“Bak şu konuşana” pembe dizisi başlıyor!!!!

Ediz TUNCEL

HP Başkanı Kudret Özersay AKP’nin KKTC’de düzenlediği “evet” mitingine katılıp da destek belirten KKTC’li bakanlar ve milletvekilleri hakkında öyle bir açıklama yaptı ki, “evlere şenlik” mi desem, “bak şu konuşana” mı desem, “hade yahu  sende” mi desem…Şaşırdım!

Lakin, anladığım tek şey şu: KKTC siyasetinde yeni bir pembe dizi başlıyor!!!

KKTC siyaseti yeni baştan dizayn edilecek, gereği gerektiği gibi yapılacak.

Başrollerde ise, siyasileşmeyeceğim deyip de siyasileşen, aday olmaycağım deyip de aday olan, parti kurmaycağım deyip de parti kuran Özersay…

Ve diyor ki, (ARALARDA BÜYÜK HARFLERLE YAZILANLAR VE PARANTEZ İÇİNDE VERİLENLER DE SÖYLENENLERE KARŞI BENİM “DEMEK İSTEDİKLERİM”);

“Rahmetlik eniştem çok iyi bir kamyon, tır şoförü ve makinistiydi. Nedense tamirhanesindeki grasso yağını anımsadım dün akşam… UBP-DP hükümetinin bakanları Türk hükümetine yağ çekmekten vazgeçti, artık tam bir yağdanlık gibi davranıyorlar.Türkiye’de yapılacak olan referandum, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının karar vereceği, seçim yapacağı bir süreç olmalıdır. (DOĞRUDUR DA, KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE AKP YETKİLİLERİ GELİP DE SENİN LEHİNE SEÇİM ÇALIŞMASI YAPTIKLARINDA, İKİ BELEDİYE BAŞKANINI SANA DESTEK VERSİN DİYE AYARTTIKLARINDA, HATTA “GÖNLÜMÜZDE BİR ADAY YATIYOR, AMA AYIP OLMASIN DİYE AÇIKLAMIYORUZ” DEYİP DE GÖSTERE GÖSTERE SEÇİME MÜDAHALE ETTİKLERİNDE, SEÇİME MÜDAHALE BAKIMINDAN ACABA NASIL BİR SÜREÇ İŞLEMİŞTİ, NİYE O ZAMAN AĞZINI AÇIP DA “HOP, SİZE NE OLUYOR, BU BİZİM SEÇİMİMİZ, SİZE NE DE ADAY DESTEKLİYORSUNUZ, GÖNLÜNÜZDE YATIYOR” DEMEDİN???  DAHASI, CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYINDA OLDUĞUN SÜRECE EN AZ ÜÇ SEÇİME AÇIK MÜDAHALE OLDU, NİYE O ZAMANLARDA AĞZINI AÇIP DA TEK KELİME ETMEDİN?...DEMEK GELİYOR İÇİMDEN…)

 Bu durum aynı zamanda KKTC yurttaşı da olan çift uyruklu bireyler için de geçerlidir. Bu propaganda sürecine Türkiye dışından bir ülke yetkilisinin (bu KKTC dahi olsa), siyasi parti temsilcisinin, vekil ya da bakanının müdahale etmesi, yönlendirme yapmaya çalışması, ne demokrasiyle bağdaşır, ne de Türk Halkının İRADESİNE SAYGI ile. (HADE YAHU, VALLAHİ Mİ! DUR İKİ DAKKA, BUNUN AÇIKLAMASI YUKARDA VERİLMİŞTİR AMA DEVAMI GELECEKTİR, DEMEK GELİYOR İÇİMDEN…AZ SONRA, “DEMEK GELİYOR İÇİMDEN”İN DEVAMI!)

UBP-DP hükümetinin iki bakanı ve sözde bağımsız vekilleri, Türkiye’deki referanduma dair kampanyaya adeta fiilen katılıyor, konuşma yapıyor, o seçime dair tercihini açıklıyor ve bir adım daha ileri giderek “bayraklar inmesin, ezanlar susmasın diyorsanız filan yönde oy kullanın” bile diyor.

