Sn. Ayşgül Baybars, geçiş kapılarında yeni uygulamaya geçilen sistem sayesinde, geçişlerin zorlaştığı, öğrencilerin okula, diğer tarafta çalışanların da işlerine gidemediği gözlemlendi. Barikatlarda uzun kuyruklar oluşurken, 40 dakikadan fazla kuyrukta bekleyenler sisteme ve geçiş kapılarına küfürlü hicaz faslından güfte, santurlu küfür faslından da beste düzenledi. Bir kimlik göstertmek suretiyle geçiş yapılması muhtemel kapılarda, uzayıp giden tren yolları gibi uzayan kontroller nedeniyle, insanımız ile turistler illalah çekiyor. Halk yaşanmakta olanlara neden olan sisteme sihirli bir dokunuş yapsanız ve herşeyi yeniden güllük gülistanlık yapsanız diyor. Tabi emir yüksek yerden gelmediyse diye de ilave ediyor. Sn. Baybars, bir taraftan diğer tarafa geçmek için saatlerce kapılarda beklerken çin işkencesine maruz kalanların içinde volkanlar patlarken, sinir ve öfkeden inanın içleri yanmıyor, öfke patlamasından dolayı üşüyorlar. Not. Bu arada son dakika yüksek tansiyondan hastaneye kaldırıldığınızı öğrendim. Çol geçmiş olsun. Acil şifalar dilerim Ayşegül hanım.
**
Sn. Tolga Atakan, sizin para ile satın alınamayacak karakterde birisi olduğunuzu bilmeyenler, üstüne üstlük sizi satın alacakları paranın henüz basılmadığını öğrenemeyenler tarafından size rüşvet teklif edildiği söyleniyor. Tabi henüz oturmayı öğrenemeyenlerin, Karakterlerinin sürekli olarak ayakta durduğu için teklif ettikleri rüşvet sonrasında, benim kanaatime göre onlara Arif Hoca’nın o meşhur sözünü söylediniz. Bunun yanısıra, Emrullah Turanlı’nın salla külahı ye pilavı modundaki tavrı sonrasında Ercan’ı elinden alma gibi bir düşüncede olduğunuz iddia ediliyor. Sn. Bakan, rahmetli babam, ittin gitmedi. Çektin gelmedi gabsalı verecen derdi. Bence nalıncının keseri gibi hep kendine yonttuğu için koy kapının önüne ne hali varsa görsün derim. Növber abla, Emrullah efendi, arkasına aldığı güç sayesinde kendini buralarının ‘Sultanı’ olarak görmeye başladı. Ama her saltanatın bir sonu olduğunu, buna musalla taşlarının şahit olduğunu herhalde unutmuştu dedi.
**
Sn. Dursun Oğuz, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı olarak arpa fiyatlarında indirim için Toprak Ürünleri Kurumu Yönetim Kurulu’na öneride bulunduğunuzu öğrendik. Önerinizde arpanın mal oluş fiyatının bileşenlerinden biri olan faiz giderlerinin düşmesi nedeniyle yemlik arpa peşin satış fiyatının 1,55 TL’den 1,48 TL’ye düşürülmesini, ayrıca 2 aylık vadeli arpa fiyatının 1,50 TL, 3 aylık vadeli arpa fiyatının 1,53 TL ve 4 aylık vadeli arpa fiyatının 1,56 TL şeklinde satılması için tavsiyede bulunduğunuz açıklandı. Sn. Bakan, bu indirim hayvancıyı belki aman aman çok rahatlatmaz. Ama biraz olsun nefes almasını sağlar. Sn Bakan, bu alemde en mühimi adaletin terazisini doğru tutmaktır. Maşallah sizin terazi bu konuda hiç şaşmıyor.
