39 yaşındaki Behdad Jafari adlı iş insanı, Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren büyük bir inşaat şirketinin sahibi olarak, Pazartesi günü Nice Havalimanı’nda İstanbul’dan gelen bir uçuşla varışının ardından tutuklandı. Jafari’nin tutuklandığı bilgisi, Salı günü Cyprus Mail gazetesine diplomatik kaynaklar tarafından doğrulandı.
Jafari’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarınca kendi şirketi Isatis ile bağlantılı bir tutuklama emri kapsamında arandığı bildirildi. 2015 yılında kurulan Isatis, son on yılda ağırlıklı olarak Ayyorgi (Ayios Sergios) köyü çevresinde olmak üzere, Trikomo (İskele) ve Akanthou (Tatlısu) bölgelerinde çeşitli inşaat projeleri yürüttü.
Jafari’nin aslen İranlı olduğu, Mayıs 2023’te “KKTC” vatandaşlığına geçtiği ve aynı gün Kıbrıs gazetesi sahibi Fatih Büyüktopçu’nun da vatandaşlığa alındığı belirtildi.
Jafari’nin, İran pasaportunu kullanarak, 25 Temmuz’da Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nden çok girişli vize aldığı ve bu vizenin önümüzdeki hafta sona ereceği kaydedildi.
Jafari’nin tutuklanmasıyla ilgili haberler, Kıbrıslı Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer’in sert tepkisine yol açtı. Gürcafer, Kıbrıs Postası’na yaptığı açıklamada, “Kıbrıslı Türk sermayesinin dünyaya açılması giderek imkânsız hale geliyor” dedi.
“Artık dünyanın hiçbir yerine gidemiyoruz. Kuzey Kıbrıs’a hapsolduk... Kuzey Kıbrıs’ta iş yapmak kolay değil. Arazilerin yüzde 85’inin aynı hukuki sorunlarla karşı karşıya olduğu bir yerde, yatırımlar nasıl yapılabilir?” ifadelerini kullandı.
Gürcafer ayrıca, Kıbrıslı Türk makamlarını bu konuda “tamamen hiçbir şey yapmamakla” eleştirerek, 2005 yılında Kıbrıs sorununun federal çözümü çerçevesinde kuzeydeki mülkiyet sorunlarını çözmek amacıyla kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’na da destek vermediklerini söyledi.
“Yok oluyoruz. Bu meseleyi ya diplomatik yollarla çözeceğiz ya da yok olacağız. Başka yolu yok,” dedi.
Gürcafer ayrıca, Jafari’nin durumunu, Kuzey’de Rum malı üzerine inşaat ve satış yapmakla suçlanan İsrailli iş insanı Simon Aykut’un durumuna benzetti. Aykut, Pazartesi günü 40 ayrı suçlamayı kabul etmişti.
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı biri yakalandı. Biz ne yapıyoruz? Hangi diplomatik girişimde bulunuyoruz? Hiçbir şey. Simon Aykut’ta olduğu gibi, o da kaderine terk edildi,” diyen Gürcafer, bu tür meseleleri çözmek için “bir toplantı düzenlemeye bile teşebbüs edilmediğini” vurguladı.
Simon Aykut’un suçlamaları kabul etmesi, Rum malı üzerindeki yasa dışı kullanım, inşaat ve satış iddialarıyla ilgili tutuklamalar zincirinde ilk örnek değil.
Mayıs ayında, Kuzey’deki ev satışlarını sosyal medya ve internet sitelerinde reklam ettikleri gerekçesiyle iki Macar kadından biri 2,5 yıl, diğeri 15 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Bu arada, bir ELAM milletvekili olan Avrupa Parlamentosu üyesi Geadis Geadi ile uçakta yaptığı bir konuşma sırasında, savcıların “Kuzey’de Rum malı sattığını itiraf ettiğini” iddia ettiği bir Alman kadın da tutuklu yargılanmaya devam ediyor.