"Bu demeci durup dururken vermedim"

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, son zamanlarda meydana gelen Kıbrıs Türk halkının imajını yok yere zedeleyen Kıbrıslı Rumların KKTC’deki dini ibadetleriyle ilgili sıkıntının aşılması gerektiğini vurguladı...

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, son zamanlarda meydana gelen Kıbrıs Türk halkının imajını yok yere zedeleyen Kıbrıslı Rumların KKTC’deki dini ibadetleriyle ilgili sıkıntının aşılması gerektiğini vurguladı.

Akıncı, Kıbrıslı Rumların KKTC’de ibadet etmesiyle ilgili yaşanan sıkıntıların ister istemez Cumhurbaşkanlığına iletildiğine dikkat çekerek, “Müzakere sürecinin bu yoğun döneminde, herkesin umutla bir şeylerin sonuçlanmasını beklediği, arzu ettiği bir dönemde bu şekildeki imaj kaybı son derece yanlış olur” dedi.

 

“BU DEMECİ DURUP DURURKEN VERMEDİM”
Dışişleri Bakanı’nın internet sitesinde yayınlanan açıklamasını müzakere dönüşü gördüğünü ve verdiği mesajların doğru algılanmamasından duyduğu üzüntüyü ifade eden Akıncı, “Sayın Dışişleri Bakanı’nın konuyu ‘biz Cumhurbaşkanı’nın her açıklamasını, her düşüncesini beğeniriz deme noktasında değiliz, Sayın Cumhurbaşkanı da hükümetin her eylemini beğenmek zorunda değil gibi ifadelerle’ yani ‘Cumhurbaşkanı beğenmeyebilir bu konudaki tavrımızı ama biz bu tavrımızı sürdüreceğiz’ şeklinde,  devamını da okuduğumuzda ise ibadethane meseleleri Rum tarafınca siyasi istismar vesilesi yapılıyor ve dolayısıyla bunu engellemek bizim görevimizdir şeklinde bir yaklaşım gördüm” diye konuştu.

Bu konudaki sıkıntıların ister istemez Cumhurbaşkanlığına geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı “Ben bu demeci durup dururken vermedim” dedi.

“BU KONUDAKİ SIKINTILAR BİZE GELİYOR”
Akıncı şöyle devam etti:

“Bu konudaki sıkıntılar BM yetkilileri tarafından da Cumhurbaşkanlığı’na getirildi ve bu konuda geçmişte yaşanmayan yasaklamaların gündeme gelmeye başlandığı söylendi. Bu konuyu gerek hükümet başkanı gerekse başbakan yardımcısıyla birkaç kez ele aldım. Çünkü hatırlanacağı gibi ilk günlerde bir mesaj yansımıştı kamuoyuna; senede bir kez ibadet edilebilir şeklinde. Daha sonra geçmişteki hükümetlerin de uyguladığı bazı kriterler var ve bu kriterler çerçevesinde olaya yaklaşılsa daha mantıklı olmaz mı değerlendirmesini yaptık hükümetle birlikte. Bunun üzerinde de hükümet de bu kriterleri bakanlar kurulu kararını haline getirdi.”

 “HÜKÜMETLE EL ELE YÜRÜMEK İSTİYORUM”
“Cumhurbaşkanı olarak hükümetle, meclislimizle, siyasi partilerimizle el ele yürümek istiyorum” diyen Akıncı, sorunları aşarak ilerlemek istediğini belirtti.

Daha sonraki aşamalarda da yine bu türden şikayetlerin kendisine geldiğini anımsatan Akıncı, “Ben yine bunu hükümet başkanı ve yardımcısı ile ele aldım ve artık o noktadan itibaren o kadar rahatsız edici boyutlara ulaştı ki severek olmasa da kendilerine gerekirse bunu kamuoyu ile paylaşacağımı söylemek durumunda kaldım. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak hükümetle, meclislimizle, siyasi partilerimizle el ele yürümek istiyorum. Cumhurbaşkanlığında bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanı olmanın gereklerini yerine getireceğine söz vermiş bir insanım ve bunu yapmaya da çalışıyorum” diye konuştu.

