• BIST 9057.97
  • Altın 2293.771
  • Dolar 32.3117
  • Euro 35.128
  • Lefkoşa 26 °C
  • Mağusa 24 °C
  • Girne 23 °C
  • Güzelyurt 26 °C
  • İskele 24 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'
Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Sahibine Mesajlar

Sn. Meral Akıncı -  Sibel Tatar, Atatürk’ün çizdiği Türk Kadını profiline o kadar güzel uyuyorsunuz ki, işte modern Türk kadını böyle olmalı dedirtiyorsunuz. Meral hanım sizi, Cumhurbaşkanı eşiniz Mustafa Akıncı ile katıldığınız festivalde, Sibel hanımı sizi de, Başbakan eşiniz Ersin Tatar’ın, Türkiye’ye yaptığı ziyarette, İstanbul’da gerçekleşen ve KKTC adına yapılan KKTC kupasında izledim. Giyim ve kuşamınız, bilgi ve görgünüz ile kendinizden emin duruşunuzu bir teraziye, bazı Türkiye yöneticilerinin seçime katılan bazı belediye başkan adaylarının eşleri ile sizi terazinin ayrı ayrı kefelerine koydum. Sizin terazinin kefesi tak diye aşağıya vurdu. Giyim kuşamın yanında zarifliğiniz ve bilgi dağarcığınız ile modern bir kadının nasıl olması gerektiği gözlerin içine soktunuz. Sn. First Lady’ler, Hacı amca, birileri güIün, dikenin himayesinde yaşadığını sanır. Hâlbuki dikenin itibarının güIün himayesinde olduğunu görmezler. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır tezinden hareketle,  o dikenlerin itibarının gülün sayesinde olduğunu da görmeliyiz diyor.

**

Sn. Zorlu Töre, , UBP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması konusunda ismi tartışılan Günay Çerkez ile ilgili olarak yaptığınız açıklamada, UBP Günay Çerkez’e mi kaldı dediniz. Partili olup olmadığını bile bilmediğimiz günay Çerkez’in aday olması konusunda baskı yapılması halinde partinin karışacağını da dile getirirken, parti tabanının buna karşı çıkacağını dile getirdiniz. Sn. Töre, politik kulvarda herne kadar örtüşmezsek de sanırım bu defa çok doğru bir noktaya temas ettiniz. Yıllarca partiye hizmet veren ve neredeyse bu uğurda sağlığı bile tehlikeye giren sizler dururken, hükmü karakuşi bir kararla dışardan birisinin o koltuğa layık görülmesi de kabul edilmez düşüncesindeyim. Zorlu bey, Töre’ye uymayan kişileri geçtik, partiler çökmeye mahkûmdur. Sn. Töre, UBP yıllanmış şarap gibi parti ise sizde yıllardır verdiğiniz emek sonrasında o şarabı muhafaza eden testisiniz. Testi kırılırsa, sanırım o şarabın yıllanmış olsa bile bir değeri kalmaz. Ne dersiniz?

**

Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, Cumhurbaşkan adayı olduğunuzu söyledikten sonra bakıyorum rakipleriniz çoğalıyor. Kapalı Maraş ile ilgili tartışmalar devam ederken, bukez gözler UBP’de yaşanmakta olan Cumhurbaşkanlığı adaylığına çevrildi. Zorlu Töre adayım derken, birde baktık, ortaya partinin üyesi bile olmayan Günay Çerkez’in ismi atıldı. Günay beyde nazlı gelin gibi yerim dar. Yok yok yerim dar derken, istemem ama lütfen yan cebime koyuverin diyor. Sn. Hasipoğlu, millet geçim derdinde, sizin parti yöneticileri de ellerindeki cevherleri görmeyerek başkalarına yaranma derdinde. Elde altın madeni varken, bakır arayanlara sanırım sadece bir yerlerimiz ile gülmemiz gerek. UBP hükümet olunca kapılarda sıra bekleyenler oldukça fazlalaştı. Kendi adıma konuşayım. Ben kalabalık ortamı pek sevmem. Çünkü herkesin yüzünde bir değil 4 maske birden var. Kurdele satıcılarında kurdele kalmadı. Elde kurdeleler, yeşil ve kırmızı mantinler kalktı, yerlerini turuncular aldı. Ört ki ölem.