İçimden “siz şimdi böyle yaparsanız, yarın da Türkiye yetkilileri, siyasi partileri, vekilleri veya bakanları kalkıp KKTC’deki seçimlere müdahale ederlerse bir şey demeye yüzünüz mü kalır” diye sorayım diyorum, vazgeçiyorum. (AMAN HA, SORMA SAKIN! VAZGEÇ…SONRA ONLAR DA YAKIN GEÇMİŞİ KAZIYIP, SENİN LEHİNE YAPILAN AKP GİRİŞİMLERİNİN  KABUL EDİLEBİLİR OLUP OLMADIĞINI SORGULAMAYI GEÇİREBİLİR İÇİNDEN…! DEĞİL Mİ YA?..SEN EN İYİSİ VAZGEÇ!) Neden mi? E bu iki bakan bu türden bir siyasi müdahale olsa herhalde zil takıp oynarlar da ondan. Yani zaten bundan rahatsız olacak bir yüz yok ki…

Nerenin bakanı, hangi ülkenin yetkilisi/bakanı olduğunu bile unutan, yağ çekecek diye artık gördüğü her kürsüye koşan, her platforma çıkıp yanındakilerin elini kavrayıp havaya kaldıran bir garip haller.

Hasbelkader KKTC’nin bakanı olarak bulunduğunuz o makamlara ve Kıbrıs Türkünün iradesine saygınız olmadığını biliyorduk zaten de, bari Türk Halkının referandumda seçim yapma iradesine saygı gösterin, ona olsun burnunuzu sokmayın, ondan olsun EKSİK GALIN.”

……………………….

Evet, durum böyle, Özersay fena halde kızmış…Yani güya kızmış diyelim!

Şimdi gelelim tekrardan başa!

Kudret arkadaş, güya topluma akıl verecekti, “temiz toplum, temiz toplum” diye bağırmaya başladı (sanki toplum kirliydi, leş gibi olmuştu, sanki memleketteki çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun temelinde doğrudan  doğruya toplum sorumluydu), ve  “Toparlanıyoruz” diye bir icat çıkarıverdi ortaya…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!!!

Bu arada, bir taraftan DAÜ’de hocaydı, diğer taraftan KKTC Cumhurbaşkanı adına masada görüşmeciydi, Rumlar, ABD ve AB yetkilileri ile sıkı dirsek temasındaydı, diğer taraftan da AKP ile sıkı dirsek temasındaydı…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!!!

Yıllarca Cumhurbaşkanlığı’nda demir atmış olan Özersay (ki bunun sebebini, amacını, niye orada olduğunu kendisi açıklarsa çok memnun olacağız) önce, ne hikmetse, görüşmeci sıfatının da getirdiği artıyla ve basındaki güdümlülerin de desteğiyle, ortaya  Toparlanıyoruz diye bir icat çıkardı, siyasi bir parti kurarsa arkasına ne kadar insan takabileceğini görmek için ilk denemesini yaptı…Bazı saf, sistemin çürümüşlüğünden bıkıp usanan vatandaşlar da “laf ola” çıkardığı bildiriye imza attı…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!!!

Neydi bu bildiri? O güne kadar milyon kez söylenmiş çürümüşlük, yozluk sebeplerinin acemice hazırlanmış bir özetiydi, özetle!

Yani Özersay yeni birşey ortaya atmıyordu, bilineni, sanki Amerika’yı yeniden keşfetmiş gibi bir daha söylüyordu, bir diğer bakış açısıyla, “rolü gereği yeni yeni uyanıyordu ama sanki yeni birşeyler keşfetmiş gibi” davranıyordu…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!!!

Kısacası, bir tür algı yaratma peşindeydi ve bu arada, asla siyasileşmeyeceğini iddia ediyordu…SONUNDA SİYASİLEŞTİ!!!...DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM…

FAZLA UZATMADDAN, AŞAĞIDAKİ MEVZULARI DA DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM:

Bu arada, her ne hikmetse, ki o hikmet de İrsen Küçük hükümetini darbelemek amacı taşıyordu,  Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da Özersay’ın “alakeyfi” yaptıklarına göz yumdu, ama AKP ile fazladan haşır neşir olmaya ve esas görevini fazladan savsaklamaya başladığını farkedince Saray’dan paketledi ve yerine yılların tecrübeli diplomatı Osman Ertuğ’u koydu…

Ancak bu durum fazla uzun sürmedi ve Saray’daki “kaynağını” kaybeden AKP iktidarı Derviş Eroğlu’na baskı uygulayarak Kudret Özersay’ı Saray’a geri aldırdı, görüşmeci görevine iade ettirdi, sözüm ona, görüşmeleri böylece “kontrol altında” tutmaya devam etti…

Bu arada, parantez içinde belirteyim, (Özersay için bir adım daha ileri gitme fırsatı doğdu, neyine güveniyordu bilinmez, kalktı Cumhurbaşkanı adayı oldu…Ki, bu konu kendisine açıldığında, öyle bir niyeti olmadığını, aday filan olmayacağını ayan beyan açıklamıştı!

