ABD, Arjantin’deki diktatörlük dönemine dair arşivini açacak

ABD, Arjantin’de 1976-1983 yılları arasında yaşanan diktatörlük dönemine dair askeri ve istihbarat belgelerindeki gizliliğin kaldırılacağını açıkladı.

ABD yönetimiArjantin’de askeri darbe sonucu 1976-1983 yılları arasında yaşanan, ülke tarihinin son diktatörlük dönemine dair askeri ve istihbarat kayıtlarındaki gizliliğin kaldırılacağını duyurdu.

Arjantin’in resmi ajansı Telam’da yer alan habere göre, ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Washington’daki Atlantik Konseyi’nde konuya dair açıklamalarda bulundu.

Rice, “Obama Arjantin hükümetinin talebiyle ilk kez askeri ve istihbarat belgeleri de dahil olmak üzere ek belgelerin gizliliğinin kaldırılması için kapsamlı bir girişimin duyurusunu yapacak” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Barack Obama’nın gelecek hafta Arjantin’e gerçekleştireceği resmi ziyaretin darbenin 40. yılına denk gelmesi sonrasında, insan hakları örgütlerinden döneme dair kayıtların açıklanması çağrısı gelmişti.

Rice, “darbenin bu yılki yıl dönümü ve sonrasında bir ulus olarak Arjantin’in ilerlemesi ve iyileşmeye devam etmesi için üzerilerine düşen görevi yapma kararı aldıklarını” belirtti.

Ayrıca ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı, Obama’nın dönemin mağdurlarına saygısını göstermek için Buenos Aires’teki Anıt Parkı da ziyaret edeceğini duyurdu.

Döneme dair kayıtlardaki gizliliğin kaldırılması girişiminin Ulusal Arşiv’deki ABD Emniyet Teşkilatı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Başkanlık kütüphaneleri kayıtlarını kapsayacağı ifade edildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 2002 yılında 1976-1983 yılları arasındaki bu karanlık döneme dair 4 bin 700 belgenin gizliliğini kaldırmıştı.

Ziyaret, Obama’nın ABD dış politikasında Latin Amerika’daki askeri diktatörlüklerin desteklendiği döneme dair Brezilya ve Şili’deki konuşmalarının ardından bölgedeki son uzlaşma girişimi olarak görülüyor.

Arjantin hükümeti, “Kirli Savaş” olarak adlandırılan diktatörlük döneminde karşıt görüşlü 13 bin kişinin kaybolduğu ya da öldürüldüğünü tahmin ediyor. İnsan hakları örgütleri ise o dönemde kaybolan ya da öldürülenlerin sayısının 30 binden fazla olduğunu belirtiyor.