İÇİM YANAR !!!!

Ayşegül Garabli

Evet  35 yıldır bu ülkeyi vatanım bildim ve hep de öyle davrandım.

Ancak bu 35 yıl boyunca doğduğum yere olan hasretimde içimde hep bir yara.

O yüzden de ülkesini terk edip göç etmek zorunda kalan her gencin ardından içim bir başka yanar.

Evladı göç eden annelerin gözlerinden akan yaşları gördükçe annem gelir aklıma ve kalbim bir başka kanar.

Ülkem her üretimden koparıldığında geleceğe ait umutlarım azalır.

Hiç kimse ülkesini terk etmek istemez.

Hiçbir genç nedensiz doğduğu toprakları, ailelerini ve sevdiklerini, bırakıp göç etmek istemez.

Ülkesinde bulamadıklarını arama uğruna gider gurbete.

Bu, ya iştir, ya aştır, ya eğitim ya da özgür olma isteğidir.

Ama genelde de iş ve aştır.

Ne yazık ki ülkemizin bir çok genci de bu sebeple ülkesini terk etmek zorunda kalıyor.

Daha doğrusu buna mecbur bırakılıyor.

Çünkü bir umutla, bir inançla seçtikleri siyasiler bu gençlerin değil, oy ve seçilme kaygısıyla sermaye ve patronlarının yanında duruyor.

Bu siyasi sistemsizlik dün de aynıydı bu gün de aynı.

Ama artık yeter.

Bu ülkenin başka göçlere tahammülü yok artık.

Bu ülkenin, gençlerine, üretime  ve kendi ayakları üzerinde  durmaya ihtiyacı var.

Bu ülkenin adalete ve  halkın yanında duran, üretimi destekleyen dürüst  siyasetçilerine ihtiyacı vardır.

Üreten ve kendi ürettikleri ile ayakta durmaya çalışan bir gencin önünü kesen siyasetçilere değil.

Evet, eski bir öğrencimiz, bir evladımız ailesinin yardımıyla sebze -meyve üretiyor ve bu ürettiklerini satarak da kendi hayatını kazanmaya çalışıyor.
Üretiyor ve ürettiklerini birinci elden halkla buluşturuyor.

Bu pandemi döneminde ürün tarlada kaldı. Kargalara yem olacağına halk yesin diyerek  de yok parasına satıyor.

Dolayısıyla da  bu durum sermaye patronlarını rahatsız ediyor.
Ve bu halkı üretimden koparanlar, ipleri sermaye patronlarının ellerinde olan üretim düşmanları devreye giriyor.
Trafiği bahane ederek, Lefkoşa – Güzelyurt anayolu üzerinde Alayköy yakınındaki  “YA BELEŞ “ adındaki bu  manavın kapanması için uğraşıyorlar.

Ne yazık ki siyasiler de bu haksız ve adaletsiz karara ortak oluyorlar.
Yani gençlere,
Üretme diyorlar.
Göç et diyorlar.
Ya da memur olabilmek için siyasilerin peşinde koş diyorlar.
Zaten böyle, böyle bu hale getirilmedi mi bu ülke?
Bu ülkenin gençleri, çıkarılan zorluklarla kaçırılmadı mı ülkelerinden?
Böyle böyle küçük ve tek olayların bütünüyle bu hale getirilmedi mi bu ülke.

Oysa gittim ve yerinde gördüm.

Bu işyeri yoldan bayağı bir içeride ve bariyerlerle tüm önlemler alınmış.

Zaten hemen 300- 400 m ilerisinde ve yola direkt çıkan bir gece kulübü var, sanayiye giriş var.

Yani eğer trafikte bir sorun “oluşturabilir “ gerekçesi ile bu iş yeri kapatılacaksa, emsal olmalı ve o civardaki tüm işletmeler de kapatılmalı.

Mesela daha kötü bir konumda olan gece kulübü de” trafikte sorun olabilir “gerekçesiyle kapatılacak mı?

Kaldı ki oradan alkollü sürücülerin yola çıkma ihtimali çok daha fazla.

Tabi amaç sadece trafik ise.

Amaçsırf büyük marketlere daha fazla  para kazandırmak değilse !!!

O yüzden ya adaletli davranılıp tüm adadaki aynı konumda olan tüm işyerleri kapatılmalı ya da üreten ve  tüm yasal yükümlülüklerini yerine getiren bu ekmek kapısına dokunulmamalı.
Bir genç daha işsiz, aşsız bırakıp ülkesinden kaçırılmamalı.

Bu ülke üretimden daha fazla koparılıp, dışarıya bağımlı hale getirilme perçinlenmemeli.
Gençlere ihtiyaç yaratılmamasına karşın,  kendi çabaları ile hayata tutunmaya çalışanlara ve hatta başka gençlere istihdam yaratan, ekmek kapısı olan gençlerin önü kesilmemeli ve hatta desteklenmeli.

Bu vesile ile Bakan Tolga Atakan’a seslenmek istiyorum.

Lütfen bu adaletsizliğe izin vermeyin.

Üretime destek olun ki partinizin “kendi ayaklarımızın üzerinde durmalıyız” politikası hayat bulsun.

Eğer iddia ettiğiniz gibi HALKIN PARTİSİ iseniz sermayenin değil, halkın bu ve bunun gibi ürettiği ile var olmaya çalışan evlatlarının yanında durun.

Bir annenin daha hasret göz yaşlarına vesile olmayın.

Çünkü olayın trafikle değil tamamen sermayenin kar oranı ile ilgisi var…