Programda bütçe, ekonomi, istihdam, asgari ücret, altyapı, Kıbrıs sorunu ve şap hastalığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çeler, mevcut tabloyu “kötü yönetimin sonucu” olarak nitelendirdi.
Çeler, KKTC bütçesinin yeterli olmadığını vurgulayarak, 2026 yılına 25 milyar TL’lik bir borçla girildiğini ve bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Ekonomik şartlar gereği giderlerin kısılması gerekirken gider artırıcı uygulamaların hayata geçirildiğini belirten Çeler, gelirleri artıracak yapısal adımların atılmadığını ve kamu maliyesinin ciddi bir yük altına sokulduğunu ifade etti.
“Bütçede oluşan açık bir sonraki hükümetin omuzlarına bırakıldı”
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde verilen istihdam sözlerinin kamu maliyesini daha da zorladığını dile getiren Çeler, önümüzdeki yılın bir seçim yılı olduğunu ve oluşan borçların bir sonraki hükümetin omuzlarına bırakıldığını ifade ederek, toplumun ekonomik kaygılarının ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.
TDP’nin dörtlü koalisyon hükümeti döneminde denk bütçe yapmayı başardığını hatırlatan Çeler, Türkiye Cumhuriyeti’nden herhangi bir mali katkı almadan güvenlik kurumlarının maaşlarının dahi ödenebildiğini söyledi. Bugün hükümetin yeterli destek aldığını iddia ettiğini ancak ortada gerçekleşen destek rakamlarının bulunmadığını belirten Çeler, 25 milyar TL’lik borçla 2026’ya girilmesinin kötü yönetimin göstergesi olduğunu ifade etti.
“Bir bütçeyi bile yönetemiyorsanız, gitmeniz gerekir”
Eğitim, sağlık, trafik ve altyapıda da benzer bir tablo olduğunu dile getiren Çeler, eğitime ayrılan bütçeyle okullarda temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığını, konteyner sınıflardan çocukların nasıl kurtarılacağının belli olmadığını söyledi. Sağlıkta da durumun farklı olmadığını belirten Çeler, Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığı’nın asfalt dökecek kaynağı olmadığını açıkladığını hatırlatarak, “Böyle bir bütçeyi yönetemiyorsanız, gitmeniz gerekir” dedi.
TDP döneminde, Sosyal Sigorta emeklilerinin 13. maaşlarının yasanın gereği olarak 14 Aralık’ta ödendiğini anımsatan Çeler, hükümetin 26 Aralık günü yapılması planlanan bir uygulamanın lütuf gibi sunulmasını doğru bulmadığını söyledi. Bugün 13. maaşların yılbaşına günler kala ödenmesiyle övünülmesini eleştiren Çeler, topluma lütuf yapılıyormuş gibi bir algı yaratılmasını kabul etmediğini ifade etti.
“13. maaş benzeri destekler özel sektör çalışanları için de mümkün olabilir”
Asgari ücret konusunda yıllardır kısır bir döngü yaşandığını belirten Çeler, TDP programında yer alan sektörel bazda taban maaş uygulamasının artık zorunlu olduğunu vurguladı. Bu sistem hayata geçirilmediği sürece her hayat pahalılığı döneminde aynı tartışmaların yaşanacağını kaydetti.
Yerel iş gücü politikalarının güçlendirilmesinin şart olduğunu söyleyen Çeler, yerel iş gücünün piyasada yer almasının ekonominin çarklarını daha güçlü döndüreceğini ifade etti. TDP’nin özel sektör çalışanlarına yönelik ek maaş desteği projeleri olduğunu, hayata geçirilmesi halinde özel sektör çalışanları için de 13. maaş benzeri desteklerin mümkün olabileceğini belirtti.
Toplu iş sözleşmelerinin zor gösterildiğini ancak bu algının gerçeği yansıtmadığını dile getiren Çeler, toplu iş sözleşmesi olan yerlerde grev ya da iş yavaşlatma değil, dayanışma olduğunu söyledi. Çeler, bu sistemin hayata geçirilememesinin hem çalışan hem işveren açısından kayıp yarattığını ifade etti.
“Yabancı işçilere farklı ücret uygulanması ucuz işçiliği teşvik ediyor”
Yabancı işçilere farklı ücret uygulanmasının doğru olmadığını belirten Çeler, aynı işi yapan insanlara geldikleri ülkeye göre farklı maaş verilmesinin ucuz işçiliği teşvik ettiğini ve KKTC vatandaşlarının özel sektörde iş bulmasını zorlaştırdığını kaydederek, asıl yapılması gerekenin yerel iş gücünü güçlendirmek olduğunu vurguladı.
“Doğa felaketni yağmur değil hazırlıksızlık getirdi”
Geçtiğimiz günlerde yaşanan sel felaketine de değinen Çeler, bunun bir doğa felaketi değil, ihmallerin sonucu olduğunu söyledi. Gönyeli göletinin yıllardır temizlenmemesi ve altyapı yatırımlarının yapılmamasının bu tabloyu yarattığını belirten Çeler, felaketi yağmurun değil hazırlıksızlığın getirdiğini ifade etti.
Süreçte özveriyle çalışan belediyelere, belediye çalışanlarına, Sivil Savunma’ya ve polise teşekkür eden Çeler, bundan sonra uzman görüşlerine kulak verilmesi ve yağmur sularını tutacak yapay göletlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
“Kıbrıs konusunda en fazla mağdur olan taraf Kıbrıslı Türklerdir”
Kıbrıs konusunda umutlu olunması gerektiğini ifade eden Çeler, en fazla mağdur olan tarafın Kıbrıslı Türkler olduğunu belirtti. Çeler, görüşmelerin, Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde Berlin’de netleşen Guterres çerçevesi esas alınarak sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Şap hastalığıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Çeler, yıllardır uygulanmayan karantina ve dezenfeksiyon sistemlerinin bu tabloyu ortaya çıkardığını söyledi. Hayvan girişlerinde kontrollerin ciddi şekilde zayıfladığını belirten Çeler, hem hayvancıyı koruyacak hem de pahalılığı önleyecek ekonomik tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. Veteriner hekimler ve uzmanlarla birlikte bilimsel bir mücadele yürütülmesinin önemini vurgulayan Çeler, giriş-çıkışların ciddi şekilde denetlenmesi çağrısını da yineledi.