Büyük oyundaki küçük balıklar…

Ediz TUNCEL

AKP, CHP, MHP, HDP…

Son 20 yıllık sürece bakıldığında, karşımızda dört hamaset abidesi parti olarak duruyorlar…

Dördü de önlerini, artlarını göremediler, hamasetle ülkenin kendi keyiflerine göre bir yerlere gideceğini sandılar, yanıldılar,  Türkiye’nin geçmişini ve bugününü bir şekilde mahvettiler, geleceğini kurtarıp kurtaramayacakları ise şüpheli...

Burunlarının dibinde tezgahlanan oyunu hiçbiri anlayamadı.

CHP ve MHP, akıl tutulmasına uğradı, AKP’nin tabanına hitap etmek için ağzından Atatürk için bir tek iyi laf çıkmayan, kökeninde Atatürk ile yıldızı hiç bağdaşmayan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, şu meşhur çatı adayını,  “Ekmek için Ekmeleddin’i” bile Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterdi…

Planları çatır çatır çatır kafalarına çöktü…

Hallerine güle güle bir hal olduk.

AKP döneminde Feto’nun bir peygamber ilan edilmediği kaldı, sonra anladılar ki Feto tarafından kullanılıyorlar, Feto da Amerika tarafından kullanılıyor, ve herkesin bir son kullanım tarihi var…

İslam dünyasının en modern ülkesi olan Türkiye çeyrek asırdan daha kısa bir süre içinde cemaatler, tarikatlar, aşiretler, şeyhler, şıhlar ortaklığı ülkesine döndürüldü, muhalefet uyudu, AKP iktidar sarhoşu oldu, Türkiye’nin hayrını istemeyenler göbek attı…

Günün sonunda bu ortaklığı kafalarına giydiler, uçurumun kenarına kadar gittiler ve son anda döndüler, Fetocu askeri ve devleti ele geçirmek için yıllardır süren sivil ve sinsi darbeyi gördüler, buna siyasi darbeyle karşılık veriyorlar şimdilerde…

Amerika’nın rezillikler projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi’nde rol almaya kalktı, terörün envai türü Türkiye’yi kasıp kavurdu, milyonlarca göçmen Suriyeli Türkiye’ye doluştu, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden tam bir kaos oluştu…

AKP, barış adına PKK ile bile cadı kazanına girdi, yıllar sonra gördü ki, herifçioğulları bir taraftan siyasileştiler, diğer taraftan Güneydoğu’da dağı taşı mevzi haline getirdiler, şehir savaşına hazırlandılar, sonra da vargüçleriyle saldırdılar, kendi kökenlerinden gelen insanları bile terörize etmekten, hayatlarını mahvetmekten çekinmediler, hatta ve hatta, kendilerine akademisyen diyen bir avuç yarım akıllı akademisyen müsveddesi de bunlara “insan hakları adına” destek çıktı…

Bu çakma akademisyenler sürüsü PKK ve ABD ortak teröründen hayatını kaybedenlerin insan haklarını sorgulamayı, bir tek kelime etmeyi akıllarına getirmedi ama…

Sonuçta, bu çarpık gidişatı tüm taraflar kafalarına giydi, terör yüzünden hayatını kaybeden onbinlerce insana birkaç bin insan daha eklendi, eklenmeye de halen devam ediyor…

Kimdi PKK’yı, Güneydoğu’yu ve Güneydoğu’nun güneyinde kalan Irak ve Suriye kaosunu yaratan, kimse bunu açık yüreklilikle sorgulamadı…

Kimse bu tezgahın elebaşı Amerika’dır, ve elbette, Ortadoğu politikasında Amerika’nın bütün kirli çamaşırlarını yıkadığı, bulaşık sularını akıttığı Türkiye’deki bilinçli veya bilinçsiz işbirlikçileridir diyemedi…

Peki, neydi hedef bu kaotik süreçte!

Türkiye, Suriye ve Irak darmadağın edilirken, Ortadoğu’yu kasıp kavuran, tarihte görülmemiş suçlar işleyen fanatik İslamcı terör örgütler ve PKK yaratılırken Amerika’nın hedefi belliydi…

Terör örgütlerini kullanarak hedef saptıracak, her üç ülkede de kaos yaratacak, üç ülkenin tam merkezinde olan dördüncü bir kukla Kürt rejimi yaratacak, bu süreçte kullandığı terör örgütlerinin arasında artık işe yaramayanların da son kullanım tarihi gelince, hesaplarını dürecekti…

Bugün Türkiye’nin güneydoğusunda, sınır ötesinde yapılan operasyonların hedefi belli…

IŞİD denen ve son kullanım tarihleri gelen çapulcular sürüsünün varlığına son verilecek, adına Özgür Suriye Ordusu denen çapulcular sürüsünün ve ABD kontrolünden bir milim dışarı çıkmayacak PYD güruhunun kontrolünde bir devletçik kurulacak…

Bu noktada PKK’nın ve siyasi kanadı HDP’nin de işi bitmiştir, artık işe yaramadıklarından son kullanım tarihleri gelmiştir.

Artık bunların yerini Suriye ve Irak’ta etkin olan, kurulması hedeflenen Kürt devletçiğinde rol üstlenecek olan PYD var…Ve siyasi ve askeri anlamda tamamen ABD tarafından organize edilmiş durumda!

Anlaşılan o ki, AKP bunların rollerinin ne olduğu konusunda ancak uyandı, hem kendilerinin hem de ülkenin tam anlamıyla uçuruma sürüklendiğini gördü  ve gözünü karartarak üzerlerine gitmeye başladı.

HDP’yi hiç saymıyorum bile, CHP ve MHP ise halen terellelli okumaya devam ediyor, başlarındaki Kılıçdaroğlu ve Bahçeli denen iki zat da tarihin çöplüğüne atılmamak ve yapıştıkları koltuklardan kopmamak için inadına direniyor…

Korkunun ecele faydası yok ama, tarihin çöplüğünü onlar da boylayacaklar…

Tıpkı Feto’ya “değerli adam” diyen, Feto’nun icraatlarını öve öve bitiremeyen Ecevit ve partisinin sonu gibi olacak, sonları…

Ha, bunlar bu kafalarla gide gide, AKP bir yüz sene daha iktidarda kalır, o  da ayrı mesele…

Oynan oyunun farkına olan ve gereken tedbirleri alacak olan bir AKP olarak kalacaksa, varsın kalsın…

En azından, AKP, kendi iç temizliğine acımasızca girişti, eteklerindeki taşları dökmeye başladı…

CHP, MHP ve HDP bu işi kendi içinde yapamadı, yapmaya da niyetleri zaten yoktu…

Bu arada, Fetocular aslında AKP’ye karşı savaş açmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı savaş açtı…

Erdoğan’ın gidişiyle Fetocular ABD’nin istediği doğrultuda yeni Türkiye’yi dizayn edeceklerdi, bir taşla iki kuş vuracaklardı…

Korkudan ne yapacağını şaşıran Melih Gökçek’in şu meşhur Fetocu cinlerinin evdeki hesapları çarşıya pek uymadı, ama günün sonunda bu işten karlı çıkan da yine Türkiye oldu.

Nasıl mı?

AKP’nin Fetoculara karşı açtığı savaş, aslında kendi iç savaşıdır ve aslında, yıllar yılıdır sessiz ve sinsi bir sivil darbeyle Türkiye devletini ele geçirenlere ve uzaktan kumanda merkezleri olan ABD’ye karşı açılan bir güç kazanım savaşıdır.

Fetocuların askeri darbe girişimiyle en azından, Türkiye’nin içerden nasıl bir felakete doğru sürüklendiği de ortaya çıktı, eteklerdeki taşlar dökülmeye başlandı, bu da bir kazançtır…

Ancak, günün sonunda, işin doğrusu, bu rezaletin içinde gerçek anlamda kazanan yok…

Tek kazanan, hedef saptırarak, herkesi şaşırtarak, Türkiye’nin güneyinde kenti kontrolünde bir Kürt devleti oluşturmak için her türlü entrikayı yapan Amerika’dır…

Ancak Amerika, bugünkü mevcut durumuyla Türkiye’den daha fazla hayır görmeyeceğini biliyor.

AKP, Amerika’nın çevirdiği entrikaların farkına varmış ve acı faturasını ödemiş, hala da ödemeye devam eder durumda, ancak hesap da sorar durumda…

CHP, HDP ve MHP tarafında ise akıl tutulmasına devam, zaten daha fazlası beklenemez…

Bu dörtlünün arasında en felaket durumda olanı, nasıl kullanıldığının hiç farkında olmayanı, HDP’dir…

PKK terörü yıllarca ortalığı kasıp kavururken gıklarını çıkarmadılar, hükümet PKK’ya karşı harekete geçince bös bös “insan hakları” diye bağırmaya başladılar, terörle hak arayanın ne tür bir insan hakkı olacaksa!!!…

AKP OHAL ilan edip bunların da tepesine bindi, keşke iş bu raddeye gelmeseydi, ama bıçak kemiği kesmeye başlayınca bu rezillikten bir boyutta sorumlu olanların da sorumlulukları oranında bir bedel ödemesi elbette gerekiyor, öyle milletvekili filan olmakla da teröre kılıf uydurmak sorumluluktan kurtarmaz.

Arkasından da MHP ve CHP gelir…AKP ise, bütün sürecin merkezinde olmasına sayısız hata yapmasına rağmen, ilk ve tek uyanan oldu, keşke daha önce uyanabilseydi ve Türkiye bu kaosa sürüklenirken daha başından işin nereye varacağını anlayabilseydi…

Yine de gelinen noktada, Türkiye’nin iktidarı da AKP’nin elinde olduğuna göre, ve keza, Türkiye’deki bu çakma, entel dantel muhalefet sayesinde daha uzun yıllar Türkiye iktidarı için AKP’ye yol göründüğüne göre, artık Türkiye’den Amerika’ya hayır yok, AKP’nin de sütten dili yandığından, bir daha sıcak süte dalacağı yok, yoğurdu bile üfleyerek yiyecek…

Türkiye’de durum bu olunca, Amerika’nın Ortadoğu enerji siyasetini yönetecek acil bir merkeze ihtiyacı var.

 O merkez de Türkiye, Irak ve Suriye arasında kurulacak bir Kürt devletidir.

Aslında kurulacak olan bir Kürt devleti, sadece ve sadece Amerika’nın enerji siyasetine alet olmayacak, askeri bir üs olacak, Rusya ile AB arasında oluşabilecek olası bir ekonomik ve siyasi birlikteliği de dinamitleyecek bir oluşum olacak.

Aslında Amerika’nın en büyük hedefi, eğreti bir Kürt devletiyle Ortadoğu enerji siyasetini kontrol etmek değil, zaten enerji kaynaklarının büyük bir kısmı kontrolu altında…

Amerika’nın esas derdi,  AB ve Rusya arasında olulaşabilecek ve ABD’nin dünyanın jandarması rolünü sonlandıracak bir ortaklığı engellemektir…

Özellikle Suriye’nin çirkefe dönmesinin tek sebebi budur, Suriye üzerinde devlerin dünya pazarı üzerindeki kozları paylaşılmaktadır.

Bunların yanında, İngiltere’nin AB’den ayrılma girişimi olan Brexit de bu olaylardan ayrı tutulamaz, bu girişim İngiltere’nin göçmen politikasına yönelik bir girişimi değil de, doğrudan doğruya AB’yi darbeleyecek, AB’nin bütünlüğünü sarsacak, politik istikrarını sarsacak, dikkatini dağıtacak bir girişim olarak algılanmalıdır…

Bütün bu şartlar altında, çevrelerinde binbir entrika döner dururken,  AKP, CHP, MHP ve HDP Fetocuların darbesine kadar akıl tutulmasına uğramış vaziyetteydi, ne yaptıklarını bilmeden Türkiye’yi kaosun ortasına atarken ve birbirleriyle gündüz kavga edip, gece hırsızlığa beraber çıkarken bedeli ödeyen Türkiye’nin tümü, Ortadoğu halkları, Kuzey Afrika halkları oluyordu…

Bu süreçte çocuklar da dahil olmak üzere, milyona ulaşan insan canından oldu, olmaya da devam ediyor.

Eh, oynanan oyunu farketmez ve kafanı kuma gömersen, bütün gününü uyuzluk yaparak, birbirine söverek,  bütün geceyi de abuk subuk evlendirme, yarışma, sapıklıkta ve şiddette sınır tanımayan pembe dizilerle geçirirsen, din istismarında da sınır tanımazsan, Allah’ın adını iğrenç emellerine alet edersen, bir taraftan beş vakit namaz kılar diğer taraftan Allahsızlığın, ayarsızlığın daniskasını yaparsan olacağı budur…

Yine de, herşeye rağmen, bu kaosa sürüklenen ülkeler arasında, en şanslısı yine Türkiye’dir…

Kendisine atılan bütün kazıklara rağmen, Türkiye’nin en azından akıl yolundan ayrılmayan, günün sonunda işbirliğine yine başlayan Rusya gibi bir müttefiki ve kafasını duvara vurduğunda iyi kötü aklını başına toplayan bir siyaset anlayışı var…

Eğer Türkiye, İran ve Rusya sıkı dururlar, AB de NATO uğruna Amerika’nın çıkarlarına alet olmaktan vazgeçer ve İngiltere’ye de aba altından sopa gösterilirse, ve hatta NATO lağvedilir ve onun yerine bir AB, Türkiye ve Rusya ortak savunma gücü oluşturulursa,   birkaç yıl içinde ABD’nin dünyanın jandarması rolü sona erer, ABD merkezli olarak yaratılan kaoslar sona erer, ABD’nin Wall Street’i ve tüm emperyalizm politikaları kafasına yıkılır…

Bu arada, AKP aklını başına toplamalı ve Türk ordusuna eski gücünü ve saygınlığını bir an önce kazandırmalıdır…

Etkili bir güç olmanın tek yolu, güçlü bir ordu, güçlü bir ekonomi, güçlü ve bağımsız bir yargı ve hukuk sistemi ve istikrarlı, ölçülü bir siyasetten geçer…

Bugün bunların tümü Türkiye’de körelmiş durumda, ama kısa zamanda güçlü bir adalet sistemi, ordu ve siyaset anlayışı oluşturulabilir, ekonomik gelişim de arkasından gelir…Yeterli fırsat var!

Yeter ki niyet olsun…

Aksi takdirde, Türkiye ve Türkiye’nin siyasileri büyük oyunun küçük balıkları olarak kalmaya mahkumdurlar…