Federasyon Out, Bağımsız devlet mi dediniz?

Taner ULUTAŞ

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başkanı Alexsis Çiraz bir araya geldi. Genel konular arasında Kıbrıs Sorunu da yerini aldı. Her iki liderin vücut dillerine baktığım zaman normal dilleri ile vücut dillerinin ayni olmadığını gördüm. Vücut dilleri Girit’eki Hanya Kasabası derken, dilleri de Türkiye’nin Konya şehri diyordu.

Liderler konuşurken,son derece ilginç bir gözlemim oldu.Kıbrıs’ta ‘Federasyon’ çerçevesinde çözüm istiyoruz diyen liderlerin birden Pinokyo gibi burnularının hafifçe büyümeye başladığını fark ettim. Konuşma devam ettikçe burunlardaki büyümenin büyüdüğünü gözlemledim.

Kartal ile yaptığımız televizyon programına gelen mesajlarda, bu ülkede bir süre müdürlük yapanların bile AB’nin Kıbrıs’ı üyeliğe alırken, tüm Kıbrıs’ı AB üyeliğine aldığını, ancak Kuzey’de muktesebatı yani AB yasalarını uygulamadığı bilmediğini gördüm. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan birçok Kıbrıslı Türklere de pasaport ve kimliğin buna bağlı olarak verildiğini bile bilmediklerine tanık olsum. Eskiden Müdürlük yapan birsinin 541 ve 550 sayılı BM Güvenlik Kararları ile buna bağlı Avrupa Parlamentosunun kararlarından bile haberdar olduğunu gördüm. 1990 yılındaki meşhur Abant kararları sonrasında tekstil sektörünün çöktüğünü, narenciyeyi ihraç etmemizin önüne set çekildiğini, uygulanan sıkı ambargo nedeniyle tüm atardamarlarımızın işlevini kaybetiğiniden bir haber olmaları beni şoke etti.

Bazı arkadaşlar federasyon konusunda sen yanlı davranıyorsun diyor. Kısacası ayrı bir devlet kurmak mümkünse bende buna okey derim. Ama Kıbrıs’taki çözümün yalnız Kuzey ve Güney’de yaşayan insanlarca yapılabileceğini sananlar sanırım büyük bir yanılgı içerisindedir. Çünkü Kıbrıs’taki çözüm, Akderniz’deki zengin petrol yatakları nedeniyle ‘Uluslararası’ bir hal aldı. Kıbrıs,ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeleri de ilgilendiriyor. Bugüne kadar bizi bölüp, parçalayan, bugüne kadar yaşanan bu düzenin yaratılmasında esas etkin olan bu emperyalist güçlerin kendi menfaatlerini sağlamayan bir çözüme evet diyeceklerini sanmam.Ve ‘almaz be annem bu harita bu Kıbrıs’ı derim.

Kurura bakmayın ama bazı realiteler görmezden gelinemez.Geçen hafta içerisinde, BM Genel Sekreteri, Antonio Guteres’in raporuna karşı, BM Güvenlik Konseyi de bir rapor sunarak, Kıbrıs’ta BM parametreleri çerçevesinde bir federasyon öngörüyoruz dedi. Hatta daha da ileri giderek kapılardaki geçişlerin kolaylaştırılmasından da bahsetti.

 ‘Federasyon’ ülke için bir çözüm şeklidir. Haaa bunun dışında başka bir çözüm şekli yokmu? Var tabiki diyorum. Mesela ayrı bir devlet kurulabilir. Adına da ne bileyim Kıbrıs Türk Devleti denilebilir. 2-3 İslam ülkesi, Azerbaycan ve Pakistan bizi tanıyabilir diyenler olabilir. Peki Kıbrıs’ta ayrı bir devlet isteyen Türkiye’ye, sen orada ayrı bir devlet isterken, neden Irak ile Suriye’de kurulmak istenen Kürt devletine karşı çıkıyorsun diyenlere ne söylenecek? Pakistan’ın önüne ‘Keşmir’ Azerbaycan’ın masasına ‘Karabağ’ serilirse ve madem Kıbrıs’ta kurulan devleti tanıyorsunuz, Ermenistan’ın kuracağı Karabağ devletini de tanıyın derlerse ne cevap verebilecek?