**
Sn. Tufan Erhürman, bu anketleri inanın çözümü zor, çok bilinmeyenli denklemler gibi çözemiyorum. Bir problemi çözüp, ikincisine el attığım zaman ayni bu anketlere takıldığım gibi takılıp kalıyorum. Birileri çıkıp, yahu Tufan hoca akademisyen. Hukuk uzmanı. Karakteri oturmuş. Ham hum şorolop ve cebe boca etmek gibi bir durumu kesinlikle olmadı olamaz. Adam gibi adam ve bilgi dağarcığı dolu diyerek ikinci turda ikinin birisi o olur diye gösterirken, bir bakarsanız yayınlanan anketlerde, anketörler sizi hep 3’ncü sırada göstertmeye özen gösteriyor. Ayşsab, Tufan ovlucuğuma selam söyleyin. Ona yalan, dört nala kalkan at gibi hızlı gitse, hatta bu hız ile kaf dağını aşıp gelir denilse bile doğrunun yavaş ama emin adımlar ile gelerek onu her zaman yakalayarak geçeceğini unutmasın. Mesele 3’ncü veya beşinci sırada gösterilmek değil, mesele halkın gönlündeki o özel sevgi alanının kapsama alanında sürekli yer almaktır. Arandığı zaman şuanda kapsama alanı dışındadır. Ulaşılamıyor sözcüğü yerine ulaşılıyor denilmesi meselesidir. Bilmem anlatabildim mi?
**
Sn. Ali Pilli, hasta yakınları, Lefkoşa devlet hasranesinde, cerrahi servisinde, hasta ve hasta yakınlarının, mevcut olan 3 tuvaletin, 2’sinin, bozuk kullanılmaz ve kilitli olduğunu bir tuvaletin ise tuvalet kapağı kırık ve üzerinde olmadığı, ayrıca sifonunun bozuk olduğunu dile getirdikten kısa bir süre sonra olaya el atarak gerekli tamirleri yaptırmanız memnuniyet yarattı. Ayrıca, uyuşturucu tedavi merkezi AMATEM’in (Alkol ve uyuşturucu madde Tedavi Merkezi) yapılması konusundaki çalışmalarınız takdir topladı. 6 milyon Türk Lirasına yapılacak olan AMATEM’’in parasının fonda hazır olması ve kısa bir süre içerisinde yapımına başlanacak olması, uyuşturucu alışkanlığı olan kişilerin aileleri arasında da memnuniyet yarattı. Sn. Bakan, bazı şahıslar insanların sevgisini kazanmak için olmayacak şekilde para harcarlar. İnsanları memnun etmek için kesenin ağzını sonuna kadar açarlar. Çok para harcayarak aldığı her şeyi değerli sanarlar. Halbuki pahalı şeyin başka, kıymetli şeyin başka olduğunu bilmezler. AMATEM’i hayata geçirmeye çalışırken, çok para harcayabilirsiniz. Pahalıdır ve para ile değerini ölçebilirsiniz tamam. Ama ya yapacağı hizmetin, kurtaracağı canların kıymetini ölçebilirmisiniz? Elinize sağlık
**
Sn. Hasan Hulusioğlu, KKTC de her seçim yaklaştığında bir sürü yağcı grassocu beyinsiz türer acaba neden diye soruyorsun. Hasan gardaş bu çözümü zor çok bilinmeyenli bir denklem değilki. bu türleri istersen gıccacığın işe girmesi. Oğlancığın sözleşmesinin uzatılması. koltuk için salyaları akanlar ve diğer başka çıkarları için yağdanlık olanlar olarak sınıflara ayıralım. Sn. Hulusioğlu, tavuk ve penguenin her ikisinin de kanatları var. Ama her ikisi de uçamaz. Ama yüzerken tertemiz kutup sularında, diğerinin ayni sizin yukarıda belittiğiniz kişiler gibi burnu kalkmıyor çöp ve muk çukurundan.
