• BIST 9645.02
  • Altın 2429.254
  • Dolar 32.552
  • Euro 34.8813
  • Lefkoşa 31 °C
  • Mağusa 28 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 30 °C
  • İskele 28 °C
  • İstanbul 22 °C
  • Ankara 26 °C

Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar
Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Sn. Ersin Tatar, Meclisi Mebusan’ın kürsüsünden, Milletvekillerine hitap ederken CTP milletevekillerinin sizi, soru yağmuruna tuttuğuna tanık olduk. CTP Milletvekilleri sizin "Egemen eşitlik" kavramına açıklık getirmenize açıklık getirmenizi isterken, laf atma yarışına girdi. Laf atılmaya başlayınca, gülümseyerek her zamanki espirili davranışınız ile bakın bugün günlük güneşlik. Haftanın ilk günü gergin olmayın ve soru sormayın dedikten sonra, Birleşik Krallık parlamentosunda, Meclis Başkanları tarafından tartışmaları sakinleştirmek için kullanılan ‘Orderrrr’ kelimesini bukez KKTC Başbakanı olarak siz kullandınız. Sn. Tatar, kürsüye çıkanlar için paslanan ve açılmayan ağızlardaki kilit, siz kürsüye çıkınca kilidin açılması için Ana pas sökücü kullanılıyor. Ve daramalı tüfek gibi sorular ile taranmaya başlanıyorsunuz. Ama, siz bazı vekillerin etiket olduğu yerde etikete fiyatı ben koyarım diyerek, espirili cevaplar ile ne kilit nede pas bırakıyorsunuz.

**

Sn. KKTC Milletvekilleri,sanırım BRT’nin meclis-i mebusanın canlı yayın yaptığını unutarak, yasalar oylanırken, parmağınızı bile oynatmayı külfet addederek, bir biriniz ile mercimeği fırına vermek suretiyle konuşma maratonunu tamamlamaya çalışıyorsunuz. Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, 2 maddeyi kabul edenler derken, bir parmak dışında hiçbir parmağın kalkmadığını ve konuşmalar devam ederken, başkanın oy birliği ile geçti demesine tanık oluyoruz. 50 kişilik mecliste, 18-19 milletvekilinin ceylan derili koltuklarda oturduğunu, gerisinin ise yeşil altlı mum ile aranmasına karşın bulunmamasını geçtik. Ama parmakları kaldırmayı bile zül addedilmesini inanın geçemedik. Ayşaba, rahmetli babam sevmiş almış anamı. Ehhh, bizlerde bazı siyasetçileri sevdik ama bunlar sayesinde aldık babayı dedi.

**

Sn. Zorlu Töre, Savaş ve kavga Tanrısının, yeryüzü temsilcisi olarak, Meclis-i Mebusan’ın kürsüsünden yaptığınız konuşmada, ne 3’lü nede 5’li görüşmeye gidilsin. İpler kopartılıp, gerekirse Rum’a ve AB ile BM’ye gerekli cevap verilsin imasında bulundunuz. Sn. Töre, çıktığınız bu Zorlu yolda, Töre’ye uygun olarak AB’yi tokatlarken, BM’yi de yumruklayalım. Rum’un köküne kezap suyu dökerek, Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu hatırlatalım. Yetmezse, hepsini öküz bibinden mamül kazıklara vuralım ve bibleyelim. Vuralım ki, gücümüzü anlasınlar. Federasyon diyen BM, AB ve bilumum ülkenin ağzına acı biber sürerken, ayaklarına pranga vuralım. Aslında federasyon yerine, ayrı devlet modeli ‘Töre’ye uygundur. Koltukları sağlama alıp, Vatan, Millet, Sakarya nutuklarından sonra ‘Peki efendim’ nakaratları ile bağımsız ama bağlantılı devletimizi For Ever sonsuza dek sürdürürüz. Koltuklara oturduktan sonra kalk arap, otur arap şarkısını keyif ile de dinlemeye devam ederiz.  Eh o zaman şerefeeee.

