Total-ENI şirketleri hesabına, 11’inci parselde bulunan “Onisiforos Batı-1” hedefinde sondaj yapmakta olan “West Capella” sondaj gemisinin, sondaj noktasına ulaşmasının bir ay akabinde, 3 bin 300 metreye, bir diğer ifadeyle deniz tabanının altındaki bin 700 metreye ulaştığı haber verildi.
Geçtiğimiz günlerde sondajın gelişimi açısından en önemli aşamalardan biri olan sismografik araştırmaların tamamlandığını yazan Fileleftheros gazetesi, 3 bin150 metre derinlikte gerçekleştirilen bu araştırmalarla, doğal gaz yatağı ve yatağın yapısına yönelik daha ayrıntılı ve kesin veriler elde edilmekte olduğunu belirtti.
Sondajla ilgili bir sonraki önemli aşamanın, 10 gün içerisinde gerçekleşmesinin beklendiğini de yazan gazete, 3 bin 500 metre derinlikte, jeolojik verilerin araştırılması ve analiz edilmesi için özel “elektrogramlara” başlanacağını ve bunların yatağın hedef noktasıyla ilgili önemli bilgiler vereceğini kaydetti.
Bunun, matkabın yatağın hedefindeki yüzeyin çok yakınına ulaşana kadar devam edecek bir süreç olduğunu yazan gazete, Total şirketinin bu aşamada, yani yaklaşık 10 gün içinde, yatakla ilgili beklentilerin olumlu olup olmadığına dair, önemli bilgilere sahip olacağını ifade etti.
Sondaj planlamasına göre, matkabın toplam 4 bin 250 metre derinliğe ulaşacağını kaydeden gazete, bunun önümüzdeki ayın ortasından önce gerçekleşmesinin öngörüldüğünü, çünkü sondaj programının, zaman takvimlerine ilişkin olarak büyük bir doğrulukla ilerlemekte olduğunu ekledi.
PARTİLERDEN TEPKİ
Gazete başka bir haberinde ise, Rum muhalefet partilerinin, Türkiye Enerji Bakanı’nın, ülkesinin Doğu Akdeniz’de sondaja başlama konusundaki planlamalarına ilişkin açıklamalarına, tepki gösterdiklerini yazdı.
Rum muhalefet partilerinin, Rum hükümetinin gerek ileri sürülen “Türk uyarıları ile tehditlerini”, gerek de doğal zenginliklerin değerlendirilmesine ilişkin programı ele alış biçimine tepki gösterdiklerini yazan gazete, AKEL ile Rum Ekologların, hükümeti tavrından ötürü sert bir biçimde eleştirdiklerini kaydetti.
Gazeteye göre, Anastasiadis ile Rum hükümetinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin planlamalarının engellenmeyeceği ve Türkiye’nin işgal ve bölünmeyi derinleştirmeyecek oldu-bittiler meydana getirmeyeceği” şekilde, iki gidişata yönelik önleyici, somut ve etkili bir biçimde faaliyet göstermesi gerektiğine işaret eden AKEL “Türkiye’nin Akdeniz’de enerji konularına ilişkin oldu-bittiler yaratılmasına ilişkin planlamaları ile tehditlerinin küçümsenmemesi gerektiği” iddiasında bulundu.
Gazeteye göre AKEL, hükümetin sözde Rum MEB’indeki sondaj programını bu kadar geciktirmemiş olması halinde, durumun farklı olacağını da savundu.
Rum Ekologlar da yaptıkları açıklamada “enerji konusundaki Türk oldu-bittilerinin önlenmesini istedi” ve “Türklerin gerek söylemleri gerek de planlamalarının, Kıbrıs MEB’i içerisinde oldu-bittiler yaratılmasını içerdiğinden, hükümeti uyardıklarını” ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.