Kime ve neye güvendiği kısa sürede ortaya çıkıverdi, şimdilerde ortalıkta görülmeyen AKP’nin o dönemdeki ağır toplarından biri “Kıbrıs’da bir aday gönlümüzde yatıyor, ama açıklayamayız, seçime gölge düşürmek istemiyoruz” deyiverdi…

Sonra da AKP kurmayları tam gaz Kıbrıs’a çıkarma yaptı, borç harç içinde kıvranan iki sağ kesim belediye başkanını yakın markaja aldı, “sorunlarını” bir çırpıda çözdü, ve keza, etkili oldukları kesimler üzerinden Özersay’a destek istediler…

Eh, sonuç fena da olmadı hani, arkasına aldığı destekle, partileşmiş adayların bile yapamadığı bir seçim kampanyasıyla (ki bu kampanyanın masrafı sözde cebinden çıktı) Özersay’ın oyu yüzde yirmileri zorladı ve arkadaş seçimde aday olmakla farkındaklık yarattığını, söyleyeceğini söylediğini, vermek istediği mesajı verdiğini,  böylece “amacına ulaştığını”  da açıkladı…)…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!

Evet, amacına ulaşmış, AKP ile arasında soğuk rüzgarlar esen Derviş Eroğlu’nun oylarını epeyce bir budamış, Eroğlu’nun birinci turdan işi bitirmesini engellemiş, ikinci tura kalırsa da ikinci turda yeterli gücü olmayacağı algısını yaratmıştı…CTP adayının da, ki geçici hükümet döneminde iyi bir performans sergilemişti, seçimde kazanabileceği artı prestijin kısmen de olsa erozyona uğramasını, algının farklı odaklara kaymasını da sağlamıştı…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM…

Hesap kitap işidir, algı operasyonları, ezbere yapılan işler değiller…Plan, program belirlenir, sürecin sonunda algı operasyonundan elde edilecek kazanç belirlenir, uygulayıcı piyasaya sürülür…KAPİŞ???

UBP ve CTP seçim kurmayları ve adaylarıyla bu konuyu konuştuğumuzda ve niye bu gidişatı ifşa etmiyorsunuz diye sorduğumuzda, aldığımız cevap “AKP ile aramızı bozmak istemiyoruz” şeklinde oldu…

Benim de cevabım, “bu gidişatta AKP sizinle zaten arayı çoktan bozdu, gereğini yapmazsanız nal toplarsınız”, şeklinde oldu…

Nalı omurgalı siyasete çakmadıkları, ne şiş yansın ne kebap taktiği izledikleri için, nalı da topladılar, nitekim…

Böylece, ikinci aşama algı operasyonu da başarıyla gerçekleşmiş, bir taşla iki kuş vurulmuş, hem kendi rantını elde etmiş, hem de AKP’nin istediği doğrultuda bir seçim sonucu ortaya çıkmasını sağlamıştı…Güya aday madan olmayacaktı…Buraya kadar TEBRİKLER!!!...DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM…

Sonrasında ise, sıcağı sıcağına parti kurmaya girişti…Güya parti marti de kurmayacaktı!

Bu süreçte Özersay’ın rolünü ve izlediği yöntemleri iyi analiz edemeyen, ama mevcut kokuşmuş sistemden bıkıp usananlar, son bir gayretle, dediklerinin tam tersini yaptığına bakmadan,  denize düşen yılana bile sarılır misali, sayıları az da olsa, Özersay’a sarılmaya başladı ve ortaya HP çıktı…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM…

Böylece, beşinci  kol harekatı başladı ve KKTC siyasetinde olabildiğince bölünmeler yaşanması ve bu bölünmeler sayesinde Meclis’e “aradan sıyırtma” olabildiğince çok güdümlü vekil sokulabilmesi  için bir adım daha atıldı…

Kısacası, “uyu yavrum uyu, uyu da büyü” mantığıyla, sessiz ve derinden, çaktırmadan, kamufle yöntemlerle, özel algı operasyonlarıyla, Kıbrıs Türkünü uyutarak, Kıbrıs Türk toplumu içinde birilerinin ve birşeylerin büyütülmesi operasyonu Özersay eliyle götürülmeye devam edildi…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!!!

