Finansal kriz kapıda

Ekonomist Şafaklı, Davutoğlu’nun istifasının ardından Türkiye’deki siyasal yapının hangi yöne evrileceğinin netlik kazanmamasının yabancı yatırımcıyı tereddüde ittiğini belirterek, bunun da direkt olarak dövize yansıdığını açıkladı

Ekonomist Şafaklı, “Bir istikrarsızlık  oluştu. Finansal riskin dinamikleri oluştu. Türkiye'de, yatırımcı ve TL’ye olan talep açısından risk faktörü artmıştır. Risk faktörü artıp, getiri artmadığı zaman Türkiye’den kaçış olur” dedi

"Türkiye’de şu anda ilk bakışta yabancı yatırımcı için şartlar pek de olumlu görünmüyor ve  bu da dövizin yükselmesine neden oluyor"

Özlem ÇİMENDAL

Döviz, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında gerçekleşen görüşme ve AKP’de olağanüstü kongreye gidileceği yönünde oluşan beklentilerle sert yükseldi.

Başbakan Davutoğlu’nun görevi bıraktığı ancak siyasi istikrarsızlık olmadığı konuşmasının ardından döviz yönünü aşağı çevirdi ancak Ekonomist Okan Veli Şafaklı, Davutoğlu’nun “spekülasyonlarla ekonomiyle oynanmaması” açıklamasını yabancı yatırımcı ve dövizin yükselişinin zararlarını minimize etme çabası olarak değerlendirildi.

Davutoğlu’nun istifasının ardından Türkiye’deki siyasal yapının hangi yöne evrileceğinin netlik kazanmamasının yabancı yatırımcıyı tereddüde ittiğini söyleyen Şafaklı, bunun da direkt olarak dövize yansıdığını açıkladı.

“Davutoğlu’nun açıklamaları zararı minimize etme çabası”

Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarını zararı minimize etme amaçlı olduğunu söyleyen Şafaklı, “Bir istikrarsızlık artık oluştu. Finansal riskin dinamikleri oluştu. Yatırımcı ve TL’ye olan talep açısından risk faktörü artmıştır Türkiye’de. Risk faktörü artıp, getiri artmadığı zaman Türkiye’den kaçış olur” dedi.

“Türkiye’ye karşı dış dünyadaki risk algısı arttı”

Türkiye’deki siyasal değişim ortamının çok çeşitli risk faktörleri doğurduğuna da işaret eden Şafaklı, “Türkiye siyasi yapısı Davutoğlu’nun görevi süresince bir istikrara kavuşmuştu. AB’yle ilişkilerde gelişmeler, terörle mücadelede ilerlemeler sağlanmıştı. Türkiye’nin Avrupa’ya ve dış dünyaya dönük oluşu ilişkileri aşısından bir avantaj yaratmıştı. Tüm bunlar dış dünyadaki risk algısının düşmesine dönük ilerlemeler sağlamıştı. Şimdi bunların hepsi tehlikededir” ifadelerini kullanarak birçok konuda risk faktörünün tekrar gündeme geldiğini savundu.

“Yabancı yatırımcılar için risk faktörü arttı”

Şafaklı, yabancı yatırımcılar için risk faktörlerini oluşturan konular ve soruların şu anda cevaplanmasının mümkün olmaması nedeniyle, finansal risk artışı olduğunu söyledi. Tüm bu risklerin farklı şekillerde gerçekleşebileceği ihtimali olduğunun altını çizen Şafaklı, “Türkiye’nin bu risk ortamında Başkan kim olacak? Başkan seçilirken nelere dikkat edilecek? Sayın Davutoğlu’nun bir tane isim göstereceği ifade ediliyor. Bunun böyle olması da başka riskler oluşturacak. Partide çok farklı yeni bir yarış da doğabilir. Yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istediği değil, başka bir aday kazanabilir. Ya da parti içerisinde kopmalar olabilir.  Bu kopmalar parti içerisindeki Anayasal düzenlemeleri farklılaştırabilir” şeklinde konuştu.