Ancak, göz göre göre Kıbrıs Türk halkının ister BM nezdinde, isterse de dünya nezdinde, dini ibadet gibi insani konularda bile zorluk yaratan taraf konumuna sokulmasını istemediğini belirten Akıncı, “Üstelik müzakere sürecinin bu yoğun döneminde, herkesin umutla bir şeylerin sonuçlanmasını beklediği, arzu ettiği bir dönemde, geçmiş yıllarda yaşamadığımız boyutlarda, bu şekilde imaj kaybına uğramamızın, imaj kaybıyla ortalıkta dolaşmamızın, son derece yanlış olacağını değerlendirdiğim için geçtiğimiz gün düşüncelerimi paylaşmak ihtiyacı duydum” dedi.

 “BU KONUDA DIŞİŞLERİ BAKANI MUHATABIM DEĞİLDİR”
Akıncı şöyle devam etti:
“Şimdi bu mesajımın üzerine düşünülüp değerlendirilmesi yapılmasını beklerken bir polemik vesilesi yapılması isteniyor. Bu konuda Dışişleri Bakanı benim muhatabım değildir. Ben hükümetin başkanı ve yardımcısı ile konuştum. Bu nedenle kimse Cumhurbaşkanı’na cevap yetiştirme yönünde kendini görevli hissetmesin. Buna gerek yoktur. Burada önemli olan yaptığımız işin doğruluğunu sınamamızdır, kendi kendimizi sorgulamamızdır. Şunu sorgulamak gerekir; bir ibadet izni verildiği zaman mı bu bir siyasi istismar konusu mu yapılıyor yoksa izin verilmediği zaman mı acaba daha çok istismara neden olmaktasınız? Bunu bir sormak lazım. Bana göre verilmemiş olan her izin tam bir siyasi istismar vesilesi olmaktadır. Tam tersi bir yorum getirilmesini de anlamakta zorlanıyorum. Temenni ederim bu konuda geçmişte yaşamadığımız sıkıntıları bugünlerde de yaşamayalım. Bunların zamanı değildir ve hiç de gerek yoktur. Böylesi bir konudan Kıbrıs Türk halkını suçlu noktasına götürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bunların yeniden değerlendirilip, kendi içimizde bile tartışma konusu yaratan bu unsurların gündemden kaldırılmasını rica ediyorum. Çünkü bırakınız Rumları, bırakınız BM’nin bizlere gelip yaptığı şikayetleri ya da diğer tarafların şikayetlerini, kendi içimizde, kendi insanlarımız arasında bile bu konuda eleştiriler yoğunlaşmaktadır.”

 “SORUNLARI AŞARAK İLERLEME TARAFTARIYIM” 
“Cumhurbaşkanı olarak hükümetle, meclislimizle, siyasi partilerimizle el ele yürümek istiyorum” diyen Akıncı, sorunları aşarak ilerlemek istediğini belirtti.

Hükümet başkanı ve yardımcısı ile düzenli olarak haftada bir kez buluştuğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bugünlerde bu biraz aksadı. Ancak tabii ki önümüzdeki günlerde mutat toplantılarımızı yaptığımızda eğer bu konu halen daha gündemde kalacaksa, yani bu ikinci konuşmamdan sonra bile bu konu bir sorun halinde tutulmaya devam edecekse elbette ki bu konuyu konuşuruz ve ele alırız. Ben sorunları aşarak ilerlemeye taraftarıyım” dedi.

 “YANLIŞTAN DÖNMEK DE ERDEMDİR”
Akıncı konuyla ilgili sözlerini şöyle tamamladı:

“Yani bu konu toplumun gündeminde tutulacak ve sürekli tartışma yapılacak bir konu mudur gerçekten? Kuzeye gelen binlerce Rum var. Bu insanlar her tarafa gidebiliyorlar. İbadet etmek isteyenler de gelsin ibadetini yapsınlar, bunun ne zararı olacak ki? Bu bir insani konudur. Dolayısıyla bu konuyu bu şekilde gündeme taşımak bile yanlış, ama en azından yanlıştan dönmek de erdemdir, bunu başaralım”