**

Sn. Serdar Denktaş, bütçede oluşacağı ön görülen açık nedeniyle yaptığınız açıklamada, yıl içinde hayat pahalılığının gerçekleşmesi düşük gösterilecek veya maaşlara tam yansıtılmayacak gibi görülüyor. Gelirler bütçede bazı kalemlerde düşük tutuldu ancak daha fazla gelir elde edilecektir. Kapanmayacak bir açık değil, sıfırlanabilecek bir açıktır dediniz. Yani Türkçeden Türkçe’ye tercüme edersem, bütçedeki açığı boş verin. Kaale bile almayın. Yarın hayat pahalılığı-enflasyon, Türkiye’de artı çıkarken, biz eksi çıkartırız. Hayat ucuzladı diyerek bunu bütçeye yansıtırız. Sağladığımız gelir ile bütçeye yama yapar ve açığı kapatırız. Ve Şahurga gabacığını, her zamanki gibi memurun, emeklinin başında patlatır, yola devam edilir demeye getirdiniz.  Sn. Denktaş, kafalarımızda patlayan şahurga gabacıkları nedeniyle, iki yaka bir araya gelemiyor. Sağ cep, laylaylom çekerken, sol cep ay başına kadar Allah Kerim diyor. Da Ay sonu gelince indiğimiz Kerim’in kuyusunun derin olması nedeniyle bir türlü çıkamıyoruz. 

**

Sn. Mehmet Harmancı, sürekli gündeme getirilen sokak aydınlatmaları ile ilgili sosyal medyada yaptığınız açıklamada 2013 yılından beridir sokak aydınlatmalarının bakım ve onarımının, KIB-TEK tarafından yürütüldüğünü, ücretlerin de yine bu kurum tarafından tahsil edildiğini belirttiniz.Ve bundan sonra, şehirlerin sorumluluğunu üstlenen belediyeler olarak bakım ve onarım işinin yine belediyelere devredilmesi gerektiğini vurguladınız. Sn. Harmancı, insanlar alışkanlıklarının esiridir. Bir zamanlar, bir anlaşmazlık sonunda, direklere elektrik verilmesi sonrasında, bir elektrik dairesi çalışanın hakkın rahmetine kavuşmasından sonra bu yetki belediyelerden alınarak elektrik dairesine verilmişti. Hacı amca, bu hükümetler ve siyasiler,Mehmet ovlucuğuma, yeşil ışığı hiç yakmadı. Ama o da bunlara eyvallah demeyerek,zaten kırmızıda hiç durmadı dedi.

 **

Sn. Tamay Soysan, yaptığınız açıklamada,Nisan 2019 Bakanlar Kurulu kararı ile o günün maliyetlerinde, herhangi bir değişiklik yokken, telefon ücretlerine yüzde yüz zam yapan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığının,Ekim ayında, maliyetlerde herhangi bir değişiklik yokken,%800’lere varan indirim yaptığını ve Telekomünikasyon Dairesini “akıl almaz” şekilde maliyetlerin altında bir tarife ile zarara uğrattığını ileri sürdünüz. Ve bu konuda Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığını, Ombudsman’a şikayet edeceğinizi dile getirdiniz. Sn. Soysan, aklın üç işareti vardır. İyi düşünmek, iyi söylemek, iyi yapmak. Hayatta bunları yaparsanız, yaşamı daha kaliteli sürdürürsünüz. Ama hayatı ve siyaseti bir oyun olarak görenlerin, bu 3 temayı doğru yaptığı yönünde kuşkum var. Tamam, bazıları için siyasi hayat bir oyun. Ama onlar oyun oynarken karizmayı çizerken, bu oyunun grafikleri hoşumuza gidiyor. Bazılarına ağzımız ile sövmüyoruz. Ama sövercesine katıla katıla gülüyoruz.

**

Sn. U.C  Girne Müdürlüğünde görev yapan bir polis çavuşu olarak, bir vatandaşın yolda bularak, Girne Polis Müdürlüğü’ne ilettiği para dolu cüzdanı, poliste tutmak yerine evinize götürdüğünüz öne sürülüyor. vatandaşın verdiği cüzdanın, akıbetini merak etmesi ile ortaya çıkan olay polise olan güveni ciddi bir sarsıntıya uğratırken, yapılan soruşturmada da başka emanet para ve mallarında evinizde çıktığı dile getiriliyor. Yapmış olduğunuz bu tuhaf davranış nedeniyle bir çuval inciri berbat ederken, birçok polis arkadaşınızı da zan altına soktunuz. Ayşaba, yahu bu U.C isimli polis çavuşu arkadaşı boş verin. O bitmiş bir kitabın ölmüş karaktеridir.  Sayısalı sеçti, ama o dahakaraktеrini yеrdеn toplayamıyarak arkadaşlarına yönelik güven duygusunun ayarları ile oynuyor dedi.