“Dışilişkilerde Erdoğan ve Davutoğlu’nun yaklaşımları farklıydı”

Bu süreçte terörle mücadele, AB ile ilişkilerin geliştirilmesi tavrının da bir belirsizlik içerisine girdiğini söyleyen Şafaklı, “Biliyoruz ki bu konularda Davutoğlu’nun ve Erdoğan’ın tavırları birbirlerinden farklıydı” dedi.

“Başkanlık anlayışı ve Kıbrıs’a yansıyışı nasıl olacak?”

Siyasi arenadaki değişimin seyrinin belirsizliği ve Tayyip Erdoğan’ın anladığı Başkanlık anlayışının nasıl bir Başkanlık anlayışı olacağı sorularının spekülasyonlar yaratabileceği söyleminde bulunan Şafaklı, “Muhtemel bir Başkanlık anlayışı nasıl olacak? Türkiye’deki hukuk sistemi nasıl olacak?” diye sorarak, tüm bu gelişmelerin AB nezdinde Kıbrıs sorununa bakış açısını bile etkileyeceğini ifade etti. Bundan sonraki süreçte Kıbrıs sorununa daha mı sert ya da daha mı barışçıl bir bakış açısı geliştirilip geliştirilmeyeceği konularının da önemli olduğuna vurgu yapan Şafaklı, şu anda hiçbir şeyi kestirmenin mümkün olmayacağı için finansal bir riskin de kapıda olduğunu söyledi. 

“Politik risk ortamı varsa oradan kaçış olur”

Türkiye’de şu anda politik risk ortamı doğduğunu ifade eden Şafaklı, “Bu da farklı algılamalar, söylemlere neden olarak kaçışa neden olmaktadır. Bu soru işaretlerini maalesef ki kestirmek mümkün değildir. Her şey çok farklı olabilir ve ekonomik dinamikleri de kestirmek mümkün değil” şeklinde konuştu.

“Yatırımcı ekonomi, demokrasi, güçlü hukuk sistemi, şeffaflık, güven ortamı ve hesap verebilirlik ister”

Erdoğan’ın istediği kişinin seçilmesinin Başkanlık sisteminin önünü açabileceği düşüncesinin ve Erdoğan’ın getirdiği Başkanlık sisteminde yabancı yatırımcıların tereddütlerinin daha da artma riski olduğuna ve güven sorunu yaşayacağına da işaret eden Şafaklı, “Yabancı yatırımcı ekonomi, demokrasi, güçlü hukuk sistemi, şeffaflık, güven ortamı ve hesap verebilirlik ister” dedi. Şafaklı, yabancı yatırımcının güven ortamı bulabileceği bir zemin arayışı içerisinde olduğuna değinerek, “Piyasa aktörleri değerlendirmelerini yaparak piyasaları satın alır ve ona göre devam eder” ifadelerini kullandı. Türkiye’de şu anda ilk bakışta yabancı yatırımcı için şartların pek de olumlu görünmediği ve dövizin de artma nedeni olduğu tespitinde bulundu.

“Basın özgürlüğü, Yargı yabancı yatırımcıyı kaçırıyor o da dövize yansıyor”

Türkiye’de basın özgürlüğünden, Yargı’ya güvenin kalmadığı bir ortam olduğunu hatırlatan Şafaklı, yabancı yatırımcı için de risk faktörü oluşturduğunu söyledi. Yabancı yatırımcının risk algılaması konusunda eksi olarak seyrettiğini ifade eden Şafaklı, “Siz istediğiniz kadar Yargım tamam deyin, önemli olan yabancı yatırımcının risk algısının nasıl oluşacağıdır. Tabii ki döviz de artacak” dedi.

“Dövizin yükselişini olumlu karşılayanlar da var”

Türkiye’deki bazı kesimler tarafından yaşanan bu gelişmelerin olumlu da karşılanabileceği açıklamasında da bulunan Şafaklı, “Türkiye, KKTC’deki gibi her şeyi dövize endeksli ve KKTC gibi dövize bağımlı bir ülke değil. O yüzden dövizin yükselmesi ithalatı düşüren, ihracatı artıran bir faktör olarak görüldüğü için bundan memnun olan kesimler de mutlaka olacaktır” diye konuştu.  

kaynak: yenibakış