**
Sn. Erhan Tünay, sosyal medyadaki paylaşımında bukalemunlar ile ilgili çeşitli bilgiler verdin. Bukalemunların dilleri bir jet uçağıyla kıyaslanırsa, jet uçağına oranla 5 kat daha hızlıdır. Gözler bağımsız hareket eder, biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilir. Kolaylıkla renk değiştirirler. Derilerini sarı, yeşil tonları, kırmızı tonları, kestane rengi ve siyaha çevirebilirler dedin. Afrika, Madagaskar , Hindistan, Akdeniz kıyıları ve İspanya'nın güneyinde yaşayan 80'den fazla türleri vardır. Ve genellikle karınca, böcek ve benzeri canlılarla beslenirler ifadesinde bulundun. Sevgili Erhan, bukalemungillerin yaşadıkları bölgeleri belirtirken, 80'den fazla türleri olan bukalemunların bizdekilerinin hangi sınıfa girdiğini belirtmedin. Özellikle oy zamanı vaatler ile dillerinin, jet uçağından 5 kat değil, 20 kat hızlı hareket ettiğini, sarı, yeşil ve kestane rengi dışında doğanın 7 rengine dönüşebileceklerini söylemedin. Ayrıca karınca ve böcek yerine devletin tüm imkanlarından beslendiklerini de dile getirmedin. Ayşaba, baba mirası yanan mum gibiyse siyaset arenasında tozu dumana katan bukalemunların sözü de parlayan saman alevi gibidir. Pırrr der dillenir, dillendikten sonra renklenir sonra pufff deyip söner dedi.
**
Sn. Çiğdem Aydın, yasa hazırlayıcılarının, ucube bir banka alacakları, borç ilişkileri İcra yasası hazırlandığını dile getirerek, bu yasayı kim hazırladıysa, ne tür ilişkiler içinde olduğunu bilmediğini belirttin. Ancak yasayı hazırlayanların halk ile ilişkilerinin kesinlikle olmadığına vurgu yaptın. Sevgili Çiğdem, bu yasa Avukatlıktan, vekilliğe geçen, ancak halkın vekili olduğunu unutup, hala daha avukat olduğunu ve bankalara şirin gözükip, oradan elde edeceği rantı düşünenler tarafından hazırlandı. Yasa jet hızının 5 katı bir hız ile hayata geçirilirken maalesef kimse tınlamadı. Halk başına gelecekleri bildiği halde sağolsun Kazım komutan dışında kimse be nedir yaptığınız ama, bile demedi. Sanırım bu yasa seçtiklerimizin, biz halka oynadığı en kötü oyundur. Bu konuda sokaklar mesken, pankartlar miğfer olmazsa o vekiller kendilerini seçecek bir Kıbrıslı Türk bile buralarda bulamayacak.
**
Sn. Durmuş Kolay bir CAS çalışanı olarak, 2012 yılında girdiğiniz işten CAS şirketi battıktan sonra mecburen ayrıldığınızı belirttiniz. 2014 yılında dönemin bakanı CAS’ın yeniden açılması gerektiğini savunduğunu ve CAS devletin şirketi diyerek sizlerin yeniden işe aldığınızı söylediniz. Ancak daha sonra CAS kapatılınca yeniden işsiz kaldığınızı ve 18 aydır işsiz olduğunuzu dile getirdiniz. Yapmış olduğunuz eylemden sonra 67 kişinin devlete alındığını ancak geriye kalanlar için hiçbirşey yapılmadığını belirttiniz. Sevgili Durmuş, delikanlı adamların silahı yüreğidir, oda tutukluk yapmaz. Ancak bizi yönettiklerini zanneden bazı siyasiler delikanlı ırmağının yanından bile geçmedikleri için yürekleri eski tüfek ve gubur tabancaya dönüştü. Ne çaksan nede çakmasan ateş alır. Sürekli tutukluluk yapar.
