FİŞLENİYOR MUYUZ yoksa FİŞİMİZ Mİ ÇEKİLİYOR?

Ayşegül Garabli

Siyasetle bu kadar iç içe yaşayan başka bir millet var mıdır bilmem.

Gözümüz hep mecliste, Hükümette ve siyasilerde.

Hatta dış siyasette.

O kadar çok aldatıldık ki, umutlarımız o kadar çalındı ki, her şeye kuşku ile bakıp, kontrol etme gereği hissediyoruz.

Demokrasinin ve adaletin olduğu yerlerde öyle mi?

Herkes seçtikleri siyasilere güvenip sadece hayatları ile ilgileniyorlar.

Çünkü biliyorlar ki işler, yasalar çerçevesinde halkını korur şekilde yürütülüyor.

Bizde ise seçtiklerimiz adeta  “karakolda doğru söylüyor mahkemede şaşıyor”.

Muhalefette iken eleştirdikleri şeyleri iktidar olduklarında  unutuyorlar.

Böyle olunca da kuşku ve kaygı duymamız gayet doğal.

Misal geçen gün TC İçişleri Bakanı ile KKTC İçişleri Bakanı arasında bir protokol imzalandı.

 “Suçların önlenmesi ve ülkeye giriş çıkışlarda sakıncalı insanların tespitine yönelik işbirliği protokolü”

Adına bakıldığı zaman çok olumlu ve hatta KKTC için gerekli bir karar gibi gözüküyor.

Ancak daha önce imzalanan protokoller , alınan bazı kararlar ve  yapılan uygulamalar düşünüldüğünde ister istemez insanın kafasında bazı soru işaretleri oluşuyor.

Örneğin daha önce imzalanan  mali protokollerde gelen paranın büyükçe bir kısmı “din işleri, din eğitimi ve cami yapımı “için ayrıldığını düşününce, insan kuşkulanmadan edemiyor.

Ayrıca hatırlarsanız geçen ay Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Sn. Esendağlı’nın

“Yasa dışı bir cemiyet tarafından adına veya menfaatine yayınlanan veya yayınlandığı görülen herhangi bir kitap, dergi, broşür, afiş, bildiri, gazete, mektup, belge ve yazıyı basan, yayan, satan, posta ile gönderen veya bulunduran bir kişi suç işler”

Şeklinde bir açıklaması olmuştu.

Gayet ucu açık ve fikir özgürlüğünü hatta bilgi ve haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecek bir yasa.

“Yasa dışı” ne diye sormuyorum çünkü her an her şey “yasa dışı” ilan edilebilecek bir ülkede yaşıyoruz.

Gece konuşmak yasa dışı değilken sabah yasa dışı olarak uyanabilirsiniz.

Yarın tüm sendikaların bildiri ve broşürleri “Halkı isyana çağırma” diye bir gerekçe ile yasa dışı görülüp, yasaklanabilir mesela.

Dolayısıyla önce kitap , yazı, broşür v.syasağı getirilip.

Ardından “suçlu ve sakıncalı” tespiti yönünde bir protokol imzalanınca.

Bu imzanın ardından da TC İçişleri Bakanı KKTC Meclisinin damına “Kayi Boyu” bayrağı çeken, Afrika gazetesini taşlayarak mala ve cana kast eden ve hatta bu devletin başı olan Cumhurbaşkanını yuhalayan, mahkeme huzurunda suçlarını kabul eden “sakıncalı” bir gurupla medyaya poz verince insanın kafasında ister istemez soru işaretleri  oluşuyor.

Acaba kim neye göre sakıncalı ilan edilecek?

Sakıncalı kişinin tanımı ne?

Hangi durumlar yasa dışı kabul edilecek?

Ve acaba fişlenecek miyiz?

Kimin “sakıncalı” olduğuna bu “şiddeti meşru görülen” ve medyada poz verilen gurup mu karar vercek?

Çünkü herkes biliyor ki KKTC’deki polisinden askerine tüm kolluk kuvvetleri TC’ne bağlı ve TC istedikten sonra ülkeyi hallaç pamuğu gibi didik didik edip tüm sakıncalıları da, suçluları da, yasa dışı yapılanmaları da ortaya çıkarır.

KKTC Yetkilileri de Barbaros Şansal örneğinde gördüğümüz gibi, kişinin suçlu olup olmadığına bakmaksızın, yargıya dahi ihtiyaç duymadan  1 saat içerisinde istediği kişiyi paket yapıp, Türkiye’ye gönderebilir.

Öyleyse bu protokol niye?

Amaç ne?

Sanırım bu konuda KKTC İçişleri Bakanından bir açıklama bekleme hakkına sahibiz.

Yoksa bu protokol daha önceden “güvenlik” adı altında Meclise gönderilen ve “ispiyonculuk” yapacak olanlara bütçeden ödenek ayrılacak olan resmi “ispiyonculuğu” hedefleyen yasanın ön hazırlığı mı?

Umarım bu sefer yetkililer bizi yanıltır ve bu halkın yararına bir karar almış olurlar.

Çünkü KKTC’nin gerçekten can ve mal güvenliği konusunda etkin bir güvenlik sistemine ihtiyacı var.

Özellikle ülkeye giriş çıkış noktasında

Can ve mal güvenliğinin yanı sıra ülkeye turist gelmesinden tutun da yatırıma kadar tüm alanlar için güvenliğe ihtiyaç var.

Ancak hepsinden önce bu ülkenin siyasilere duyacağı bir güvene ihtiyacı var.

Kendi kimliğini ve varlığını yöneten samimi ve ciddi siyasilere ihtiyacı var.