Gelin isterseniz boş mu yoksa dolumu konuştuğumuza, kısa bir nostalji yaparak bakalım. Güney, 4 Temmuz 1990 yılında, Avrupa Birliği'ne tam adaylık  için başvurdu. 1993 yılında Avrupa Komisyonu Kıbrıs'ın başvurusu için olumlu görüş verdi.24-25 Haziran 1994 tarihlerinde Yunanistan’da yapılan Korfu Zirvesi’nde,Kıbrıs’ın, AB’ye kabul edilmesi yönünde karar alındı. 9 Aralık 1994 tarihinde Almanya’da gerçekleştirilen Essen Zirvesi’nde yapılacak ilk genişlemede, Kıbrıs’ı da içerecek bir kararı alındı.12-13 Aralık 1997 tarihinde, Lüksemburg Zirvesi’nde de Kıbrıs ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılması yönünde karar alındı. 

1960 Kıbrıs Anayasasının 3 garantör ülkenin üye olmadığı bir pakt, örneğin NATO, AB gibi kurum ve kuruluşa, Kıbrıs üye olamaz maddesinin bize bahşettiği ‘Veto’ hakkına karşın, veto hakkımızı kullanmadık. Kopenhag’da düzenlenen AB Zirvesi'nde Kıbrıs, dokuz Avrupa ülkesiyle birlikte 1 Mayıs 2004 tarihinde birliğe tam üye olmaya davet edildi. Çözümsüzlük durumunda ise AB müktesebatı kuzeyde askıya alınacaktı. Kıbrıslı liderlerin de, Annan planı çerçevesinde bir anlaşma umuduyla davet edildiği zirveden,orada bulunan, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun tutumu nedenile bir sonuç çıkmadı. Ve Rumlar 29 Nisan 2004’de AB’ye tam üye oldu. O tarihten itibaren de fare diye nitelendirilen Rumlar, boğa olarak nitelendirdiğimiz Türkiye’nin burnuna zinciri takarak 31 maddeye şerh koydukları gibi Türkiye’yi kilitledi.

Denktaş federasyona hiç sıcak bakmadı diyenlere yok ilk federasyon tezini rahmetli Denktaş imzaladı diyeyim. Örneğin ilk zirve anlaşması olarak kabul edilen 12 Şubat 1977 tarihindeki, Rauf Raif Denktaş - Makarios Zirve Anlaşmasında, bağımsız iki toplumlu federal bir cumhuriyet kurulması üzerinde fikir birliği sağlandı.  19 Mayıs 1979 tarihinde ki, bugünkü müzakerelerin temeli sayılan, Rauf Rauf Denktaş ile Spiros Kiprianu arasındaki 2’nci Zirve Anlaşmasında, 1977 yılındaki anlaşmayı teyit etmenin yanında ayrıca, 15 Haziran 1979 tarihinden itibaren görüşmelerin Lefkoşa’da yeniden başlamasına karar verildi.1984 tarihinde Spiros Kiprianu federasyon planını reddetti. Ancak Denktaş bey, kabul ettiği federasyon tezini 1989-1993 yılları arasında, Ghalli Fikirler Dizisinde de kabul etti. BM Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali’nin öncülüğünde üç yıl süren müzakerelerde ortaya çıkan Fikirler Dizisinde ortaya konulan 100 maddenin yüzde 91’i kabul edildi.Geriye kalan 9 maddeyi de görüşmeye hazırız denildi. Ghalli Fikirler Dizisi iki bölgelilik, siyasi eşitlik ve garantörlük haklarının devamını içeriyordu. Ve Federasyonda bize Ada’nınyüzölçümünün yüzde 29 artı bırakılmıştı.

15 Kasım 1983 tarihinde KKTC kuruldu ve BM Güvenlik Konseyi, 550 sayılı kararıyla,ambargolar başladı.1990’da da bizi bitiren Abant kararları geldi. Tabi federasyondan vazgeçilmenin nedenlerinden bir tanesi de 20 Ocak 1997 tarihinden itibaren Ankara’nın Politikasını değiştirerek federasyon yerine konfederasyon söylemine başlamasının benimsemesidir sanırım.

Şimdilerde federasyon söylemine karşı çıkanlar, bizim Denktaş bey zamanında federasyon tezini kabul ettiğimizi ve BM kayıtlarına böyle düşüldüğünü unutuyorlar. Tamam ayrı bir devlet kuralım da, yukarıda saydıklarım nedenlerden dolayı bu işin nasıl yapılacağını bu arkadaşlar lütfen söylesin. Kısacası Uluslararası emperyalist güçlerin bize Akdeniz’deki bu zenginlikten dolayı ‘Sorry be Annem’ demeyeceğini kim garanti edebilir ki?