Din Tüccarları  ve Kadın

Ayşegül Garabli

Suudi Arabistan’da  10 -12 yaşındaki kızlar evlendiriliyor.

Somali’de kadınlar sütyen giydikleri için kırbaçlanıyor.

Mesela, İran’da tecavüze uğrayan kadın, babası ya da kocası tarafından öldürülüyor.

Afganistan’da   2 kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğine eşittir.

Mısır da ölen bir kadının kocası, ölen karısıyla ilk 6 saat seks yapabilir fetvası verilebiliyor.

Örneğin, Hindistan’da kocası ölen ,yeterli çeyiz getirmeyen ya da evde sorun yaratan kadınlar , diri diri yakılarak öldürülüyor.

Pakistan’da , her yıl 1000 den fazla kadın, namus davasından dolayı öldürülüyor.

Neden mi?

Çünkü  bu ülkelerdeki Büyük Müftüler, din adına öyle fetva veriyorlar.

Orta doğu, Güney Asya ve Afrika İslam coğrafyasında, din,kullanılarak  kadınlar ikinci hatta üçüncü sınıf muamele görüyor.

Bu ülkelerde Şeriat sistemi yasaların da üzerinde.

Toplumda egemen güç olan dini liderlerin fetvaları, bütün yasalardan daha güçlü etki yapıyor.

Bu ülkelerde  kadınların, sosyo – ekonomik, siyasal ve yasal hakları yok sayılır ve kullanmaları kocalarının ya da babalarının iznine tabidir.

Yani kadın, işe girmek için, yurt dışına çıkmak için hatta siyasetle uğraşmak için bile kocasından izin almalıdır.

İslam dini arkasına sığınan ancak İslamiyet’le gerçek anlamda uzaktan yakından ilgisi olmayan bu yönetimlerde ,erkek egemendir ve kadın aşağılanır.

Aslında bu durum, din simsarları tarafından yaratılmış, sömürü düzeninden başka bir şey değildir.

Şeriatın hakim olduğu ülkelerin çoğunda,öncelikle insanların manevi duyguları sömürülerek, din üzerinden siyaset yapılır sonra da yavaş yavaş toplumun her alanında hakim olur.

Bu tür ülkelerde kadınlara yaşatılanların hiç birisi inanç adına olmadığı gibi kadınların rızasıyla da yapılmaz.

Bunun en güzel örneği, Suudi Arabistan Kralının gelininin, Bodrum’da çekilmiş fotoğraflarıdır.

Suudi Arabistan’da çarşafla örtünmenin inançtan kaynaklandığı söylense de, bir kadının, ortamını bulduğunda açılma isteği, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.

Boşuna değildi , çocuklarının dindar yetiştirileceği söylenerek imam hatip liselerinin, ilahiyat kolejlerinin açılması.

Amaç söyledikleri gibi “dindar nesil” yetiştirmek değildi elbette.

Tek amaç, din istismarını normalleştirmek  siyasi İslam ile  kadınların tüm haklarını ellerinden alıp erkek egemen yapıyı kurmak.

Ne yazık ki, bazı kadınlar, yavaş yavaş gelen tehlikeyi, ya görmediler; ya da duyarsız kalarak hazin sonun kendilerine ulaşacağını tahmin etmediler.

Zira bu gün

 

     1) Özerklik ve federasyon tartışılmalı

     2) Ne Mutlu Türküm yazısı silinmeli

     3) Medreselere diploma yetkisi verilmeli

     4) Laik eğitim son bulmalı: kızlar ve erkekler ayrı okullarda okutulmalı

     5) Kadınların miras hakkı kaldırılmalı

     6) Resmi evlilik yerine imam nikahı uygulanmalı

     7) Müftülere nikah yetkisi verilmeli

 

Şartlarıyla Cumhur İttifakına giren Hüdapar,

 

  1. Yine, kadını, şiddete ve öldürülmeye karşı koruyan 6284 sayılı kanunun kalkmasını,
  2. Şiddet gören kadının beyanının esas alınmamasını,
  3. Boşanan kadına nafaka verilmemesini

Ve daha bir çok kadın haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen Yeniden Refah Partisi,

kadınların oyu ile meclise girdi.

Ne yazık ki,  haklarına sahip çıkmayan kadınlar, her zaman , din simsarlarının hedefinde olmuştur.

Zamanında konuşmayan kadınlar, konuşmak istediği zaman da başkaları tarafından susturulmuşlardır.

Onlar kadının gücünün farkında olup hep korkmuşlardır.

Kadınları eve kapatma istekleri bu korkudandır.

Ama ne yazık ki, çoğu kadın bunun farkında değildir.