**

Sn. Emrah Yeşilırmak, Karpaz bölgesi ile ilgili verdiğiniz mücadelenin devam etmekte olduğunu dile getirdiniz. Karpaz bölgesi için "Başka Karpaz Yok" sloganı ile çıktığımız yolda 24 Kilometre yürüdünüz. Yolda baygınlık geçiren, sağlık sorunu yaşayan insanlarımız oldu. Salih Çil Muskuri isimli vatandaşımız, insanı perişan eden güneş altında baygınlık geçirerek, hayati tehlike yaşadı. Karpaz’ın kalkındırılması yönünde vermekte olduğunuz mücadelede, maalesef hükümet yetkililerinin gerekli duyarlılığı göstertmemesi büyük bir eksikliktir. Ama bundan ötesi bir ambulansın bile görevlendirilmemesi insana gösterilen değerin bir ölçüsüdür. Açıklamanızda bugün İçişleri, Ulaştırma ve Başbakanlık önünde sonuç alana kadar kamp kuracağınızı belirttiniz. Başkan, bugüne kadar Karpaz halkı olarak hükümetlere çok güven verdiniz. Ayşaba, aman Emrah ovlucuğum, kulağına küpe olsun. Hiç bir zaman karşındakine ‘Tüm güven’  verme. Çünkü onu silah olarak kullanır. Mertse sizi korur, Namertse çevirir sizi vurur diyor.

**

Sn. Lale Bicim, sosyal medyadaki paylaşımınızda aylardır söyledik dinlemediler. Herkes işin nasıl olsa bir şekilde döndüğüne baktı. Birileri kar ederken birilerinin emeği sömürüldü aylarca ihale bitti diye ödenmediler. Sosyal Sigorta İhtiyat sandığı yatırımları yapılmadan çalıştırıldılar. Yıllarına bakılmaksızın Asgari ücret ile çalıştırıldılar.  izin hakları ayda 1 gündü her zaman çalıştılar ama emeklerinin hakkını alamadılar. Devlet içinde devlet oldu bu taşeronlar. Yetmedi mi? Artık Dur diyoruz dediniz, Sn. Bicim, Aliyanım teyze, böyle başa böyle traş diyor. Birilerine Allah değil, dayı ve amcaları, yürü ya kulum dedikçe, onlar yürümeyi bir tarafa bırak koşar adımlar ile maraton koşmaya başladılar. Dayı ve amcaların yürü evladım diyerek daha çok koşmaları için kıçlarına avroşillo sürmek suretiyle şeytanlık yapanların vesvesesi varsa sizin de besmeleniz ve mangal kadar yüreğiniz var. O mangal bunları yakıp gara gavurma edecek kadar büyüktür. Lale Yeşilçam yasalarınıTürkan Şoray, tarihini de taş bebek Gönül Yazar yazarsa, KKTC’nin sosyal yaşam tarihini de bazı sendikalar ile birlikte Kamu – İş yazar. Ne dersin?

**

Sn. Baştaşlar Şirket yöneticileri, Esentepe Bölgesinde marina yapmanız için verilen arazi, birilerinin gözüne değil ama sanırım bir yerlerine fena battı. Marina yaparak, bölgeye katma değer katmak suretiyle yaratacağınız istihdamı görmezden gelenlerin yaylım ateşine aldırmayın. Yapmakta olduğunuz marina ve bölge insanına sağlayacağınız istihdamdan gıcık kapanlar oldu. Nasırlarına basılmış gibi avaz avaz bağırmaları bundandır. Atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini ve Beykoz Sırtlarında dörtnala giderken sadece kaldırdığı tozu görenler, 7 desibetreden ses kirliliği yapmaya başladılar. Beyler, kibir bir çeşit hastalıktır. Bu hastalığa tutulan bir kimsenin boyu gölgeye benzer. Bunlar, kendilerini dünyanın en büyüğü sanırlar. Ama bunların sanal büyüklükleri güneş batana kadardır. Güneş batınca ‘Cuf’ ne gölge nede gölgecik kalır. Hatçe teyze kanat vardır, Doğanı padişaha götürür. Kanat vardır, Kuzgunu Ieşe götürür. Bunların kanatları padişaha götüremeyeceğine göre acaba nereye götürüyor diyor.