Bu arada, açıkcası benim çok da beklemediğim şekilde, Fetocular coştu ve AKP iktidarını, daha doğrusu, AKP iktidarında kendilerine rakip gördüklerini ordu içindeki kaynaklarını da kullanarak alaşağı etmeye kalkıştılar ve yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

KKTC ayağında önce bir şaşkınlık yaşandı, sonra bir “sin da gülle geçsin, bakalım kim kazanacak, kazanan tarafın yanında yer alırız” mantığı güdüldü ve Türkiye’de yaşananlara sessiz kalındı, ta ki kimin devrildiği, kimin ayakta kaldığı anlaşılana kadar…

Özersay da, bu süreçte, diğer “siyasilerden” farklı davranmadı,  sus pus oldu, en az bir ay gık demedi, işin renginin iyice belirginleşmesini bekledi…DEMEK GELİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!

Dahası, piyasaya çıktığından beri Türkiye’deki iktidarın, AB ve ABD’nin gerek Kıbrıs gerekse Ortadoğu bölgesinde yaptıkları hatalar, sürdürdükleri menfaatçi politikalar ve verdikleri zarar aleyhine bir tek kelime etmedi!

KKTC politikacılarını, bakanları ve vekilleri eleştirirken de, AKP’nin sürdürdüğü evet kampanyası için destek attıkları için KKTC siyasilerini eleştirdi, amma ve lakin,  bunları kendi amaçları doğrultusunda kullanan AKP yetkililerine bir tek kelime sarfetmedi…DEMEK GEÇİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM!

Akıllı adam şu Özersay, neme lazım, akıllı adam

Dalına bindiklerine laf etme, dalından düşürmek istediklerine laf et, lafı sürekli orta sahada dolandır, ne nala vur ne mıha, hem nala vur hem mıha, elli senedir söylenenleri, yapılan eleştirileri tekrar tekrar yap, Amerika’yı yeniden keşfet,  Kıbrıs konusunda, görüşmeler konusunda ortaya asla net bir tavır koyma, örneğin Akıncı’nın masaya dönmesi veya dönmemesi konusunda net birşey söyleme, KKTC siyasetine burnunu sokanlara bir tek kelime laf etme, Kıbrıs meselesinde rol alan ve hem Kıbrıs’ı hem de Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı cehenneme çevirenlere, beladan belaya sokanlara bir tek laf etme, suçu hep KKTC’yi yönetenlere at, bir taraftan Temiz Toplum de ve kendini alemin temizi gösterme çabasına düş, diğer taraftan benden olanlar temiz, geri kalanlar kirli algısı yarat, bir parti yarat ki hasbelkader Meclis’e girerse güçlü tek iktidarlar veya ikili koalisyonlar dönemi bitsin, zayıf ve çok partili koalisyonlar dönemi başlasın, böylece dıştan gelen hükümet müdahaleleri artsın, hükümet ortakları dıştan gelen müdahalelere daha açık olsun, böylece dış güçler hükümet işlerine daha rahat müdahil olabilsin, yalakalara yalaka olduklarını söylemek hep içinden geçsin ama laf cambazlığıyla söylemek istediklerini söyler gibi yap, kızım sana söylerim gelinim sen anla politikasını sırf manşette kalabilmek uğruna eğrile büğrüle sürdür, bir dediğin öteki dediğini tutmasın, her dediğinin tam tersini yap, köşeye sıkıştırılacağın bir televizyon programına asla çıkma, hep one man show yapabileceğin ortamları tercih et,  vesaire vesaire…DEMEK GEÇİYOR İÇİMDEN, VAZGEÇİYORUM…

Oh beee!!!

Benim çocuğumun geleceğini yaratacak siyasetçi profile işte budur!!!

Temiz toplum işte böyle yaratılır!!!

Siyasette pembe dizi dediğin böyle olur!!!

KENDİ DEMEK İSTEDİĞİNİ DİYEMEZ, VAZGEÇER,…ADAMA DA BİR TÜRLÜ DEMEK İSTEDİĞİNİ DEDİRTEMEZ, VAZGEÇTİRİR…

Siyasetçi dediğin böyle olur işte!!!

AL SANA MEMLEKETİ TERTEMİZ EDECEK SİYASETÇİ…

Devamı gelecek…