**
Sn. Ergün Vehbi, 19 hız tespit kamerası tarafından hız sınırını aştığınız iddiası ile size dava tebliğ ettiler. Ancak bu hız cezalarına itiraz ederek, dava konusu tarihe ve saatte aracı kullanan kişi olup olmadığınızın saptanması için 19 hız tespit kamerası fotoğraflarının, mahkemeye sunulmadığını belirterek hız tespit kamerası cezalarının Anayasa Mahkemesine havale edilmesini istediniz. Tek tek gönderilmek yerine 19 adetinin birden şahsınıza gönderilmesine de itiraz etmenizin dikkate alınmamasının yanısıra Anayasa Mahkemesine havale edilme talebiniz de reddedildi. Üstüne üstlük Girne Kaza Mahkemesi’nde geçtiğimiz yıl 19 Haziran’da, 98 davadan suçlu bulunarak, toplam 20 bin 700 TL para cezasına çarptırılmanıza da bu cezaların toplu getirilmesi ve gıyabınızda görüşülmesine de isyan ettiniz. Sn. Vehbi, adalet diye diye yola çıkanların elinden ne uçan ne kaçan ve nede milletvekilleri kurtuluyor. Adalet abla da kurtulmazken, ırzına geçe geçe şimdi mahallede kapı önüne koyduğu sandalyede müşteri bekliyor. Ayşaba, herkes ölür. Kimi toprağa, kimi yüreğe gömülür. Ama bazılarını ne toprak nede yürek kabul etmeyeceğine göre nereye gömüleceklerini doğrusu bilmiyoruz dedi.
**
Sn. Lica Şemmedi, sosyal medyadaki paylaşımınızda, Güney korsan devletmiş. Onun için tüm büyük lilliyetçiler Kıbrıs pasaportunu iade edeceklermiş dedin. Da, bugüne kadar böyük böyük milliyetçilerin geri ne iade ettiklerini pek görmedim. Aldıkları devlete arazileri ekip biçmekten mi vazgeçtiler. Yoksa baldızın kızına, kayınçonun oğluna, partinin önde gelen kişilerin yakınlarına sağlanan hatirigosları mı geri iade ettiler? Lica hanım, unutmayın, insan paranın sahtesini yapar, parada insanın. Portakalı soymadan içinin iyi olup olmadığını anlayamazsın. Maalesef soyduğumuz portokalların dörtte üçünün içi çürük çıktı.
**
Sn. İlayda Amasyalı, geçtiğimiz gün yaptığın o açıklama sonrasında hepsimizi ağlattın be abim. 6 Ekim günü o lanet yol yüzünden, laçka yollarınız yüzünden ben anne ve babamı kaybettim sözlerin yüreklerimize hançer gibi saplandı. Bizim oturduğu yerden para kazanan devletimiz, hala hiçbir şey yapmıyor, yapmayı da düşünmüyor. Bize bir ihtiyacınız var mı? Ne yapabiliriz diye soran kimse olmadı diyorsun da bizi yönetenlerin yüreklerinin ne kadar duygusuz olduğunu gözlerimizin içine taaa ninnisine sokuyorsun. Ocağımıza ateş düştü, canlarımız yandı, lanet yollarınız yüzünden biz anne ve babasız kaldık derken inan senin kadar olmasa bile içimiz yandı. Sevgili İlayda, paran, çevren ve seçim zamanı oggaynan oyun varsa, bazı insanlar seni tanır. Ama bunlardan yoksunsan sen bunları tanırsın. Halk olarak bu insanların söküklerini dikmek için çok uğaraştık. Doğrusunu söylemek gerekirse galiba beceremedik. Anladık ki, sökük kişilikteyse, dikiş tutmuyor be abim.
**
Sn. Erhan Arıklı, milleti öyle bir korkuttun ki, önüne gelenin yaptığı anketlerde seni bir türlü %2-3’lerin üzerinde göstertmemeye özen gösteriyorlar. Ayşaba, be ama Erhan ovlucuğumun ölüsü bile o kadarcık oy almaz. O sandığa ölüsünü koy o kendine biçilen oyların kat be kat üstünde alır. Bizi yemesinler. Etimiz karttır. Pişmez. Boğazlarında kalırız diyor. Sn. Arıklı, bu hayatta kimin kayığına binerse, onun küreğini çekenlere boş vermek gerek. Hoş, evren ayni kalmak için değişirken, bizlerin farklı olmak için değişmeye özen göstermesini inanın anlayamıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.