**

Sn. Kubilay Özkıraç, son günlerde Kıb-Tek’in özelleştirilsin pilavının ‘Buzdolabından’ çıkartılarak yeniden ısıtılmaya başladığına tanık oluyoruz. Gommalar ve bariyalar birleşmiş, halkın beğenisini kazanacak olan halk senfonisi yerine, tek sesli müzik yapmayı tercih etmişler. Bestesini Mozhart’ın, güftesini de gomma ve bariyaların yaptığı ‘Ölüm Marşı’ olarak da nitelendirilen Mozhart’ın 9’ncu senfonisini yeniden elden geçirerek Kıb-Tek için tedavüle sürmeye çalıştıklarını gözlemledik. Vallahi Kıb-tek’teki mertekleri görmeyip, kendi merteklerini uzayıp giden tren yolları gibi sananlar, elin mi yaman? Yoksa beyin mi yaman olduğunu ağzındaki baklayı çıkarttıkları zaman görürler. O zaman Halep’in ordaysa, arşının da burada olduğunu anlayacaklar. Ve siyasi hayatlarına mal olacak bu girişim sonrasında kefenlerinin ölçülerini o arşın ile alınacağını da görmüş olacaklar.  Kubilay başkan, gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider. Yanlış iliklenen düğme ile bize sağlandığı söylenen kalite ve konfor, evimize bir misafir olarak geldi. Gitmemek için elinden geleni yaptı. Sonunda bizi esir ederek değerlerimizi de alarak kalmak istedi.  

**

Sn. Biray Hamzaoğulları, Milletvekili olduğunuz Karpaz gözlerdeki ‘FAGO’ gözlüklere rağmen fark edilmemenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor.  İşsizlik, maddi sıkıntı ve ayaklarına vurulan pranga nedeniyle isyan noktasına geldi. Kısacası Karpaz kaynıyor. Bu kısır döngüye dur demek için sağlığından olma pahasına yollara düştü. Da, bölge vekilleri bu dik duruşun neresinde diye soruluyor.  Sn. Hamzaoğulları, Bir vekil olarak bölgeniz insanına destek vermeniz görevden öte bir mecburiyettir. Gommalar ile bariyalar ordusunun fıcırığını çıkarttığı Karpaz’ın bu kısır döngüsüne sanırım artık dur deme zamanı geldi. Bunun için Karpaz insanı harekete geçti. Seslerini de duyurmaya başladılar. Eeeee çok aman aman olmasa da, bu kadar gök gürültüsünden sonra, bereket getirecek yağmuru beklemeleri de sanırım haklarıdır.

**

Sn. Devrim Barçın, sosyal medyada yaptığın paylaşımda, Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun yapmış olduğu Milletvekillerinden yapılacak kesintilerin milletvekillerini itibarsızlaştıracağını, ve bu uygulamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu söylediğini belirttin. Ayrıca, Maliye Bakanlığı bürokratlarının bunu kabul etmesi halinde milletvekilliğinden istifa edeceğini söylediğini dile getirdin. Sevgili Devrim, aslında 17-18 bin TL maaş alan, komitelere girmeleri halinde ekstra da uygulanan milletvekilleri yerine 2750 TL asgari ücret alan. Veya aylık maaşı 3,500 TL olan emekliden %2 kesilerek maliyeye 80 milyonluk katkı sağlanması daha doğru olandır. Onlar altın yaldızlı farklı domates, patlıcan, biber, elma, armut v.s yerken, sürünenler takımı bakırdan oluşanları yiyor. Buda tabiki bir fark oluşturuyor. Devrim abiciğim, ben bunların açıklamalarına bakıp ağız dolusu küfür etmiyorum. Sadece bir yerim ile vücut doğalgazını onların tarafına salıverdikten sonra yine oram ile katıla katıla gülüyorum.

**

Sn. Osman Amca, Taşeronlar Birliği başkanı olarak sanırım son günlerde bazı sendika yöneticilerinin yaptığı açıklamaları görmüş olacaksınız. Taşeronlar için, Sosyal Sigorta İhtiyat sandığı yatırımları yapılmadan insan çalıştırıyorlar.  Yıllarına bakılmaksızın Asgari ücret ile insanları çalıştırdılar. Çalıştırdıkları insanlara ayda sadece bir gün izin hakkı verdiler. Buna rağmen bu insanlara emeklerinin hakkını da vermediler. Kısacası, devlet içinde devlet oldu bu taşeronlar diyorlar. Sn. Amca, bu iddialarda gerçek payı varsa ki, olduğuna bende inanıyorum, o zaman çok kalp kırdınız ve tuz buz ettiniz demektir. Mübeccel Teyze, Kalp kırdıktan sonra yapılan özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz. Bu nedenle japon yapıştırıcısı ile o kalbi tuz buz etmeden kırmamaya özen gösterin diyor.