**

Sn. Halil Falyalı, Londra'da yaşayan ve beyin tümörü kanseriyle mücadele veren bir Kıbrıslı Türk gencinin tedavisine 10 bin sterlinlik bağış yaptıktan sonra adınızın açıklanmasını da istemediniz. Her ne kadar basın sizin bu isteğinizi geri çevirerek isminizi açıklarken size de bir Bravo çekti. Ve göstertmiş olduğunuz bu insanlığın, diğer iş insanlarımıza da örnek teşkil etmesi gerektiği belirtildi. Sn. Falyalı, birçok kişi sizin isminizden bahsederken, yanına birçok iddilar da ilave ediyor. Ama bu bir insanın hayatının kurtulması ile ilgili yaptığınız yardım, tüm o iddiları, sel suları gibi önüne katıp götürdü. Sn. Falyalı, her erkek, insan olarak doğar. Bazıları yaşamlarına böylesi yardımlar ile ‘Adam’ olarak devam ederken, bazıları defolu ve üretim fazlası olarak hayatına duygudan yoksun yaratık olarak devam eder. Tebrikler.

**

Sn. Ali Kaşan, sosyal medyada yaptmış olduğunuz paylaşımda, Perinçek vatansever, Milliyetçi ise Çineli Ortadoğudun demokrasi kahramanı olurdu dediniz. Sn. Kaşan, bizde bullagi, düz olarak dönme yerine yalpalayarak, yampuri yampuri dönen topaçlara ‘Tatari Topaç’ derler. Tatari topaç gibi dönen ve birgün vatansever, birgün demokrat. Birgün solcu, ertesi gün radikal sağcı olan Perinçek’e, inanın bu ‘Tatari Topaçlar’ bile isyan etti. Mevhibe Teyze be evlatlar. Perinçek sarının her rengini bünyesinde barındırıyor. Maşallah o ayakkabı numarası gibidir. Hangi numarayı ararsan var dedi.

**

Sn. Şefket Derindağ, her kutlama döneminde, seni ve ekibini zor günler ve saatler bekler. Yollar kapanır. İşine, gücüne, evine gidemeyen insanlar, öfke okyanusunda boğulurken, ilgililere ve yetkililere küfürlü hicaz faslından beste, santurlu acem aşiyan makamından santurlu güfte sunar. Ancak, senin ve personelinin gösterttiği insan üstü çaba ve disiplinli çalışma sonrasında Tsunami gibi kabaran öfke, normal dalga boyuna, Mariya Kasırgasına dönüşen kızgınlık normal esen rüzgara yerini bırakır. Polis teşkilatının yüz akı oldunuz. Sn. Derindağ, çorak tarlada ürün olmaz. Ama maşallah sizin tarla disiplinli çalışmalar sonrasında ürüne doymaz.

**

Sn.  Sedat Hacımehmet, seçimlerde kendilerinden birisini meclise taşıyamayan engelliler bunun ceremesini bugün çekiyor. Söz verilen istihdamlar yapılmazken, bu yönde verilen sözler de havada kalıyor. Engellilere ait park yerine arabasını tak diye oturtan defolu insanlara caydırıcı cezalar uygulanmazken ‘Nato kafa, Nato Mermer’ Kaz dersin koz anlayanlar bildiklerini okumaya devam ediyor. Hak hukuk, engelli istihdamı dersin bazıadamlar lafı bir yerlerinden anlayarak, anlamamazlıktan gelmeyi marifet sayıyor. Sevgili Sedat, vallahi bu tipleri hayatımızdan silmek gerek. Geri dönüşüm kutusunda bunları bekletmekte  olmaz. Çünkü sistemi yavaşlatacaklarından, geri dönüşüm sonrasında da bir bal olmayacaklar. Nermin Abla, benim gözümde küçülmüş insanlarla büyük “Hesaplarım” olmaz. Zamanı gelince çekeceksin fişi sandıkta bitireceksin işi dedi.

Günün Fıkrası

 

YAMYAMLAR

 KKTC Meslisinde  5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:

 - "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek icin Meclisin kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. İki hafta sonra müdürleri gelir:

 - "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız üst kattaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Yamyamlarin hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:

 - "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:

 - "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.

 - "Ulan aptal! Biz 4 haftadır önce bakanlardan birkaçını. Sonra 3-5 tane Milletvekilini. Daha sonra bazı müdürleri, üst düzey bürokratları, ve bazı meclis amirlerini  yiyip duruyoruz. Kimse de boş gezenin boş kalfalarının ortada olmadığının farkına varmadı. Nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yoktu. Bakanları, Milletvekilleri yememiz anlaşılmadı ama senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!" Ortalık allem gallem oldu. Karıştı be akılsız. Diğerlerinin farkında değillerdi. onları boş ver. Fakat temizlikçi kızın kaybolduğunu millete nasıl izah edeceğiz.

 

Günün Fotosu76601327_956155951426229_473537616310960128_n-(1).jpgGünün Sözü75491756_419164128987172_7108047991570694144_n.jpg

 

75557488_2497830127129819_2057729216744521728_n.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler