• BIST 9524.59
  • Altın 2497.855
  • Dolar 32.5859
  • Euro 34.6982
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Yoldaşlar Komradlar Comrades

Özcan ÖZCANHAN

Solcu olarak tanınan, bilinen Hristofyas ve Talat; Hristofyas Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Talat da KKTC  başkanı seçildiklerinde ,Hem Rum halkına hem de Kıbrıs Türklerine , umut kapıları açılmıştı. Öyle sayılıyordu ve iki yoldaşın anlaşarak Kıbrıs sorununu çözecekleri, çözebilecekleri umudu pompalanmıştı. Çünkü Denktaş , Mr. NO man olarak tanıtılmış ve ün yapmıştı. O gidince, Klerides de ayrılınca....iş olacaktı. Çok gitmedi,  umutların hayal olduğu, anlaşmanın ve çözümün de utopyadan başka bir şey olmadığı anlaşıldı. Nitekim, ikisi de, hiçbir sonuç alamadı. Bu kez Hristofyasın karşısına sağcı, milliyetci olarak tanınan Eroğlu geçti. Ve iki lider görüşmeci de, daha evvelkiler gibi, yıllarca havanda su döğdü, bir yere varamadı. Hristofyas koltuğunu Anastasiadese kaptırdı. Zaten , solcu bir politikacının Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, sağcı ve sosyalist Rumların hiç hoşuna gitmemişti.... Altını çizmek istediğim  önemli bir konu: Nikos Anastasiades, Hristofyasdan çok daha kurnazca Türk tarafını müzakere masasında oyalamaya  başladı. Oyaladı da ve sonunda, “ben cumhurbaşkanıyım, tanınmış bir devletin, BM ve AB üyesi cumhuriyetin başı. Eroğlu neyin başkanı? Tanınmamış, tek yanlı ilan edilmiş (unilaterally declared) bir ünitenin başı. Ben onunla Cumhurbaşkanı olarak neden görüşeyim. Müzakereler seviyesini indirivereyim ve Eroğlunun karşıısına bir temsilcimi tayin edeyim” dedi. Ve istediğini yaptı. Müzakereye Mavromatis gelecek sen de bir kişi ata deyince Eroğlu hiç düşünmeden bu teklifin üzerine atladı. Mal bulmuş mağrubi gibi... Halbuki, BM  kararları ve kayıtlarına göre Kıbrıs müzakereleri, iki halkın liderleri, seçilmiş yöneticileri arasında yürütülmeliydi. Denktaş bunun  devamı için canını yemişti. Aylarca ,Anastasidesin temsilcisi, bizzat kendisi değil, müzakere masasına oturdu, Özersay ile  tartıştı, pazarlık yaptı. Ve bu, yeni iki görüşmeci de,  görüşme sonuçlarını liderlerine aktardı. Zamanla, BM temsilcisinin zorlaması ile Eroğlu ile de masaya oturdu Anast. . Kaçmak için hep fırsat kolladı. Ve beklediği fırsat doğdu. Barbaros, sizmik araştırma gemisi Kıbrıs sularında doğal gas ve petrol araştırmaları başlatınca...Bu gemi gitmezse, Türkiye bizim münhasır ekonomik alanlarımıza ve kaynaklarımıza karışmaktan vazgeçmezse masaya dönmem dedi... Müzakereler durdu.. Eroğlu durmadan, yalvarırcasına ,Anastasizdese, “gel konuşalım, ben masadayım” çağrısını tekrarladı durdu, hala daha da seçim propagandasında onu masaya çağırıyor, gelmediği için de onu suçlamayı sürdürüyor. Bir yandan da Anastasiades şunu yapıyor, bunu yapıyor, çözümü engelliyor, aşırı talepleri vardır....ben sorunu iki yılda çözerim...çözüm istemeyen Anastasiadesdir, kilisedir... Şeçim kampanyası gezilerinde, konuşmalarında, hep karşı tarafı suçluyor, propagandasının ana temelini, bölümünü Kıbrıs sorınuna ve Rum tarafını suçlamaya ayırıyor. Görüşme olanağı bulduğum eski politikacılar, sıradan insanlar, “Eroğlunun bu propagandası boşunadır. Kıbrıs sorunu çözülürmüş, çözülmezmiş, artık kimsenin umurunda değil. O seçim derdinde, biz geçim derdinde” diyenlerin sayısı çok kabarık. KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimine ne kaldı ki !! Dağı taşı, binaları, çemberleri vs. koskocaman Eroğlu fotoğrafları, pozları ile doldurmak da işe yaramaz. Yakışıklı fotoğrafların dili yok. Eroğlunun  gençlik yıllarından beri  yakışıklılığı, karızmatik görünüşü dillere destan.. Etrafa  devasa posterler ve resimler  asmakla mı halka tanıtılmaya çalışılıyor sayın Eroğlu ? Karşımızdaki  fazla sayıdaki adayın arasında sadece dördü, ötekiler darılmasın ama,  seçilme şansına sahip. Akıncı mı değersiz, Özersay mı değersiz, Sibel hanım mı değersiz, Eroğlu mu   değersiz. Hepsi de birbirinden değerli insanlarımız. Fakat,  hangisi yeterli vasıflara sahipdir, değildir tartışılabilir. Cumhurbaşkanlığı görevini hangisi halk yararına, adilce, demokratik ve kararlılıkla yürütebilir. Sırası geldiğinde , hangisi Bakanlar kuruluna, hükümete yol gösterici , olumlu karar aldırabilecek pozisyonda ? Elbette, deneyim, bilgi, duruş, kültür, halkla  kaynaşma, halkın bir parçası ,bir neferi olma  çok önemlidir. Oy sandıklarının başında, her seçmen, vicdanından gelen sese kulak vermekle kalmamalı. Önceden gereken, sağlıklı değerlendirmeleri de yapmalı. Öylesine uyduruk anketlere ve pompalananlara pek kulak asılmamalı. Sokakda gezerken ben de naçizane anket yaptım. Önüme gelene, geçip gidene, sağcısına solcusuna, UBPlisine, CTPlisine,TDPlisine vs. sordum. Hem de sayfalar dolduran sorular değil. TEK soru. Kıbrıs Türk halkını bu adaylar arasından hangisi, fırtınalı denizlerden, sorunlar ve çirkinlikler deryasından geçirip salim limanlara, güvenli ve demokratik yaşama taşıyabilir. Aldığım cevapları sıralıyım da kim ne derse desin. En çok Akıncı dediler. Sonra da sırası ile eklediler, Özersay, Sibel hanım ve Eroğlu ? Birinci, ikinci tur vurgusu da yaptılar.... Açıklanan diğer anketler bu kişisel anketimden  daha iddialı olabilir. Amma,, benimkinde ne abartma vardır ne de yalan. Hepsine de hayırlı çalışmalar... Kim seçilirse seçilsin, hayırımıza olur inşallah dileklerimle. Yoldaşlarla başladık, adaylarla bitirdik.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları