Akıncı’nın kabahati

Oshan SABIRLI

Yaşanan kriz sonrasında Mustafa Akıncı’ya farklı kesimlerden saldırı geliyor. Ne Musa’ya, ne de İsa’ya yaranamıyor bizim Cumhurbaşkanı. Bir yandan kendisini solcu diye tanımlayan bazı kesimler Akıncı’yı Türkiye’deki yemeğe katılması nedeni ile sert şekilde eleştiriyor. Öte yandan bizim sağcılar ise “ne iyi oldu da kriz çıktı, işte görün Rum’un gerçek yüzünü bunlarla barış olmaz” yaklaşımı sergiliyor.

Soru oldukça basit. Akıncının kabahati ne?

Yemeğe gitmek mi?

Anastasiades’e haber vermemek mi?

Kimsenin tanımadığı KKTC’nin Cumhurbaşkanlığına soyunmak mı?

Yoksa hala Rum tarafını eleştiren açıklamalar yapmamsı mı?

Bana göre Akıncı’nın veya ekibinin beceremediği şey algı operasyonunu yöneteme. Net gözükmeyen saray, fısıltılara da çok fazla fırsat tanıyor.

Basın, sivil toplum, yerel yönetimlerle hatta akademisyenlerle devamlı bir ilişki kurulamadı kanısındayım. Üstelik bunları Akıncı’nın da yapması gerekmiyor.

Şimdi sarayın tansiyonu nasıldır yalnızca tahmin ediyoruz. Zaten diplomasi biraz da tahmin işi değil mi? Ancak tahmin işi en az dedikodu kadar sakat. Çünkü hiçbir şey net değil orada…

***

Rum gazete başlıkları içerisinde en enteresan olanlardan birisiydi Türkçe tercümesi ile “bir çuval incir berbat oldu” yorumu.

Anastasiades’in sosyal medyadan biraz daha sakin bir mesaj atışı ve “iyi niyet”, “hak ve endişe”, “temel insan hakları” gibi kavramları bir araya sokuşturması ve bir yandan ABD bir diğer yandan BM’nin araya girme çabaları bu krizi yumuşattı gibi gözüküyor. Ancak daha sert mizaçlı liderleri göreceğiz bundan sonra.

Cumhurbaşkanlığı’nın dost kim? Düşman kim? Sorularına yeniden cevap araması gereken zamanlara doğru gidiyoruz. Atılan manşetlerden, yapılan haberlerden hatta köşe yazılarından bile nabzı tutmak kolay.

Ortadoğu’da dünyaya meydan okuyan liderlerin toplum desteğini kaybettiği anda sonlarının ne olduğunu gördük. Üstelik iç desteği bulunmayan liderlerin dış ilişkiler anlamında da destek görmeyeceği gerçeğinde, sarayın çok düzgün olmayan medya ilişkilerini bir an önce düzeltmesi gerekiyor.

Müzakerelerin hareketleneceği varsayımında referandum öncesi toplumsal gerginlik ve prim tartışmalarında önemli bir prova yaptık.

“Akıncı ülkeyi satıyor, TC kökeniler gemilere koyulacak, sizin köyü istiyorlar, kantonlara sıkışacağız” gibi haberler uzak değil. Hani süslü cümlelerle destek veren iktidarın desteğinin de yakın zamanda taban anlamında tepkileri başlar.

Anastasiades masaya geri dönmeye karar verdiğine göre çok bilinmezli bu denklemde liderlik, her tarafı idare edebilme, endişeleri korkuları bertaraf edebilme, üstelik bir de başarılı bir plan yapabilme erklerinden geçiyor. Şimdi iki toplum için de liderlik erklerinin sorgulanacağı ve başarılırsa çözüm ile taçlanacağı bir dönemi göreceğiz.

İyi haftasonları.