Bölge barut fıçısı ya Kıbrıs?

Taner ULUTAŞ

Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı, batmayan uçak gemisi olarak nitelendirilen Kıbrıs Adası bulunduğu stratejik konumu ve bölgedeki 100 trilyon varil petrol ve gaz rezervi nedeniyle yine tehlikenin tam göbeğindeki yerini aldı. 

Esat’ın sivillere yönelik saldırısında kimyasal silah kullandığı gerekçesi ile aslında bir şahin olup da güvercin elbisesi giyen ABD’nin, tırnaklarını çıkarttığını görürüz.

ABD Donanması, Harry Truman Uçak Gemisinin önderliğindeki Taarruz Grubu,Normandy kruvazörü, Arleigh Burke, Bulkeley, Forrest Sherman ve Farragut destroyerlerini  Akdeniz'e sevk etti. Bunlara Alman Fırkateyni Hessen’de eşlik ederek Doğu Akdenize doğru yol almaya başladı.

Tabi ABD’nin bu girişimine İngiliz kayıtsız kalmadı. Trump’ın Suriye’nin vurulması yönündeki kararı imzalamasından sonra, Kıbrıs’ta bulunan üslerine onlarca Rafaale tipi uçaklar getirdi.

Trump’ın Cruis füzeleri yoldadır açıklamasına Rusya’da kayıtsız kalmayarak, Rus ağır bombardıman uçaklarını İran’ın Hamedan askeri üssüne gönderdi. Hatta Larnaka’dan havalanan ABD Fırkateyn’in üzerinde uçaklarını uçurarak, aslan ve kaplan daha güçlü olabilir. Ancak Kurt’un gösteri yaptığına hiçkimse tanık olmadı imasında bulunarak, siz sirke çevirdiğiniz bu bölgede ben sizin gibi gösteri yapmam demek istedi.

Tabi, Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan belli olmuştu. Libya, Mısır, İsrail’in Leviathan ve Tamar bölgelerinin yanısıra Suriye ile Kıbrıs Münhasır bölgelerinde 100 trilyon varil petrolün olması, ABD’nin ve batının iştahını kabartmıştı. Buna 28'i Süleymaniye'de, 20'si Erbil, 13'ü Duhok'ta olmak üzere yeni açılanlarla birlikte Kuzey Irak'taki petrol kuyusunun 79'a çıktığını hesaplarsakişin hangi boyutta olduğunu anlarız. Ve bunların hepsinin anlaşmasının, Pentagon'un belirleyeceği ABD şirketlerine verilmek istendiğini de düşünürsek bölgenin barut fıçısına dönmesine şaşmamak gerek.  

Tüm bunların yanısıra, ABD ile Irak arasında yapılan anlaşmada eski petrol boru hatlarının dışında yeni kurulacak 6 hattın daha Amerikan şirketleri tarafından inşa edileceği karara bağlandı. Buna ilaveten, Lockheed Martin, ABD şirketinin Erbil'in dışına silah fabrikası kuracak olması ve Kuzey Irak sınırları içinde yer alacak bankaları da Washington’un belirleme anlaşmasının yapılarak, Kuzey Irak'ta doların dışında hiçbir para biriminin kullanılmayacak denilmesi, ABD’nin buralara kök saldığını ve Türkiye’nin komşusunun aslında ABD olacağını gösterir.

Sinagog adı altında İsrail, İran’ın burnunun dibine kadar sokulurken, ikinci hamle de Suriye’de gerçekleşti. ABD, Cerablus, Membiç, El Bab, Azez, Afrin koridoru ile petrolü Suriye üzerinden Akdeniz’e akıtmayı planlarken, bu noktada Türkiye’yi saf dışı bırakmayı hedefledi.

Erdoğan’ı seversiniz veya sevmezsiniz o başka. Ancak Erdoğan, burada hamle yaparak bu planı bozdu. Türkiye’nin, Afrin ve İdlib'de bir darbe alması halinde Amerika planını hızlı bir şekilde gerçekleştirerek, Lazkiye'nin Kuzeyine listesini hazırladığı Kürtleri yerleştirecekti. Başaramayınca başka planlar içerisine girdi.

Kıbrıs’a gelirsek, burada da bir ABD planı olduğuna tanık oluruz. Hatırlayın, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, bir süre önce, "Kıbrıs bölünmeli ‘KKTC'yi tüm dünya tanımalı" demişti. Çünkü bu gerçekleşmezse, KKTC, Amerika'nın etkili olduğu bir ülke haline gelebilirdi. Bu ihtimali İngiltere gördü. İngiltere, KKTC'nin Avrupa Birliği'ne alınmasıyla, ABD'nin büyük planlarının tamamen yok olacağını düşündü. Ve düğmeye bastı.

ABD, Akdeniz'de çok güçlü olmak için her yolu denerken, tabiki zengin petrol yataklarına konmak ve Rusya’nın, AB’ye Mavi Akım ve Türk Akımı ile gönderdiği petrolü de kesmek istiyor. Tabi Rus gazına şiddetle ihtiyacı olan AB’nin bu ihtiyacını da Kıbrıs münhasır bölgesi ile İsrail’in Tamar ve Leviathan bölgesindeki gaz ile gidermeyi düşünüyor. Kıbrıs ile Mısır petrolü ile Suriye münhasır bölgesinden çıkartılmayı düşünülen petrole de konmak isteyen ABD, Rusya’nın petrolünü de keserek onu ekonomik sıkıntı içerisine sokmak istiyor. Bir taşla üç kuş.

Bu savaş gemileri, füzeler, tehditler, boşuna değil. Esat’ın kimyasal silah kullandığına ben değil aklını peynir ekmek ile yiyen birisi bile inanmaz. Planı hayata geçirmek isteyenler onun hesabını da yapmış durumda.

Yalnız, İngiliz üslerinden kalkacak uçakların, Suriye’yi vurması sonrasında bunu fırsat bilen İsrail’in İran’a bir operasyon yapması durumunda buraları ne olur hesabını da yapmak gerekir.

Elin oğlu cehennemin ucundan geliyor ve petrolü içerek rant elde edecek diye buradaki insanların hayatını da risk altına sokuyor. Biz ise nedense Go home Yankee veya Jhony diyemiyoruz. Yazık.