**

Sn. Ünver Bedevi, Barolar Birliği Başkanı olduğunuz sıralarda, bugün sinirden ölme noktasına getirilen Adalet ablayı üzmemeye, hak hukuk timsali Hakkı dayıyı öfkelendirmemeye, Adil düzen diye diye dilinde tüy biten Adil amcayı yoğun bakıma sokmamak için kılı kırk yarıyordunuz. Ancak siz gittiniz, dürtmemize rağmen ne  hukukun hali, nede durumu kaldı. Her ne kadar halkın en çok güven duyduğu kurum Mahkemeler ve Savcılık olmasına rağmen, bu efendiler hukuku guguk yapmak için var güçleri ile çalışıyor.  Sn. Bedevi, mal kaybeden aman aman çok bir şey kaybetmemiştir. Onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Esaretini kaybeden her şeyini ama  Adalet ablasını kaybeden onurunu, şerefini ve çok önemli değerlerini kaybetmiştir. Sizin zamanınızda sus siyasilerin, söz adalet temsilcisi hukukçularındı. Ama şimdilerde sus sizin, söz efendilerin oldu.

**

Sn Talip Atalay, geçen defa size belirttiğim gibi bizi daha fazla müslümanlaştırmak için uğraş vermeyin. Kıbrıslı Türklerin kendilerine göre inançları ve ibadetleri vardır. Hoşgörü sahibi olmaları nedeniyle, birisi oruç tutmaz, namaz kılmazsa ona da hoş görü gözlükleri ile bakarak o kendi hayatını yaşar der geçer. Allah’a sizin tahmin ettiğinizden daha çok bağlılıkları vardır. Bu nedenle sabahın köründe, saat 04.40 gibi bir vakitte, camları kırarcasına camilerdeki hoperatörlerden çıkan ses ile Müslüman olmazlar. Ancak ne oluyor diye dapdiri yataktan fırlarken, acemaşiyan santurlu küfürlüyan makamından bunu yapanlara beste ve güfte yaparlar. Ebubekir Camiden sabahın köründe Bolu sokağına yayılan ses, bebeklerin ödünü kopartırken, büyüklerin sinirlerini boşaltıyor. Sn. Atalay, sapına kadar Müslümanız. Ezana da saygılıyız. Ama ezan yerine yeri göğü inleten ve ne dediği anlaşılmayan ses kirliliği yaratan şeylere de karşıyız.  Sesin ayarını biraz aşağı çekseniz siz beste ve güfteden, bizde yataktan fırlamaktan kurtulacağız.

geme.png

 

geme-001.png

 

 

Fıkra

2000 bin kişinin hayatını kurtardım

Genç ve güzel bir kadın lüks bir gemiyle geziye çıkmıştır.

Güzel kadın bir günlük tutmaktadır.

Gemiye bindiği andan itibaren her gün günlüğüne o gün yaşadıklarını yazar.

Gemide geçen 5 gün içinde her gün günlüğe eklenenler;

Birinci Gün;

Bugün gezinin ilk günü. Her şey bir harika; gemi, insanlar ve eğlence… İyi ki bu geziye çıkmışım.

İkinci Gün;

Öğle yemeği sonrası güvertede dolaşırken geminin kaptanıyla tanıştım, hoş bir adam.

Üçüncü Gün;

Kaptanla arkadaşlığımız iyi gidiyor. Beni kamarasına çağırdı bugün, gitmedim tabii ki.

Dördüncü Gün;

Sabah kahvaltıda kaptan yine yanıma geldi. Beni çok sevdiğini söyledi. Kamarasına çağırdı yine. Bu sefer “gelmezsen gemiyi batırırım.” diye de tehdit etti.

Beşinci Gün;

Bugün tam 2000 kişinin hayatını kurtardım!…

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler