. Bilmem anlatabildim mi?

**

Sn. Günay Çerkez, UBP’nin sizi sağın Cumhurbaşkanı olarak aday göstertme hazırlığında olduğu söyleniyor. Tabi bu gerçekleşmese bile isminizin geçmesi sizin açınızdan gurur verici bir durumdur. Ancak ZORLU yollardan geçerek, Milliyetçilik ilkesinden dirhem taviz vermeyen TÖRE’ye bağlı kişilerin bundan rahatsızlık duyacağı kesindir. Aman dikkat edin. UBP güneşi, tekin değildir. İnsanı fena çarpar. Bir bakarsınız hah tam istediğim gibi dediğiniz noktada sizi gara gavurma yapmış. Birileri ayağınıza bayda atarak sizi yere yüzükoyun yatırmış. Sn. Çerkez, yaprak eğer ağaçtan düşerse rüzgarın oyuncağı olur. Aman düşmemeye dikkat edin. Yoksa ne şirket ne şirketcikler kalır. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kurulduktan sonra buz gibi hayaller, Şekerden mamül evler hayal ederken, birde bakmışsınız yağmur yağmış. Ne buzdan hayaller nede şekerden evler kalmış. Dimyata pirince giderken, bir bakmışsınız evdeki bulgurdan da olmuşsunuz.  

**

Sn. Selcuk Akmanlar, sosyal medyada yaptığınız paylaşımda rütbesini kullanarak polis kadınları taciz eden polis subaylarından dem vurdunuz. Kadın polisleri taciz eden bu subay/ları, pislik ve şerefsiz olarak nitelerken, el konulan uyuşturucuları da kendisinin alıp piyasaya sürdüğünü belirttiniz. Bahse konu subayın, Omorfo’ya sürüldüğünü dile getirirken, bu subayın neden açığa alınmadığını soruyorsun.Sn. Akmanlar, polisin bir bölümünün su koyverdiğini ve dejenere olduğunu, karakolda bazı polislerin burnundan kıl aldırmadığını, üst katmanların yanısıra alt katmanlarda da huzursuzluk olduğu çok bilinmeyenli bir denklem olmaktan çıktı. Kanser erken teşhis edilmesine karşın nedense gerekli müdahale yapılmıyor. Ve andilla konarak bizim gibi uzaktan bakılıyor. Ayşaba bunları gördükçe ört ki ölem diyor. Selçuk gardaş, polis karakollarda, şiddeti makamında, güftesi dayak, bestesi küfür dalında tek sesli müzik yapmak yerine, halkın sevgisini kazanıp, birlikte senfoni yapmış olsa, sanırım çok daha iyi olacak.

**

Sn. Yalçın Koçyiğit, son zamanlarda Macar ordusunun, Mohaç Muharebesinde, Osmanlı ordusunun önünde çil yavrusu gibi dağıldığı gibi tavlada, Gürkan Kara’nın ve Alihan’ın önünde bozguna uğramanın üzüntüsünü geçirecek bir olay yaşayacağını öğrendik. Yaşadığın bozgun sonrasında moralin 3 Ağustos’a kadar sanırım düzelir. Yoksa 3 Ağustos tarihinde, sevgili oğlun Özkan ile hayatını birleştirecek olan Dilem kızımızın evlenme törenini asık surat ile ekşi yudumlayan birisinin yüzüne dönüştürürsün. Sevgili Yalçın,  Evlat demek dünyadaki cenneti yaşamaktır. Organik tohumdan, Gedolu ürün çıkmaz. Bu nedenle senin gibi güzel insanların istisnalar kaideyi bozmaz sözüne inanmadığım için gedolu çocuklarda çıkmaz. Allah onları bir yastıkta kocatsın. Ağız tadlarını hiç bozmasın.

**

Sn. İsmail Arter, sivrisinek yoluyla bulaştığı tespit edilen “Batı Nil Virüsü” vakasının ortaya çıkmasının ardından, çok önceden, Gazimağusa Belediyesi olarak başlattığınız sivrisinekler ile ilgili mücadeleyi artırdığınız söyleniyor. Batı Nil Virüsü”ne karşı çalışmalarınızı yoğunlaştırırken, yapılan ilaçlamalarda insan sağlığını da ön planda tuttuğunuzu öğrendik. Bazı gözlerin hipermetrop, bazılarının ise miyop olduğu kadirşinaslık ortamında, yaptıklarınızı bakıp de görememeleri tam bir aymazlık ürünüdür. Sn. Arter, insan sağlığını düşünerek giriştiğiniz sivrisinek mücadelesinde, full çeken bataryanız ile milletin kalplerinin en müstesna yeri olan sevgi bölgelerinin kapsama alanından çıkmıyorsunuz. Bir gönülde bir çiçek olma yerine birçok gönülde buket oluyorsunuz. Mücadeleye devam.    

**

Sn. Hasan Küçük senin mahalleye, dikilen mobese direği neredeyse evin içine konacaktı. Pencereyi açsan karşında direk. Dışarı baksan gözünün önünde direk. Sanırım bu direk senin sinirleri, kızılderili yayı gibi gerdi. Ve sonunda patlamana neden oldu. Sosyal medyadaki mesajında, gerçekten sinirlerim gerilmeye başladı. Böyle vizyonsuz hükümet mi olur. Ey KKTC halkı yeter artık. Evin içinde de rahat yok. Bu iş artık kabak tadı verdi. Ya söksünler yada çamaşır direği yapacam dedin. Sevgili Hasan, Eğitim, Tarım ve İçişleri Bakanı olarak her işi yapan, ama hiçbirini beceremeyen süper bakanların olduğu, doktor vekillerin sırf memnun edilmesi için alakaya maydanoz bakanlıklara verildiği ülkemde, böylesi absürt işlerin yapılması da yadırganmamalı. Gardaş, bazı yöneticilerin alakaya maydanoz yaptıkları işler sonrasında, toplumda açtıkları yara derin olmasına rağmen, halk tarafından gösterilen tepkinin sadece derin bir sessizlik olmasına inan inanamıyorum. Milletin başına, Hülya Avşar düşerken, bizim başımıza ne yapalım yetenekten bozma, ne iş olursa yaparım abiden olmalar düşüyor. Ama en önemlisi, gökten zembille inenlere karşın mangaldan bozma, rakıdan olma, yeme içme masası, ne hikmetse olanca heyebeti ile devam ediyor

 

GÜNÜN SÖZÜ

muhika.png

 

GÜNÜN FOTOĞRAFI

muhika-001.png

 

FIKRA

Hava Yastığı Bende

Karı koca arabada giderken kadın:

– “Seninle güzel bir beraberlik yaşadık. Ama artık ben boşanmak istiyorum…” demiş.

Adam sesini çıkarmamış… ama gaza basmış, hızı 120’e çıkarmış.

Kadın:

– “Neden dersen başkasıyla bir süredir beraberim” demiş.

Adam yine ses çıkarmadan hızı 140’a çıkarmış.

Kadın devam etmiş:

– “Evi ben istiyorum.”

Adam hızı 150 ye çıkarmış…

Kadın:

– “Ayrıca bütün çekleri, kredi kartlarını ve arabayı da istiyorum…”

Ve adam hızı 160’a çıkarmış.

Kadın:

– “Hiçbir şey söylemeyecek misin? Sen hiçbir şey istemiyor musun?” diye sormuş.

Adam hızını 180 çıkarmış ve:

– “Hayır!.. Ben ihtiyacım olan her şeye sahibim!..”

Kadın şaşırmış ve:

– “Öyle mi? Nedir o?” diye sormuş.

Adam karşıdaki duvara saatte 180 km hızla çarpmadan önce cevap vermiş;

– “Hava yastığı bende!”

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler